LONDRA (İHA) - AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın bugünkü Fransa ziyareti öncesinde, Fransız gazetelerinde Türkiye'nin AB başvurusuyla ilgili farklı yorumlar yer alıyor.
BAZI AVRUPALI ÇEVRELERE İKİYÜZLÜLÜK SUÇLAMASI Liberation gazetesi, Türkiye'ye Kopenhag'da müzakere tarihi verilmesini savunan kimi Avrupalı çevreleri 'ikiyüzlülük kokan bir korkaklıkla, söz cambazlığı yapmakla ve nezaketen destek vermekle' suçluyor. Gazete bu çevrelerin, şiddetle arzuladıklarını öne sürdükleri müzakereler için ortaya tarih atmamaya dikkat ettiğini savunuyor. Liberation gazetesi şöyle devam ediyor:
"Yanıtlanması gereken tek sorun, Türk İslam modelinin Avrupa'yla kaynaşıp kaynaşamayacağıdır. Ve bu noktada söylenebilecek tek şey de henüz bir sonuca varmak için çok erken olduğudur."
Bir diğer Fransız gazetesi Le Monde'da ise eski sosyalist başbakanlardan Michel Rocard'ın bir makalesi yer alıyor. Rocard, "Türkiye'yi dışarda bırakmanın yalnızca Türkiye tarafından değil, Türk etkisi altındaki Orta Asya tarafından da bir hakaret olarak algılanacağını" söylüyor ve Orta Asya'nın, dünyada Orta Doğu'dan sonra ikinci büyük petrol rezervlerine sahip olduğunu anımsatıyor.
Türkiye'nin Müslüman bir ülke olmasına değinen Michel Rocard, "Bunu kimse açık açık söylemeye cesaret edemiyor; ama Avrupa kamuoyunda görülen bariz çekincelerin altında yatan temel neden budur. Eğer Türkiye'nin adaylığı sonunda reddedilirse bütün dünyanın, hem Müslümanlar hem de Müslüman olmayanların reddinin nihai nedeni olarak dini farklılığı göreceğine şüpheniz olmasın. İşte o zaman Avrupa bir Hıristiyan klübü olduğu nitelemesinden kaçamayacaktır" dedi.
'TÜRKİYE AVRUPALI MI' TARTIŞMASI Guardian gazetesi de bugün konuya iç sayfalarında yarım sayfa ayırdı. Habere, geleneksel folklor kıyafetleri içindeki genç bir Türk kadınını Türk ve Alman bayrakları sallarken gösteren dev bir fotoğraf eşlik ediyor. Guardian, Türkiye'nin üyeliği tartışmasının pekçok Avrupa başkentini mahçup etmeye başladığı görüşünü ileri sürüyor. Tayyip Erdoğan'ın dün Helsinki'de yaptığı konuşmadan "Türkiye'ye müzakere tarihi verilmesi Müslümanların Avrupa'ya bakışına olumlu etki yapar" sözlerini de aktaran gazete, özetle şöyle devam ediyor: "Bu tartışmanın özünde, her ne kadar Türkiye'nin adaylığına karşı çıkanlar böyle söylemeye cesaret edemese de, Avrupa'nın kültürel ve dini kimliği var. Papa iki ay önce Avrupa'nın geleceğini ve yapısını belirlerken kıtanın 'dini mirasının' unutulmaması gerektiğini söyledi. Avrupa çapında, özellikle de sağcı çevrelerde bu görüş geniş destek buluyor.
Fransa'nın merkez sağ hükümeti bu konuda mahçup bir sessizlik içinde. Ama bağımsız bir merkez sağcı partinin lideri olan François Bayrou, Türkiye'nin üyeliğinin 'vahim ve tarihi bir hata olacağını' söyledi. Bayrou'ya göre "Avrupa'nın en büyük ülkesinin, birlikteki en az Avrupalı ülke olması düşünülemez."
Fransız solunda da -genelde bu tür görüşler rağbet görmemekle birlikte- eski dışişleri bakanlarından Hubert Vedrine 'Türkiye'nin Avrupa'da değil Anadolu'da yer aldığını' söyledi ve "Bu gidişe bir dur denmezse Rusya, Ukrayna, Türkiye ve kuzey Afrika'dan ülkelerin de katılımıyla 40 üyeli bir birlik olabiliriz" dedi.
Almanya'da muhafazakar lider Edmund Stoiber, "Avrupa, Batılı değerler üzerine kurulmuş bir topluluktur. Sınırlarımız da ortak değerler, kültür ve tarih üzerine kurulmalı. Türkiye'nin üyeliği, bu sınırların ihlali anlamına gelir" ifadesini kullandı. Brüksel'deki bir diplomatın ifadesine göre "Bu o kadar tartışmalı bir konu ki, herkes büyük ülkelerin yol göstermesini bekliyor."
Birlik çapında düzenlenen kamuoyu araştırmalarına göre 13 aday ülke arasında en az popüler olan ülke Türkiye. Kamuoyunun yüzde 47'si Türkiye'nin üyeliğine karşı, yüzde 31'i taraftar. Fransızların yüzde 55'i bu üyeliğe karşı. Avrupa sağından pekçok kimse, Türkiye'ye bir 'özel statü önerilmesinden, en iyi dost olmasından ve bir dereceye kadar ekonomik ve sosyal entegrasyondan yana, ama büyük masada, karar masasında oturmasına karşı.'
"Yine de Türkiye'ye sözler veren ülkeler de var; bunlar da İngiltere, İspanya ve İtalya. Riskler yüksek. Eğer Fransa ayak direrse, Kopenhag'da Türkiye'ye hiçbir tarih verilmeyebilir..."
GÜÇLÜ POTENSİYEL İngiltere'de yayımlanan Financial Times gazetesinde, 'Türkiye'nin Avrupalı olma şansı' başlıklı bir makale yeralıyor. IMF'nin Türkiye masası şefi Ajay Chibber'la, Dünya Bankası'nın Avrupa ve Orta Asya masası başkan yardımcısı Johannes Linn'in imzasını taşıyan bu makalede Türkiye'nin dev ekonomik potansiyeli ve Müslüman demokrasisiyle pekçok ülkeye örnek olabileceğinden bahsediliyor.
Yazıda Türkiye'nin bu potansiyeli gerçeğe dönüştürmek için yapması gereken reformlar sıralandıktan sonra, eğer AB'ye kabul edilirse ilerlemenin hızlanacağı, zaten şimdiden diğer adayların çoğundan farkı olmadığı vurgulanıyor.
KARZAİ'NİN MEMNUNİYETİ Alman gazetelerinde ayrıca, Almanya'nın Afganistan'daki uluslararası gücün komutasını devralması öncesinde, Dışişleri Bakanı Joschka Fischer'in Kabil'e yaptığı ziyaret ele alınıyor. Birkaç gazete birden, Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai'nin bu 6 aylık görevden son derece memnun olduğunu yazıyor.
Frankfurter Allgemeine gazetesi, Karzai'nin Fischer'e "Almanya'ya gözlerimiz kapalı güveniriz" dediğini aktarmış. Gazete, "Ancak bu kadar güvenin de bir bedeli var. Afgan hükümeti Almanya'dan ISAF'ın komutasını yalnızca altı aylığına ya da bir seneliğine değil, çok daha uzun süreliğine almasını istiyor" şeklinde devam etti.
Frankfurter Rundschau'da yer alan bir habere göreyse bu pek mümkün görünmüyor. Gazete, Alman hükümetinin Afganistan'daki liderliği 'ne olursa olsun' 6 ayla sınırlamak istediğini yazıyor. Gazete, "Karzai'yle görüşmesinden sonra Fischer görevi daha uzun süre üstlenilmesi isteğinin kendileri için onur verici olduğunu, ancak BM gücünün liderliğini sürekli olarak almalarının mümkün olmadığını söyledi" diyor.
Son olarak, İngiliz Times gazetesinde yeralan "Erkek bebek patlaması Hindistan'ın geleceğini tehdit ediyor" başlıklı bu habere göre ülkedeki genç çiftler erkek bebekleri tercih ediyor. Bu nedenle kız bebekleri, hamileliğin ilk aylarında teşhis edip aldırıyor.
Bu nedenle, örneğin başkent Delhi'de 6 yaş altındaki çocuklarda her bin erkeğe karşılık yalnızca 865 kız var. Hindistanlı bir doktorsa ailelerin bu kararını destekliyor ve "Eskiden kız bebekleri doğduktan sonra öldürürlerdi. Artık buna gerek kalmadı" diyor.