HABER

Sözcü gazetesi sahibi ve yazarları hakkındaki dava

Sözcü gazetesinin sahibi Burak Akbay, yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru ile gazetenin genel yayın yönetmeni Metin Yılmaz'ın da aralarında bulunduğu 9 sanığın yargılandığı davada, cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasını sundu - Mütalaadan: -"Sözcü gazetesinin basılı gazete ve sosyal medya hesaplarında işlenen ve incelemeye konu haberlerin, haber kaynaklarından, ajanslardan beslenme açısından bakıldığında, FETÖ yayın organlarında ve örgüte bağlı olduğu düşünülen sosyal medya hesaplarındaki donelerle birebir örtüşme ve ciddi bir benzeşme içinde olduğu görülmüştür" -"15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Sözcü gazetesinde yayımlanan bazı yazılarda, örtülü mesajlarla darbe girişiminin inkar edildiği, o gece yaşanan kanlı sürecin adeta devlet tarafından planlandığının ima edildiği ve yazılarda FETÖ'cü çevrelerin iddialarına yer verildiği görülmüştür" -"Şekli olarak FETÖ'ye karşı olmak, onu ağır bir şekilde eleştirmek, onunla davacı-davalı olmak, hatta ona açıkça hakaret etmenin başlı başına FETÖ'yü desteklememek sonucunu doğurmaz. Sözcü gazetesinin olaylardaki yaklaşımı, örgütün karşısındaymış görüntüsü vermiyor"

İSTANBUL (AA) - Sözcü gazetesi sahibi Burak Akbay ve yazarlarının da aralarında bulunduğu 9 sanığın yargılandığı davada açıklanan mütalaada, "Şekli olarak FETÖ'ye karşı olmak, onu ağır bir şekilde eleştirmek, onunla davacı-davalı olmak, hatta ona açıkça hakaret etmenin başlı başına FETÖ'yü desteklememek sonucunu doğurmaz. Sözcü gazetesinin olaylardaki yaklaşımı, örgütün karşısındaymış görüntüsü vermiyor." denildi.

İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesindeki yedinci duruşmada, duruşma savcısı Alaattin Çolak'ın mütalaasını hazırladığı ve mahkemeye sunduğu belirtildi.

Soruşturmaya geçme süreci ve Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) hakkında genel bilginin özetlendiği mütalaada, örgütün medyayı kullanmasına yönelik, algı amaçlı yaptığı manipülasyonlarla ilgili bazı örnek haberler sıralandı.

- "Toplum topyekun algıya maruz bırakılmıştır"

Örgütün 17-25 Aralık soruşturmaları sonrası dönemdeki algıya yönelik faaliyetlerinin de irdelendiği mütalaada, örgüt adına "fuatavni" ismiyle kullanılan hesabın, tüm diğer hesaplarını da kapsayacak şekilde sembol haline geldiğine işaret edilerek, "Örgütün bu hesabındaki paylaşımları, halk içinde örgüt sempatizanları tarafından dedikodu yöntemiyle yayılmış, örgütün yazılı ve görsel basınına ve internet sitelerine taşınmış, köşe yazılarında işlenmiş ve takipçileri vasıtasıyla geniş kitlelere ulaşması sağlanmıştır. Bu hesaptaki paylaşımlar, halk tarafından örgütün söylemleri olarak düşünülmeye başlamış, neticede toplum, örgütün hedefi doğrultusunda topyekun algıya maruz bırakılmıştır." denildi.

Algı faaliyetleriyle ilgili Sözcü gazetesindeki haberlerden örneklerin sunulduğu mütalaada, gazetenin 17 Aralık 2013 operasyonundan bir gün önce, 16 Aralık'ta, "Suriye'deki muhaliflere silah vermiyoruz' diyorlardı, AKP'nin gönderdiği silahlar belgelendi" başlığını kullandığı hatırlatıldı.

Mütalaada şu değerlendirme yapıldı:

"FETÖ'nün kapatılan yayın organı Zaman gazetesi ile Sözcü gazetesinin benzer mizanpaj ve aynı dille eş zamanlı haber yaptığı, kişilik hakkı ihlali olarak düşünülebilen tapelere birlikte yer verdikleri, Sözcü gazetesinin basılı gazete ve sosyal medya hesaplarında işlenen ve incelemeye konu haberlerin, haber kaynaklarından, ajanslardan beslenme açısından bakıldığında, FETÖ yayın organlarında ve örgüte bağlı olduğu düşünülen sosyal medya hesaplarındaki donelerle birebir örtüşme ve ciddi bir benzeşme içinde olduğu görülmüştür.

Aynı konuların farklı haber kaynaklarından veya ajanslarından örtüşük şekilde gelme ihtimalinin oldukça zayıf olduğu, bu sebeple bu donelerin FETÖ ile iltisaklı yerlerden geldiği ve eş güdüm niteliğinde olduğu, buna karşılık aynı dönemlerde Türkiye'de gelişen ve haberlere konu olan olayların aynı kitle iletişim araçlarından veriliş şeklinin FETÖ ile iltisaklı olmadığı düşünülen ve eleştirel yayın da yapan diğer yayın mecralarında, birebir örtüşen bu tür kaynak birliği benzeşmelerine rastlanılmadığı, haberlerin sosyal medyada haberin takibini kolaylaştıran ve paylaşım büyüklüklerine ulaşmasını sağlayan etiketlerle (hashtag) birlikte kullanıldığı, buna ilişkin tespitlerin bilirkişi raporunda yer aldığı ve tanık beyanlarının bu doğrultuda olduğu anlaşılmıştır."

- 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki yayınlar

Algı olduğu iddia edilen haberlerle ilgili örneklerin sunulduğu mütalaada, FETÖ üyeleri tarafından sosyal medyada açılan hashtaglara Sözcü gazetesinin destek verdiği ve örgütün yayın organlarınca öne sürülen iddiaları sosyal medya üzerinden yaydığı belirtildi.

Bazı Sözcü gazetesi yazarlarının hükümete, devlete karşı FETÖ'yü savunduklarının görüldüğü öne sürülen ve sanıklar Necati Doğru ile Emin Çölaşan'ın bazı yazılarına yer verilen mütalaada, gazetenin 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonraki yayınlarıyla ilgili, şu ifadeler kullanıldı:

"15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Sözcü gazetesinde yayımlanan bazı yazılarda, örtülü mesajlarla darbe girişiminin inkar edildiği, o gece yaşanan kanlı sürecin adeta devlet tarafından planlandığının ima edildiği, söz konusu yazılarda FETÖ'cü çevrelerin iddialarına yer verildiği, bu husus ve tespitlerin dosya kapsamındaki diğer rapor, tespit ve tanık beyanlarıyla uyumlu olduğu, Sözcü gazetesi sahibi, bazı yönetici ve bazı yazarlarının FETÖ ile ilişki içinde olduklarına dair diğer medya organlarında çeşitli gazeteciler tarafından dile getirildiği, bu konuda açıklamaların yapıldığı, FETÖ yayın organlarına yapılan soruşturma-kovuşturmalar kapsamında, kayyum atanmasının ardından FETÖ tarafından faaliyete başlatılan bir kısım yayın organlarının (Yarına Bakış, Herkes İçin Yeni Hayat, Meydan gazeteleri) basılmasında Sözcü gazetesinin aracı olduğu görülmüştür."

- "FETÖ'ye hakaret etmek, desteklememek sonucunu doğurmaz"

Sanıkların eylemlerine yer verilen mütalaada, sanıkların gazetecilik faaliyetlerine vurgu yaptıkları ve eylemlerinin gazetecilik faaliyeti kapsamında olduğu savunmasını yaptıkları hatırlatıldı.

Sanıkların, gazetecilik hayatları boyuncu FETÖ'yü eleştirdiklerini söyledikleri ancak yargılamaya konu eylemlerin sanıkların FETÖ ile doğrudan ya da dolaylı olarak organik bağlarının olduğuna yönelik olmadığı vurgulanan mütalaada, şöyle denildi:

"Sanıkların genel olarak kamuoyuna yansıyan özelliklerinin, savunmalarında da geçtiği şekliyle ve kamuoyunca da bilinen özelliklerinin savunmalarına yakın olduğunun bilindiği, başka bir deyişle sanıkların genel uygulamaları ya da kişisel görüşlerinin yargılanmadığı, dolayısıyla burada genel olarak gazetecilik faaliyetleri ya da düşünce özgürlüğü kapsamındaki eylemlerinin sorgulanmadığı gibi gazetecilik hayatları boyunca hep ya da genel olarak FETÖ lehine yazılar yazıldığının da iddia edilmediği, FETÖ'nün gerek devlet yönetimi kademelerince gerekse de kamuoyunca terör örgütü olduğunun anlaşılmasına ve yetkililerce bu durumun dile getirilmesine rağmen örgütün medya organları tarafından örgüt amaçları doğrultusunda propaganda malzemesi yapılan esaslı konularda, bu amaca yönelik sonuç doğurmaya yönelik elverişli şekildeki somut haber-yayımlarının ele alındığı, geniş yazar-yönetim kadrosuna sahip gazetenin sadece belirtilen somut eylemi tespit edilenlerin, ihbar edilenlerin soruşturulduğu, yazar dışında kalan ve genel nitelikte görevi bulunan sanıklarla gazete sahibinin de aynı şekilde yönetimi eleştirmelerine dair haberlerinin ya da genel yayın politikalarının soruşturmaya konu edilmediği anlaşılmıştır.

Şekli olarak FETÖ'ye karşı olmak, onu ağır bir şekilde eleştirmek, onunla davacı-davalı olmak, hatta ona açıkça hakaret etmenin başlı başına FETÖ'yü desteklememek sonucunu doğurmayacağı, ancak Sözcü gazetesinin özellikle olaylardaki yaklaşımının, açıklandığı şekliyle örgütün karşısındaymış görüntüsünü vermediği gibi örgütün yayın organlarından önemli bir farkının olmadığı, yargılamaya konu edilen eylemlerle zaman zaman örgüt yayınlarından bile daha çok kamuoyunda etki oluşturmaya açık ve algı oluşturabildiği, özellikle FETÖ'nün silahlı terör örgütü olduğunun anlaşılması, başka bir deyişle buna yönelik soruşturma ve kovuşturmaların yapılmasını gerektirir dereceye ulaşılmasından sonra ve günümüze kadar ilerleyen süreçte, gazetenin örgüt amaçları ve stratejisi-yöntemi çerçevesinde faaliyete giriştiğinin, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tanık beyanları ile tespit edilmiştir."

- Mütalaaya sanık avukatlarından tepki

Mütalaaya karşı beyanı sorulan sanık avukatları, dosyanın henüz tamamlanmadığını, tanık dinlenilmesi ve kovuşturmanın genişletilmesi taleplerinin olduğunu belirterek, mütalaanın bu aşamada kabul edilmemesi ve okunmaması talebinde bulundu.

Avukat İsmail Yılmaz, "Dosya eksiktir, olgunlaşmamıştır, bu nedenle mütalaa yazılamaz. Deliller eksiktir ve şahitler var. Bunlar tamamlanmadan, bu dosyada savcının mütalaa yazması son derece yanlıştır. Bu aşamada mütalaanın okunmamasını talep ediyoruz." dedi.

Davada taleplere ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, mütalaanın kabul edilmemesi ve kovuşturmanın genişletilmesi taleplerini, bu aşamada yargılamaya yarar sağlamayacağı gerekçesiyle reddetti. Gazetenin sahibi firari sanık Burak Akbay hakkında ise kırmızı bülten çıkarılmasına ilişkin işlemlerin başlatılması kararı veren heyet, esasa ilişkin son beyanları almak ve karar vermek üzere duruşmayı 14 Haziran'a erteledi.

Ara karar açıklandıktan sonda söz alan sanık avukatlarından Celal Ülgen, mahkeme heyeti başkanına, mütalaanın daha kendilerine okunmadan bir gazetede yayımlandığını söyleyerek, "Sayın Başkan siz kimsiniz? Türkiye Cumhuriyeti'nin mahkemelerisiniz, siz bir gazetenin muhabiri değilsiniz. Bunu soruşturun lütfen." diye konuştu.

Mahkeme heyeti başkanının, "Dün savcı bey yazılı mütalaayı verdi. Yazılı olarak UYAP sistemine yüklendi. Yani o konuda ben nasıl aldılar, nasıl verdiler bilemem ben." demesinin ardından yeniden konuşan Ülgen, "Bunları FETÖ'de de yaşadık." ifadesini kullandı.

En Çok Aranan Haberler