"Var mısın Yok musun" yarışmasıyla adını duyuran, orada tanındıktan sonra televizyon programı sunmaya başlayan Evren Doğru, geçtiğimiz günlerde üzücü bir olay yaşadı. Halen Acun Medya bünyesinde çalışan, aynı zamanda öğretmenlik yapan Doğru, bir spor salonundan telefonla davet aldı; eşiyle beraber spor salonunu gezdikten sonra da kayıt yaptırmaya karar verdi. Ancak sıra ödeme yapmaya geldiğinde ummadığı bir engelle karşılaştı. Spor salonu yetkilileri, Doğru'ya görme engeli yüzünden kendisini spor salonuna kabul edemeyeceklerini söyledi.
"SORUMLULUĞUNUZU ALAMAYIZ" DEDİLER
Evren Doğru, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Yamaç paraşütü yaparken, Fenerbahçe maçlarının tribün kuyruğunda beklerken, 6 metre yükseklikten kendimi serin sulara bırakırken kimse durumumu sorun etmedi. Ta ki bugüne kadar. O tesiste spor yapan arkadaşlarımın verdiği referansla beni kendileri arayıp tesisi tanımam, beğenirsem üye olmam konusunda davette bulundular. Eşimle birlikte gittik. Her şey normal başladı.
Satış temsilcisi bize tesisin tamamını gezdirdi, bilgi verdi. Keyifli bir sohbetin ardından ücret konusundaki son konuşmaları yaptık. Görevli ücret konusunda, satış müdürüyle görüşmek üzere yanımızdan ayrıldığında eşimle hangi günler spor yapmaya geleceğimizin planlarını yapmaya başlamıştık. Ama 15 dakika sonra yanımıza gelen görevli bize bir sorun olduğunu, şirket kuralları gereği orada spor yapmamızın, üye olmamızın mümkün olamayacağını söyledi.
Bunun negatif ayrımcılık olduğunu, özürlüler yasasına göre ciddi bir suç teşkil ettiğini, bizi tesise neden kabul edemeyeceklerini yazılı bir belgeyle belirtmelerini istediğimi söyleyip oradan ayrıldım.
Sonra telefonla aradılar, 'Sizin sorumluluğunuzu alamayız, düşüp kafanızı çarpabilirsiniz ya da havuzda bir sıkıntı yaşayabilirsiniz. Biz bu riske giremeyiz' dediler. Tüm sorumluluğu üzerime alacağımı, şirket yetkilileriyle yeniden görüşmek istediğimi belirtsem de sonuç değişmedi. Burada temel sorun ben değilim.
Bugün spor yapmamıza izin vermeyen zihniyet, yarın yalnız başımıza otele de almak istemeyecek. Diğer gün okula... Başka birini yolu tarif edemeyeceğini düşündüğü için taksiye... Derdim, kör ya da gören, engelli ya da engelsiz demeden toplumun normalleşmesine katkıda bulunmak..."