Hayatımız boyunca kurtulamadığımız iki şey var; biri yaşlanmak, öbürü de stres. Yaşlanma konusunu Mynet Kadın’da sık sık bahsettiğimiz etkili yöntemler sayesinde epey iyi gizleyebiliyoruz. Peki ya stres? Kurtuluş yok bu meretten!
Gel gelelim, bu baskı hissinin bize bir takım yararları da var. Örneğin; stres hem beyin hücresi sayımızı, hem de bu hücrelerin performansını arttırıyor. Araştırması bile var üstelik: Berkeley Üniversitesi’nde (Kaliforniya) yapılan araştırmada fareler kafeslerinde bir süre hareketsiz bırakılarak geçici stres altına sokuldular. Bu süre içinde oluşan yeni beyin hücrelerinin normalde oluşanlardan iki kat fazla büyüdüğü gözlemlendi. Aynı test kemirgen grubuna da uygulanmış, yine aynı sonuca ulaşıldı.
Araştırma ekibinin lideri Prof. Daniela Kaufer aynı etkinin insanlarda da yaşandığını, sürekli uyarı altında olmanın beynimizin performansını arttırdığını belirtiyor.
Beyin hücrelerinizin büyümesi ve normalden hızlı artmasının elbette hafızanıza da güzel etkileri var…
Prof. Kaufer’in konuyla ilgili sözleri şöyle; ''Bir hayvan bir yırtıcıdan kaçmayı başarabilirse bu saldırının nerede ve ne zaman gerçekleştiğini asla unutmaz. Bu şekilde gelecekte yaşanabilecek benzer tehditlere karşı alarmda olur. Beynimizin stres anında daha kuvvetli bir hafızaya sahip olmasının sebebi budur.’’
Adelphi Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olarak görev yapan Deborah Serani, ÖSTRES olarak adlandırılan iyi stresi ve etkilerini şu şekilde tanımlıyor;
''Bizi zorlayan, heyecanlandıran ve uyaran bazı eylemler beynimize ve vücudumuza stres hissi yerleştirir. Ancak bu durum her zaman da rahatsız edici bir tecrübe değildir. Aksine; östres bizi motive eder, duyularımızı keskinleştirir, problemleri daha hızlı çözmemize yardımcı olur. Çünkü iyi stres yeni sinir yolları oluşturmamızı, sağlıklı endorfin hormonlarını tetikler.''
Üstelik duyuların hızla keskinleşmesi ve problemleri daha hızlı çözme arzusu odaklanabilme yeteneğinizi de tepeye çıkartır.
''Ay aşırı fazla işim var, katiyen hasta olamam bu hafta!’’ diyen Belma Hanım’ı hatırladınız mı? İşte o Belma Hanım’ı tüm grip virüslerinden, kazalardan belalardan koruyan şey de stres!
Uzun süreli, kronik stresin sizi hastalığa yatkın kılacağı doğru; fakat az evvel bahsettiğimiz kısa süreli ‘iyi stres’, aslında bağışıklık sisteminizi güçlendiren bir etkiye sahip. Stanford Üniversitesi’nde yapılan araştırma da bunu söylüyor: Deney farelerine kısa süreli stres yaşatıp bağışıklık sistemlerini gözlemleyen ekibin lideri psikiyatri profesörü Firdaus Dhabhar, kısa süreli stres altında salgılanan hormonların bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiğini, hattâ bu ‘iyi stres’ esnasında yapılan aşıların normalden çok daha etkili olduğunu belirtiyor…
Hamilelik esnasında dertsiz tasasız olmalar, hiçbir şeyi kafaya takmamaya çalışmalar, günün belli saatlerini meditasyona, mutlu olmaya çalışmaya ayırmalar bitmiştir. Tabii, uzun süreli stresin sağlık problemlerini tetikleyeceğini tekrarlayalım; ama kısa süreli yaşanan stres krizlerinin yararını belirtmekte de –konumuz gereği- fayda var :)
Hamileyken yaşayacağınız kısa süreli stres hisleri, zaman zaman ortaya çıkan endişe ve heyecan sizin sağlığınıza olduğu kadar bebeğinizin sağlığına da kanıtlanmış olumlu etkiler bırakıyor. Johns Hopkins Üniversitesi’nde Dr. Janet A. DiPietro liderliğinde yapılan araştırmada hafif şiddette stresli bir hamilelik geçiren kadınlardan doğan bebeklerin idrak gücünün, diğerlerine göre 2 yaşını doldurduklarında çok daha gelişmiş oldukları ortaya çıktı.
Özetle; gamsız annelerin gamsız evlatları; olan bitenin farkında olan, kafa yoran annelerin bilgili, sezgili evlatları olması çok normal :)
Kaynaklar: Rd.com, Greatergood.berkeley.edu, Pnas.org, Mayonews.ie, Ncbi.nlm.nih.gov*