Kişinin istek ve gereksinimlerinde bir engellenme veya kendine olan saygısında bir kayıp ya da tehdit nedeniyle stresin doğduğunu kaydeden Selçuk Üniversitesi Meram Sağlık Merkezi Psikolojik Danışmanı S. Barbaros Yalçın, "En fazla strese yol açan yaşam olayları Türkiye'de çocuk ve yakınların ölümleridir. Ölüm olaylarından sonra boşanma ve emekli olma da büyük oranda strese yol açmaktadır" dedi.
Uyku bozukluklarının birçok ruhsal bozukluğun ilk belirtisi olarak ortaya çıktığını vurgulayan Yalçın, "Uykusuzluk bir nevi haberci gibidir. Bunun tedavisine yönelik olarak, kişilerin yaşam düzenlerine, uyku saatlerine dikkat etmeleri, uyku bozukluğuna ya da düzensizliğine neden olabilecek çay, kahve, kafeinli içecek ya da yiyeceklerden özellikle akşam saatlerinde kaçınmaları gerekir" şeklinde konuştu.
Yalçın şunları söyledi:
"Stresli insanlara yatağı sadece yatmak için kullanmaları gibi bazı pratik önerilerde bulunulabilir. Ayrıca stresten hemen sonraki ilk günlerde kişilerin içinde bulundukları kaygı ve huzursuzluğu azaltmak için düşük doz ilaçlar da verilebilir. Strese bağlı olarak depresif bozukluk geliştiren çok çeşitli yemek yemenin, içinde bulunulan riskli durumu daha da kötüleştirdiğini mutlaka hatırlatmalıyız. Bol vitaminli, taze sebze ve meyve ağırlıklı diyet önerilmelidir. Stresi azaltmalarına yardımcı olacak aşamalı gevşeme egzersizleri, nefes alma egzersizleri öğretilebilir. Uygun fiziksel egzersizin istirahat halindeki kalp hızını ve kan basıncını düşürerek kişilerin stres durumlarına daha az uyarılmışlık tepkisi vermelerine yol açar. Bu daha az kaygı daha az huzursuzluk demektir. Bu öneriler bizim kişilere önerebileceğimiz başlıca davranış türleri ve yaklaşımlardır. Bunun yanı sıra ailesel desteğin devamının artarak sağlanması, uygun uğraşı alanlarıyla ilgilenilmesi stresle baş etmede önemli unsurlar olacaktır. Stres yaşamımızın bir parçasıdır, onsuz bir yaşam düşünemeyiz. Onunla baş etmeyi öğrenir; baş edemediğimiz durumlarda kimlerden destek alacağımızı bilir ve yardımlarını alırsak, onu kontrol etmeyi başarır ve yaşamımızın daha sağlıklı, uzun ve mutlu geçmesini sağlayabiliriz."
"Hayır demeyi öğrenin" diyen Psikolojik Danışman S. Barbaros Yalçın, "Bir dakikanız var mı? diyenlere 'yeter mi?' diye sorun. 'Mükemmele ulaşmanın mümkün olmadığını kabul edin. Ancak "gelişme ve ilerleme" için gayret gösterin. İstemediğiniz ve o an için sıkıntı veren bir işle karşılaştığınız zaman bunu ertelemeyin. Hemen üstüne gidin, yapın ve bitirin. Böylece hem gecikmenin getireceği hem de o işi üzerinizde taşımanın getireceği stresten kurtulmuş olursunuz. Unutmayın ki mutluluk yolunda en önemli adım, iradenizin dışındaki şeylere düşmekten vazgeçmekle atılır" diye konuştu.