Stressiz bir yaşamın mümkün olmadığını; ancak bunun en aza indirilebileceğini söyleyen Dr. Yavuz, hemen herkesin hayatın bir döneminde strese kapıldığına dikkat çekti. Dr. Yavuz, stresle başa çıkmanın en önemli yolunun pozitif olmaktan geçtiğini vurgulayarak, "Hayatı stresle çekilmez kılmak istemiyorsak, sorunlara yaklaşım şeklimizi değiştirmek zorundayız. Öncelikle göremediğimiz ve bilemediğimiz; ancak stres meydana getiren sorunu ortaya çıkarmalıyız. Bunun için kendimiz ve çevremizin daha iyi farkında olmalı, objektif olarak gözlemlemeliyiz. Stresi bizim dışımızdaki etkenlerin değil, kendimizin yarattığının farkında olmalıyız. Strese yol açan olaylara bu gözle yaklaşmalı, her zaman farklı bir çözümün bulunduğunu bilmeliyiz. Sadece işe ve sorumluluklara değil, kendimize de vakit ayırmalı, boş zaman geçirmeliyiz. Sorunlardan çıkış için pozitif düşünüp, bizim gibi düşünen insanlarla birlikte olmaya özen göstermeliyiz" diye konuştu.
Dr. Yavuz, korku ile stresin birbirinden farklı olduğunu; ancak çoğu kişinin bunu birbirine karıştırdığını ifade ederek, "Korkunun belli ve gözle görünen bir sebebi vardır. Mesela odada cam kabın içindeki bir yılanı gördüğümüzde korku duyarız. Stres ise bilinemeyene karşı verilen korku tepkisidir. Eğer yılanı orada göremeyip, kaçtığını öğrenirsek, hissettiğimiz korku değil, strestir" şeklinde konuştu.
Türkiye'de her 100 kişiden 6'sında "anksiyete" denilen kronik stres hastalığı bulunduğunu belirten Dr. Yavuz, "Bu kişiler, endişeli ve kaygıya yatkın kişilerdir. Bu hastalık çarpıntı, nefeste hızlanma, öfke, sinirlilik, sigara ve içki kullanımında artış, cinsel sorunlar ve uyku bozuklukları ile kendini gösterir" dedi.
(ERZURUM (İHA)