Aslında Rus toplumunun tepkisini, SU-24 tipi savaş uçağının düşürülmesine Devlet Başkanı Vladimir Putin'in son derece sert açıklaması belirledi.
Putin'in, "Bizi sırtımızdan vurdular" demesinin hemen ardından Moskova birbiri ardına Türkiye'ye yönelik kararlar ve önlemler açıkladı.
Ankara'nın, iki ülke liderlerini görüşmesi çağrısını kabul etmeyen Rusya, Türkiye'ye karşı bir dizi yaptırım kararı aldı.
Bunların arasında, Türk şiketlerine yasak ve kısıtlamalar getirilmesiyle 1 Ocak'tan itibaren vize muafiyeti uygulamasının askıya alınması da var.
Sert tepkinin en üst düzeyden gelmesi ve medyada Türkiye'ye karşı başlatılan kampanya toplumun önemli bir kesiminde yankı buldu.
Şu anda Rusya'da, özellikle başkent Moskova'da, bir zamanlar İtalya'nın Abdullah Öcalan'ı iadeye yanaşmamasından sonra Türkiye'de oluşan havaya çok benzeyen bir hava var.
Kısa süre öncesine kadar Türkiye'deki mutlu Rus turistleri, "Muhteşem Yüzyıl"ı gösteren Rus kanallarında şimdi Türkiye'nin IŞİD'le bağlantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesiyle ilgili iddialar ve 17-25 Aralık dosyaları yayınlanıyor.
Tabii, olumsuz havadan en çok etkilenen, kaygıya kapılanların başında Rusya'da yaşayan Türkler geliyor.
Sovyetler Birliği'nin son yıllarında oluşmaya başlayan ve şu anda 90 bine ulaştığı tahmin edilen Türk nüfusun büyük bölümü ticaretle uğraşıyor ya da Türk inşaat şirketlerinde çalışıyor.
Ruslarla evli Türkler
Bazıları Ruslarla evli Türklerin bir bölümü Rus vatandaşlığına sahip.
İşte Rusya'daki Türk toplumu, uçağın düşürülmesinin yarattığı siyasi kriz ve Rus halkının bir bölümünün gösterdiği sert tepkinin sonucu zor günler geçiriyor ve geleceğe karamsar bakıyor.
Bunun bir nedeni de çoğunun, 2008 yılındaki Rus-Gürcü savaşından sonra yaşananlarıhatırlaması.
Savaşın ardından Rusya çok sayıda Gürcü vatandaşı sınırdışı edilmiş, Gürcülere ait işyerleri kapatılmıştı.
Şu anda Türkiye'ye olduğu gibi Gürcistan'a ekonomik yaptırımlar uygulayan Rusya, çok popüler olan Gürcü şaraplarının, hatta maden sularının ithalini bile yasaklamıştı.
Moskova'daki Türkler arasında her gün kaygı verici haberler dolaşıyor.
Kimi Türk öğrencilerin yurtlarının, şantiyelerinin basıldığını anlatıyor, kimi Türk vatandaşlarının gerekçesiz gözaltına alındığını söylüyor, kimileri de trafik polisinin yollarda "Türk sürücü avı"na çıktığını iddia ediyor.
Kimileri, "Tamam çekip gidelim buradan ama eşimiz Rus, çocuklarımız Rus vatandaşı, onlar ne olacak?" derken, kimileri de Türk bankalarına el konulacağı endişesiyle parasını çekmekten söz ediyor.
Elçilik kaygıları doğruladı
Moskova'daki Türk Büyükelçiliği kaynakları da endişeleri kısmen doğruluyor ve "Son günlerde Rusya'nın farklı şehirlerinden Türk vatandaşlarının şikayetleri elçiliğimize gelmeye başladı. Rus resmi organlarından baskılar olduğu belirtiliyor. Şikayetler işadamlarından, öğrencilerden ve diğer yurttaşlarımızdan geliyor” diyor.
Bir Rus kanalında tartışma programına katılan gazeteci Hakan Aksay Moskova'daki havayı pazar günü T24'de şu satırlarla özetliyor:
"Orada Türkiye'ye savaş açmaktan, "benzer tipte bir askerî Türk uçağını bombalamaktan” bahseden insanlar arasında (Rus milletvekilleri de vardı) çıkıp "bir Türk olarak” konuşmak doğrusu pek kolay olmadı. Benim gibi ülkesindeki iktidarı ve uçağın düşürülmesini savunmayan biri için bile. Tek bir nedenle: Türkiye vatandaşıyım ve şu sıralar neredeyse bütün Türkler "düşman.”
21 yıl Moskova'da gazetecilik yapmış bir kişi olarak bu satırlara benim de, "Şu anda oradaki bir Türk vatandaşı olmak istemezdim" notunu eklemem gerekir.
"Soğuk Savaş" döneminde iki ülkenin vatandaşları arasında hemen hemen hiçbir ilişki yoktu.
1990'larla birlikte kapıların açılmasıyla Rusların ilk akın ettiği ülke, hem yakınlığı hem de ucuzluğu nedeniyle Türkiye oldu.
25 yılda on milyonlarca Rus vatandaşı Türkiye'yi ziyaret etti, Türkleri, kültürlerini tanıdı, önyargıları bir ölçüde kırıldı.
'Puşkin okuyan, Recep İvedik izleyen nesil'
Bu süreçte kesin sayı bilinmemekle birlikte on binlerce Türk-Rus evliliği yapıldı, doğan çocuklara iki ülkede ortak isimler olan Derya ve Deniz isimleri konuldu. Uzun süre Moskova'da yaşayan, eşi Rus olan Savaş'ın sözleriyle, "Puşkin okuyan ama Recep İvedik de seyreden bir nesil yetişti."
Yetişti ama iki halk arasında sağlanan yakınlaşma, 25 yılda yapılanlar sadece bir kaç gün içinde büyük zarar gördü. Rus medyasındaki propaganda bombardımanın da etkisiyle hava bir anda değişti, sosyal medyada "Türkiye'ye bir daha adım atmayacağım" kampanyası başlatıldı.
Türkiye ile ilgili hararetli bir tartışmada Facebook kullanıcısı Svetlana, "Bir daha Türkiye'ye kesinlikle gitmem"diye yazdı. İrina ise, "Türkiye'yi sevmiyorum, kesinlikle gitmeyi düşünmüyorum"dedi.
'Kendi domateslerimizi yetiştirelim'
Elbette herkes aynı düşünmüyor, aynı tartışmada Olga adındaki kullanıcı, "Türkiye'yi her zaman ikinci vatanım olarak gördüm. Hiçbir güç bana Türkiye hakkında kötü söz söyletemez"diye yazdı.
Moskovski Komsomolets Gazetesi'nin Türkiye'ye yaptırımlar uygulanmasını sorduğu kişilerden bazıları da şu cevapları verdi:
Türkiye her şeyi kendi çıkarı için yapıyor. IŞİD'le mücadele eden uçağı nasıl olur da düşürürler?
Rusya'yla gurur duyuyorum.
Mısır ve Türkiye'de tatil yaptık ve büyük zevkle tekrar bu ülkelere gitmeye hazırız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Rusya ateşle oynamasın pic.twitter.com/gYi6rWPzoh
— Mynet (@mynet) November 27, 2015
Sıradan Rusyalılar için bu ülkeler ekonomik tatil sunuyor. Sana, "Oraya gidemezsin, burayı yasaklıyoruz” diyorlar.Doğru yapıldı.
Kırım'da, Stavropol'de, Krasnodar'da, Kuban'da kendi domateslerimizi, meyvelerimizi yetiştirmeliyiz.
Eho Moskvı Radyosu'nun anketine katılanların yüzde 63'ü ise Türkiye'nin "cezalandırılmasına" karşı çıktı. Bu radyonun dinleyici kitlesin daha çok entelektüellerden oluşuyor.
Uzun süredir Moskova'da yaşayan Tunca adındaki bir Türk, "Rusların tepkisini değerlendirirken, uluslararası yaptırımların (Kırım'ın ilhak edilmesinden sonra) ülkenin psikolojisini ne kadar yıprattığını anlamak gerekiyor. Milliyetçilik tavan yapmış durumda, insanlar deşarj olacak yer arıyor. Öfke, ABD nefreti ve güvensizlik yüzünden tamamen içe kapandılar"diyor.
Türk ve Rus halkları arasındaki dostluk köprüsü belki yıkılmadı ama kısa sürede onarılamayacak kadar büyük zarar gördü.