ANKARA (İHA) - Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri suikastine adı karışan Ahmad Abu Adas'ın Türkiye'de saklandığı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını bildirdi. Tan, Uluslararası Bağımsız Soruşturma Komisyonu'nun hazırladığı raporda yer alan kayıtlarla, bu yöndeki iddianın örtüşmediğini söyledi.
Tan, Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlediği haftalık bilgilendirme toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ermenistan Devlet Başkanı Koçaryan'ın Türkiye-Avrupa Birliği (AB) görüşmelerinin başlamasıyla ilgili olarak soykırım iddialarını yineleyerek, "Avrupa Parlamentosu'nun, Türkiye'nin AB üyeliği için soykırım iddialarını kabul etmesinin önkoşul olması yönündeki kararı bizi memnun etmiştir, ancak kararın bağlayıcılığının olmamasından üzüntü duyduk" yönünde bir açıklama yaptığını hatırlatan Tan, Türk medyasında kararın bağlayıcılığının olduğu yönünde çıkan haberlerin böylece Koçaryan tarafından yalanlanmış olduğunu vurguladı.
Tan, Irak'ın yeniden yapılandırılması çerçevesinde Türkiye'nin Iraklı genç diplomatları Dışişleri Bakanlığı'nda eğitimden geçireceğini bildirdi. Tan, 7 Kasım-10 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilecek mesleki eğitim kursunda, Iraklı genç diplomatlara yöneticilik dersi verileceğini kaydetti. Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandıran Tan, Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri suikastine adı karışan Ahmad Abu Adas'ın Türkiye'de saklandığı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını bildirdi.
Türkiye'nin Hariri suikasti faillerinin yakalanmasını ve adalete teslim edilmesini arzu ettiğini dile getiren Tan, Uluslararası Bağımsız Soruşturma Komisyonu'nun 20 Ekim tarihinde BM Genel Sekreteri'ne sunduğu raporda, soruşturma çerçevesinde ifadesine başvurulan bazı Suriyeli yetkililerin Hariri'ye yönelik bombalı suikast eylemini gerçekleştirdiği düşünülen ve şu anda nerede olduğu bilinmeyen Ahmad Abu Adas'ın Türkiye'de saklandığını iddia ettikleri yönündeki ifadeler yer aldığını, ayrıca Abu Adas'ın Lübnan'daki yakınlarına Türkiye üzerinden elektronik posta mesajları gönderdiği iddialarına da haberlerde yer verildiğini hatırlattı.
"İNCİRLİK KONUSUNDA YENİ BİR KARARNAME YOK"
Tan, söz konusu raporun Ahmad Abu Adas'a ilişkin bilgi verilen 182. paragrafında Türkiye'ye şu çerçevede atıfta bulunulduğunu açıkladı:
"Ahmat Abu Adas'ın yardımcısı olduğu belirtilen ve Uluslararası Soruşturma Komisyonu ile Lübnan makamlarının ifadesine başvurmaya muvaffak olamadıkları Khaled Midhat Taha'nın, Ahmet Abu Adas'ın ortadan kaybolduğu tarihten bir gün önce 15 Ocak 2005 tarihinde karayoluyla Suriye'den Lübnan'a giriş yaptığı, ertesi gün de Lübnan'dan karayoluyla yasadışı olarak Suriye'ye geçtiği kaydedilmekte, zira adı geçenin Lübnan'dan yasal yollardan ülke dışına çıktığına dair bir kayda rastlanmadığı, konu hakkında bilahare yapılan araştırmalarda, adı geçenin Türkiye'den gönderildiği öne sürülen elektronik posta mesajlarından ilk üçünün Şam, dördüncüsünün ise Lübnan üzerinden yollandığının anlaşıldığı belirtilmektedir."
Raporun 190. paragrafında Taha'nın Abu Adas'ın ortadan kaybolduğu tarihten bir gün önce Suriye'den Lübnan'a giriş yapmış olmasının ve adı geçenin elektronik posta mesajlarını gerçekte Suriye'den geldiği halde, sanki Türkiye'den gelmiş gibi göstererek gizlemeye çalışmasının basit bir rastlantı görülemeyeceğine vurgu yapılarak, bu durumun Abu Adas'ın akıbeti konusunda Suriye'nin dahli bulunduğuna işaret ettiğinin kaydedildiği belirtildi. Tan, basında yer alan iddiaların raporda kayıtlı hususlarla örtüşmediğini ifade etti.
Dışişleri Sözcüsü Tan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın İncirlik Üssü'nün kullanımına ilişkin gizli bir kararname imzalandığı yönündeki iddiasını da yalanladı. Tan, 18 Nisan 2005 tarihindeki Bakanlar Kurulu kararı dışında İncirlik Üssü'ne ilişkin herhangi bir düzenlemenin bulunmadığını söyledi. Irak'taki Halil İbrahim Kapısı'nda Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) bayrağının asılmasını Türkiye'nin nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Tan, Irak halkı tarafından kabul edilen Anayasa'da bu ülkenin federasyon şeklinde idare edilmesinin öngörüldüğünü belirtti.
ABD, Alman,a ve İsviçre'nin de federasyonla yönetildiğini hatırlatan Tan, Irak'ın federasyon olmasının siyasi birliği ve toprak bütünlüğüne sahip olmalarına engel olmadığını kaydetti. Tan, "Anayasal çerçeveye oturmamış herhangi bir bayrağın kullanılamayacağı açıktır. Biz gerekli girişimleri yapıyoruz" değerlendirmesini yaptı.
Tan, IKDP lideri Mesut Barzani'nin ABD Başkanı Bush tarafından Washington'da "Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin Başkanı" sıfatıyla karşılanmasını da değerlendirdi. Irak Anayasası'nda tanımlandığı şekilde Irak Kürdistanı'ndan bahsedilmesi, Irak'ın siyasi birlik ve bütünlüğü içinde zikredilmesinin, Talabani'nin ve Barzani'nin son yaptığı açıklamaların Türkiye'nin dikkatini çeken hususlar olduğunu ifade eden Tan, Irak'ın toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin sağlanması yönünde Türkiye'nin bölgede yürüttüğü politikanın hem Irak halkı hem ABD yetkilileri tarafından kabul gördüğünü gösterdiğini söyledi. Tan ayrıca, Amerikan senatosundaki bir sergide Türkiye'deki türban yasağının eleştirilmesiyle ilgili olarak da, konunun araştırıldığını bildirdi.