MAGAZİN

'Şükran'a acıyorum

'Kaderimin Yazıldığı Gün'ün 'Şükran'ı Goncagül Sunar, dizinin yanı sıra iki tiyatro oyununda birden rol alıyor. Oyuncu, projelerini ve albüm çalışmasını neden ertelediğini anlattı

Kaderimin Yazıldığı Gün'ü daha önce oynadığınız dizilerden farklı kılan ne? Bu projenin içinde yer almaktan mutlu musunuz?
1991 - 1992 yıllarından beri bu işin içindeyim. Son işler insana 'en' hissini verir ama bu dizi gerçekten benim çalıştığım en güzel set. Tabii diğerlerini de harcamayayım, en güzel üç setten biri diyelim. Oyuncuların arkadaş olarak kimyası inanılmaz tuttu. Çok güzel, oksijeni bol bir mekanda çalışıyoruz. Telefonlar çekmediği için sadece muhabbet ediyoruz. Çok güzel sohbetletimiz oluyor. Bence bu işin mayasına da yansıyor. Mayamız tuttu, ben başarımızı ona bağlıyorum. Günlük hayatta da birbirimizi çok seviyoruz, herhalde kolay kolay bırakmayız.

Özcan Deniz'le 'Asmalı Konak'ta da çalışmıştınız. Nasıl biri?

Özcan'ı çok seviyorum. Sakin ve huzurlu biri. Yenilikçi, algıları açık ama her şeyden önce iyi bir insan. Türkiye'nin en ideal starı ama starlığın dışında iyi bir arkadaş. Onun setteki varlığı, bizim ortamımızın bu kadar tatlı olmasına sebebiyet veriyor.

Hakan Meriçliler nasıl bir partner?

Bugüne kadar çalıştığım en tatlı insanlardan biri, onunla oynamak müthiş bir şans. Arkadaş ve insan olarak çok seviyorum. Eğlenceli ve hiperaktif. Partner olarak da kimyamın uyduğu biri. Hep konuşuyoruz, ben onunla ikili olarak başka şeyler de oynamak istiyorum.

İzleyici canlandırdığınız 'Şükran'a gıcık oluyor ama bir yandan da sevimli buluyor...

'Yakup'la (Hakan Meriçliler) 'Şükran'ın antipatik ve kötücül tarafları var ama dediğiniz gibi insanlar sevimli buluyor. Ben onlara acıma hissi duyuyorum. Çünkü ikinci planda kalma halleri var. 'Şükran', gelin olarak ikinci plana atılmış, 'Yakup'sa evlat olarak...
Ama karı - koca olarak tencere kapak gibiler ve birbirlerini inanılmaz tolere ediyorlar. Yaptıkları birbirlerine hiç garip gelmiyor. 'Şükran' patavatsız gibi görünse de doğruları söyleyen biri. Ama her konuştuğunda kayınvalideden azar yiyor, ataerkil bir ailede var olmaya çalışıyor.
Dizinin yanı sıra iki tiyatro oyununda rol alıyorsunuz. Bu enerjiyi nereden buluyorsunuz?
'Yatak Odası Diyalogları'nı neredeyse 160 oyun oynadık. Bir yandan da 'KAM' devam ediyor. Çok yorucu, ağır bir kış oldu gerçekten. Bir de çocuğumun bakıcısı yok, yuvaya gidiyor, babayla paslaşıyoruz... Ama işte beni mutlu eden, heyecanlandıran projelerin içinde olmayı seviyorum. İlla diziyle birlikte bir oyun olsun istiyorum hayatımda. Bir de çocuktan dolayı bir süre ara vermiştim, uzak kalmanın etkisi de var. 45 yaşında inanılmaz bir enerji geldi, her şeye yetişebilirim, sekiz kola bölünebilirim.

'Türkan Şoray'la çalışmak heyecan verici'

Türkan Şoray'ın yönetmenliğini üstlendiği filmde rol almaya hazırlanıyorsunuz.
25 Haziran'da Muğla'ya gidiyorum. Film, Ege kasabasında geçen bir pavyon hikayesini anlatıyor. O kasabada buna karşı çıkan muhafazakâr bir kesim var, ben de o kadınlardan biriyim. Eşimi Fatih Al oynayacak.

Türkan Şoray'la tanışıyor muydunuz?

Hayır ama tanışmayı çok istiyordum. Bir törende uzaktan görüp, "Onun dünyasını anlamak isterim" demiştim. Onun yönettiği bir filmde oynamak heyecan verici.

'Hamile kalınca albüm ertelendi'

Bir albüm hazırlığında olduğunuzu duymuştum. O çalışma rafa mı kalktı?
Albüm sözleşmesi imzalamak üzereyken hamile olduğumu öğrendim ve kaldı öyle. Ama o kadar istiyorum ki... Müzik dinlerken bile o şarkının alt yapısını, aranjesini duyuyorum. Geçen de şarkılarımı ekibe dinlettim, çok beğendiler. "Yapacaksın, yapmalısın" diye gaza getirdiler. Çünkü hakikaten hayat geçiyor, yaş geçiyor. Bu dileğimi gerçekleştirmeden gitmek istemem bu hayattan. Şu anda gerçekleştirilmesi gereken bir dilek olarak duruyor. Ekibin desteğiyle biraz yükseldim ama.

Ne tarz şarkılar söylüyorsunuz?

Belli bir tarza sokamıyorum, bağımsız ve kendi müziğini yapan biriyim. Goncagül'ün dünyasına özgü... Bunun karşılığı alternatif olabilir.

Oğlunuzun müziğe ya da oyunculuğa ilgisi var mı?

Müziğe inanılmaz bir ilgisi var. Babası da ses mühendisi, armut dibine düşermiş.
Oğluma aşığım, büyümesini hayran hayran izliyorum. Onun kendini gerçekleştirmesine tanık olmak mükemmel bir şey. Çok şükür ki neşeli ve mutlu bir çocuk, umarım hep böyle devam eder.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler