Türkiye'de siyaset gündemine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül arasındaki tartışma damga vurdu. Soylu, annesine sosyal medya üzerinden küfürlü hakaret eden kişinin serbest bırakılmasına, Twitter üzerinden tepki gösterdi. Gül'ün yanıtı ise "Klavye başına geçip sosyal medyada bana her gün tutuklama siparişi verenlere sesleniyorum. Bu işleyişi beğenmeyen gider itiraz hakkını kullanır ama yargıya parmak sallayamaz" oldu.
Tartışmanın ikinci gününde Adalet Bakanı Gül, Soylu'nun annesine yapılan hakareti kınadı.
Gül, bir kez daha ihtiyaç duyulması halinde bu tür suçlara yönelik yaptırımların artırılabileğini ancak bunun tartışma yerinin "sosyal medya değil, parlamento olduğunu" vurguladı.
Soylu ise tartışmaya ilişkin soruları yanıtsız bıraktı.
Tartışma n**asıl başladı?**
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 20 Ocak'ta annesi Servet Soylu'nun 45 gündür hastanede olduğunu belirterek, annesi ile birlikte çektirdiği fotoğrafa, sosyal medya üzerinden küfürlü hakaret eden kişinin, çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına tepki gösterdi.
Twitter hesabından açıklama yapan Soylu, "45 gündür anam hastanede. Annemle fotoğrafımın altına küfreden alçak mahkemeye çıkıyor ve adli kontrolle serbest. Ne yapmalıyım? Bakan olsam ne yazar? Millet, devlet işleriyle boğuşurken anasının namusuna sahip çıkamamak ne ifade eder? Tweetimle yeniden alınırsa da provokasyon sayacağım" paylaşımında bulundu.
Soylu'nun bu bu açıklamasına ilk tepki, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Sekreter Yardımcısı Yasin Bölükbaşı'ndan geldi. Bölükbaşı, Twitter hesabından gece yaptığı açıklamada isim vermeden, "Bir telefon ötede olan kişilere buradan meramını anlatmaya kalkıyorsan niyetin sorgulanır. Parti disiplini dava disiplinidir. Biz böyle gördük, böyle öğrendik" dedi.
Soylu'nun paylaşımından bir gün sonra, 21 Ocak'ta Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün Ankara Hakimevi'nde düzenlenen "5. Yılında İstinaf Mahkemeleri Değerlendirme Toplantısı"nda yaptığı açıklama dikkat çekiciydi.
Gül, "Klavye başına geçip sosyal medyada bana her gün tutuklama siparişi verenlere sesleniyorum. Bu işleyişi beğenmeyen gider itiraz hakkını kullanır ama yargıya parmak sallayamaz" diyerek "hukuk devleti" vurgusu yaptı. Hakaret suçlarını da içeren 2 yıla kadar ceza öngörülen suçlarda tutuklama olmadığına vurgu yaptı:
"Farklı fikirlerin, farklı değerlendirmelerin, kamusal eleştirinin kıymetinin farkındayız. Eleştiri kamusal hizmetlerin geliştirilmesinde vazgeçilmez bir kaynaktır. Bu nedenle yargı da başta olmak üzere bu tür eleştirilerden elbette nasiplenecek ve bundan istifade edecek, daha da olumlu hale çalışmalarını getirecektir. Ancak fikir ve eleştirinin yapıcı katkıya dönüşmesi samimiyet ve tutarlılığa, en başta da doğru bilgiye dayanmasına bağlıdır. Örneğin, iki yıla kadar hapis cezası gerektiren bir suçta tutuklamanın yasak olduğunu hepimiz biliyoruz. Hakaret suçu da bu yasak kapsamındadır.
"Konunun teknik ayrıntılarına yabancı olan vatandaşlarımızın tepkisini anlayışla karşılarız. Hatta bu tür tepkiler, mevcut kuralların gözden geçirilmesi yönünde bir toplumsal talep olarak okunabilir. Ancak bu tür değerlendirmelere bazen teknik uzmanlığını varsaydığımız kişilerin de iştiraki düşündürücüdür. Yargıyı kanunları uyguladığı için suçlamak, eleştirmek insaflıca değildir. Yargı kimsenin sıfatına bakmaz, kanun önünde herkes eşittir. Yüce Meclis kişiye, olaya özgü kanun çıkarmıyor. İster yürütmede, ister yargıda görev üstlenmiş olalım, hepimiz yasa tenfiz memurlarıyız."
Gül, beğenilmeyen yasalar nedeniyle hakimi değil, yasaları eleştirmek gerektiğini belirtirken, " Bunların tartışılacağı, olgunlaştırılacağı yer yüce Meclis çatısıdır, sosyal medya mecrası değildir" diyerek, parlamentoyu adres gösterdi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunu anımsatan Gül, " Bu işleyişi beğenmeyen gider itiraz hakkını kullanır ama yargıya kimse parmak sallayamaz. Adalet Bakanının da bu işleyişe müdahale etmesini kimse bekleyemez. Adalet Bakanının hakim, savcı cübbesi yoktur, görevim süresince o cübbeyi giymedim ve hiç kimse kusura bakmasın o cübbeyi de görevim boyunca asla giymeyeceğim" sözleriyle tepkisini sürdürdü.
Abdulhamit Gül'ün, daha önce de toplum vicdanını yaralayan olaylar üzerine sosyal medya üzerinden yürütülen "tutuklansın" ya da"serbest bırakılması" yönündeki kampanyalara tepkili olduğu biliniyor. Ancak, Soylu'nun sosyal medya paylaşımından bir gün sonra yaptığı bu sert açıklama, Süleyman Soylu'ya yanıt olarak yorumlandı.
Tartışma muhalefet partilerinin de gündemindeydi. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, tartışmayı, "buz gibi kavga" olarak yorumlarken, "Bu devlette liyakatin bittiğinin, sistemin ucubeleştiğinin cisimleşmiş halidir. Sayın Soylu'nun validesine yapılan saygısızlık kabul edilemez ancak Sayın Soylu aynı hassasiyeti Genel Başkanımıza Çubuk'ta yapılan saldırıda da gösterebilseydi" açıklaması yaptı.
Eski İçişleri Bakanı da olan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise geçmişte kendisinin annesine yapılan sinkaflı küfürleri anımsatırken, "İçişleri Bakanı sosyal medyadan da şikâyet edemez, sonuçta ana çok saygı duyuyorum. Ama bizim kulübe hoş gelmiş. Sayın Abdulhamit Gül'ün söyledikleri üzerinden yorum yaparsak bir taraf reformcu demek ki, bir taraf reform konusunda alerji duyuyor. Biz de onu izleyeceğiz" görüşünü dile getirdi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun yorumu ise "Süleyman Soylu, Adalet Bakanı'na parmak salladı" oldu.
Abdulhamit Gül, bugün Gaziantep Valiliği'ni ziyareti sırasında, gazetecilerin, "İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun annesine Twitter üzerinden bir hakaret söz konusu oldu. Sayın Bakan bunu paylaştı. Davada hangi aşama hangi durumdadayız?" sorusu üzerine, "Kadınların onurun hayisyeti herşeyin üzerinde hele anneler başımızın tacı. Anneler elleri ayakları öpülesi en kutsal varlıklardır. İçişleri Bakanımız Süleyman beyin çok muhterem validelerine yapılan bu hayasız çirkin insanlık dışı ifadeleri kınıyorum. Bu alçak ifadeleri kullanan kişilerin de en ağır cezayı alacağına inanıyorum" açıklaması yaptı.
Kadın ve ailenin kutsal olduğunu belirten Gül, bu konuda yasal düzenleme ihtiyacı olması halinde de tartışılacağı yerin sosyal medya değil, parlamento olduğunu ifade etti:
"Bu konuda müeyyideleri daha artırıcı Hiçkimsenin kişilik onurunu zedelenemeyecek ne gibi ağır müeyyideler ihtiyaçlar varsa bunların konuşulması tabiidir. Bunların konuşulacağı yer, kanun yapımı da parlamentodadır. Yargı dağıtımı mahkemededir, sosyal medyada değil. Dolayısıyla o mecralarda ilgili şekilde konuşulur ve kararlar alınır."
Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün Polis Arama Kurtarma tanıtım etkinliğine katılan İçişleri Bakanı Soylu ise soruları yanıtsız bıraktı.
Gazetecilerin, Gül'ün açıklamaları ile ilgili sorusu üzerine Soylu, "Şu anda ne programındayız? Türkiye bir afet bölgesidir ve afetlere karşı hepimiz tedbirli olmalıyız" karşılığını vermekle yetindi.
İki bakan arasında "atışma" olarak yorumlanan bu tartışmalar, AKP içinde yeni değil. Parti içinde milliyetçi kanadı temsil eden Süleyman Soylu, Cumhur İttifakı ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de en çok takdir ettiği isimlerin başında geliyor.
Soylu, parti içinde geçmişte, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı da olan eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'la "yıldızının barışmadığı" yönündeki haberlerle zaman zaman gündem oldu.
Bu iddiaların tartışıldığı dönemde akılda kalan en önemli olay ise 2018'deki Yüksek Askeri Şura toplantısı öncesinde Anıtkabir'e giden Soylu ile Albayrak arasındaki ""omuz atma" görüntüleri oldu.
İkilinin çarpışması sonrasında Soylu, Albayrak'ın arkasından gülerken, Albayrak'ın gergin bir yüz ifadesine bürünmesi, Soylu'nun "omuz atması" olarak yorumlandı.
"Milli görüş" geleneğinden gelen Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ise Eylül 2019'da, Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör'ün, "son dönemde yargıdaki kritik noktalara FETÖ'cülerin getirildiği" iddiası ile hedef olmuştu.
Gazetenin Berat Albayrak'ın kardeşi Serhat Albayrak'ın sahibi olduğu Sabah gazetesinde yer alması, Albayrak ile Gül arasında yargıda yapılan atamalarla ilgili anlaşmazlıktan kaynaklandığı yorumlarına neden olmuştu.
Hatta Gül'ün bizzat eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun koltuğunu kaybetmesinde rol oynadığı ileri sürülen Pelikan grubu tarafından hedef alındığı iddiaları kamuoyuna yansımıştı.
Abdulhamit Gül ise söz konusu iddialara, "Düne kadar FETÖ'cülerle aynı maklubeye kaşık sallayanlar, çıkıp bize FETÖ ile mücadele dersi vermeye kalkışmasınlar, Türk yargısına hesap sormaya kalkmasınlar, Türk yargısına töhmette bulunmaya kalkmasınlar" açıklamasıyla tepki göstermişti.
Gül bu olayın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşerek, iddialarla ilgili şikayetini dile getirmiş ve bu olayın ardından parti içi tartışma yatışmıştı.