YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Sultan Ahmet Camii çeşmesi esin kaynağımız

Mustafa Kemal Üniversitesi Mimari Restorasyon Bölümü öğrencileri yeteneklerini bir eserle insanların beğenisine sunuyor.

Sultan Ahmet Camii çeşmesi esin kaynağımız

Mustafa Kemal Üniversitesi Mimari Restorasyon Öğrencisi ,Yunus Akıllı’ nın, Tasarımı nı, Bezeme ve işlemeyi Mesut Ot’ un yaptığı çeşme çalışması hem akademisyenlerin hem de projeyi görenlerin hayranlıklarını gizleyemediği bir eser oldu.

Projeyi yaratan ve tasarlayan Yunus Akıl’ lı projenin oluşma ve gelişme aşamalarını şöyle dile getirdi.Yunus Akıllı ; “Geçen sene burada Ataşehir Mimarlık Projesi diye bir yarışması vardı. O yarışmaya girmeye çalıştım fakat yazın staj ve iş derken olmadı. Ondan sonrada düşündüm geçen sene gittiğimiz taş atölyesindeki gibi bir şeyler çıkartsam acaba yapabilir miyiz? Hocalar destek verir mi? Diye aklımda böyle bir düşence vardı.

İlk dönem ara tatilde Okulda kaldım. Düşündüğüm çeşme Projesi üzerinde çalıştım. Uzunca bir süre eski çeşmeler üzerine araştırma yaptım. Çünkü; eski çeşmeler hakkında fazla bilgim yoktu. Onlara bakarak bir şeyler çıkarmaya çalıştım. Beni daha çok İstanbul da bulunan Sultan Ahmet camisinin önündeki çeşme beni, çok etkiledi ve bu çeşme bana esin kaynağı oldu. Projem bittiğinde bölüm başkanımız Tülin Tümay’ a götürdüm. Tülin hoca tamam dedi ve rektörlüğe tasarladığım resimleri gönderdik. Üç aydan sonra izin çıktı. Bu bölüm boş bir bölüm değil bunu herkesin bilmesini istetiyoruz, milletin biraz ufku genişlesin bu buradan mezun olan insanların neler yapabileceğini herkesi görmesini, mezun olan insanların bir mimarın yanında yardımcı olarak çalışmalarının dışında da işler yapabileceğini göstermek istedik. Benim daha çok ahşap işlemeciliği üzerinde bilgim var fakat benim bir özelliğimde gördüğüm bir şeyi hemen yapabilmem, kopyalama yeteneğim var. İyi kötü gördüğüm her şeyi çıkartabilirim.

Bu proje için de en iyi materyal taştı. Eski yapıların kalıcılığını yakalamak, taşla mümkün olabilirdi.

Mustafa Kemal Üniversitesi Mimari Restorasyon Öğrencisi Mesut Ot ise, Benim taş sevgim 6-7 yaşlarında kendi taş atölyemizde başladı. Ben taş işine gitmek istemezdim, babam beni zorla götürürdü. Babam; “bana gel çalış gör öğren“ diye söyler, zorla iş yaptırırlardı. İlerleyen yaşlarda bunun ne kadar güzel bir iş olduğunun farkına vardım ama yaş 10-11 oldu. Daha sonra taş sevgisi giderek arttı. Taşın ufku benim beynimde genişlemişti, geleceği olan getirisi olan bir meslekti fakat

Türkiye de sayılı taş ustalarının bir, bir bu dünyadan yok olması bu sanatın kaybolmasına neden olacaktı. Bunun farkındaydık dedemin ve babamın yardımlarıyla onların emek verdiği bu sanat’a bende devam etmek istedim. Çünkü; çok güzel şeyler çıkıyordu ortaya. Nakış olsun, yapılar olsun, tarihi eserleri restore etmek olsun, bu konuda pek çok şey vardı ve bu konu benim çok hoşuma gider oldu. Bir şeyler yapabilmek yeni bir eser çıkartmak ne bileyim yeni bir eser yaratmak eskilerle kıyaslanamaz tabi ki, ama kendi emeğinle kendi yaratıcılığınla yeni bir eser ortaya koymak çok güzel bir şey. Benimde bu çok hoşuma gitti devam ettirmek sürdürmek istedim.

Mustafa Kemal Üniversitesi Mimari Restorasyon Bölümünü kazanarak Bu bölümde okumaya başladım Bu senede mezun oluyorum.” dedi.

Birbirinden habersiz aynı projeyi düşünmüşler

Mesut Ot ve Yunus Akıllı ikisi de birbirinin yeteneklerinden habersizken yardımlaşma çabaları içerisinde birbirlerini nasıl keşfettiklerini şöyle ifade ettiler.

Yunus Akıllı; .“Ben Mesut’tun bu kadar taş üzerine bilgisi olduğunu bilmiyordum . En fazla küçük bir atölyeleri vardır mezar taşı oyuyorlardır zannediyordum. Daha sonra öğrendim ki, Taş işlemeciliği yapan , taş işçiliğinde yol kat eden köklü bir aileden gelen taş işlemeciliği onların aile mesleği olan Mesut ise; ailesinin yetiştirdiği son taş ustasıymış.

Balıklı Göl’ün restorasyonu gibi birçok çalışmayı ailesi yapmış ve Mesut bu işlerde çalışmış.” dedi. Mesut Ot ise Yunusu Akıllıyı şöyle anlattı; “Yunus bunları öğrenince bana projesinden bahsetti ve bunu yapabilir miyiz? Bunu bu projeyi yapsak bana ne tür bir yardımın olur? Katkıda buluna bilir misin? Diye sorduğunda ben başından sonuna kadar yardımcı olabilirim çünkü; bu benim sanatım sonuçta.“ diye yanıtladım. “Ailemden eğim aldım, bana üniversitenin de bu taş konusunda katkısı var. Burada bir eserimiz bir anımız kalsın istedim. Aileden babamla ve dedemle konuştum ve konuyu anlattım. Ailem önemli değil maliyetine taşları biz verelim bir şey olmaz, gerisini de sen yapabilirsin yeterli bilgin var dediler. Tabi ki zorlandığınız yerde yine biz yanınızdayız her zaman“ dediler.

Çeşmeyi Mustafa Kemal Üniversitesi Tayfur Sökmen Kampüsüne kurulacak

Projenin ilerleyişini ve yaşadıkları sorunları ise Mesut Ot söyle dile getirmektedir; “Bunun üzerine üniversiteye bu projeyi sunduk fakat onay çok geç çıkması biraz sorun oldu çünkü; sınavlarımıza denk geldi. Bu sebepten dolayı biraz projemizin bitmesi gecikti. Okulumuz taşların maliyetini, nakliyeyi, fatura kısmını, taş üzerinde kullandığımız malzemelerden spiral, kalem tıraş, metre, gönye ve el aletlerimizi karşıladı.

Şu an projemiz ortalarda bitme aşamasına daha var çünkü; toplamda 9 kat olacak. Çeşmeyi Mustafa Kemal Üniversitesi Tayfur Sökmen Kampüsüne kurulacak. Aslında biz okulumuzun bulunduğu alanda olmasını istedik fakat bulunduğumuz yerin durumunun belli olmaması ve buranın yıkılacak olması sebebiyle bu eserin kampüste olması gerektiğini söylediler. Yerinin de Veterinerlik Fakültesinin önü olduğunu öğrendik. Orada kaynak suyu varmış galiba oraya kuralım dediler.

Bu işin proje tasarım kısmı Yunus’a, bezeme ve işleme kısmını ben yapıyorum. Yani kafa kafaya vererek kendi eserimizi yaratıyoruz burada. Çeşme bittiğinde tamamıyla Osmanlı çeşmelerini andıracak.

Çeşmemizin adı 20. Yıl çeşmesi olacakmış. Hocalarımızın anlattığı kadarıyla rektörlükte bu işe çok sıcak baktı. “Hatta bir tane daha yapabiliriz“ demişler. Çeşmemiz bize referans olacak. Rektörlük bizden, rektörlük binasının tamamını taş işlemeleriyle kaplamayı istediklerini, bununda bizim tarafımızdan yapılmasının düşünüldüğünü söylemişler. Bizce bu çok güzel bir düşünce çünkü; Hatay’da pek çok resmi daire antik bir kent olmasına rağmen tarihi bir yapı etkisi olmayan klasik binalarla dolu bizim okulumuzun binasının bu şekilde olması hem de kendi yetiştirdikleri öğrencilerin bunu yapması çok güzel bir olay olacaktır.“ dediler.

Fotoğraf : Çiğdem YURDAGEL

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler