Myney Yemek'in facebook sayfasını beğenin!
Bazen süper kahramanlar hiç ummadığınız anlarda ve hiç ummadığınız yerlerde karşınıza çıkar. Üstelik yaşadığımız dünyada süper kahraman sayılmak için öyle gözünüzden ışın saçmanız, tek yumruğunuzla zamanı bükmeniz de gerekmez. Öyle ya, bunlar zaten filmlerde karşımıza çıkıyor. Daha işimize yarayan, daha ihtiyaçlarımıza uygun süper kahramanlara ihtiyacımız var bizim! Mesela, yorgun argın eve dönerken alışveriş poşetlerinizi taşımanıza yardım edecek hiç tanımadığınız bir kişiye, ya da daha iyisi size sağlıklı ve ucuz ürünler satmak için olanca gücüyle çalışan çiftçilere... Bugün bizim için süper kahraman gibi çabalayan bir çifti, Fatma ve Cevdet Türk'ü anlatacağız.
2008'de yerel tohumlar yaşasın diye kolları sıvayıp işe girişmiş Cevdet ve Fatma Türk. 41 dönümlük bir araziyi yerel tohumlar yaşamaya devam etsin, soframıza sağlıklı ve ucuz sebze ve meyveler ulaşsın diye ekmeye başlamış. Aslında aşçılıkmış meslekleri ama, kendilerini birden çiftçilik yaparken bulmuşlar. Ellerindeki azıcık paralarıyla, 5 odalı taştan evlerinde ziyaretçilerini de ağırlayarak tarım yapmaya başlamışlar. Bununla da kalmayıp, dünyanın her yerinden gelen gönüllülerle birlikte ekip biçiyorlar. Gelenleri, gidenleri, gönüllü çalışanlarıyla çiftlikleri gerçek bir ütopya gibi. İnsanlar çıkarsızca çiftçilik yapıp, yerel tohumların yaşamasına katkıda bulunuyor. Şöyle bir düşününce, yaptıkları şey dünyanın en temiz niyetle yapılan işlerinden birisi olabilir.
Kâr ilk amaç değil
Cevdet Türk, yaptıklarını anlatırken öncelikle küçük ailelere hitap ettiğini söyleyerek başlıyor sözlerine: "Küçük ailelere hitap ediyoruz. Otellere, fırınlara büyük yerlere ve toptancılara ürünlerimizi satmıyoruz. Örneğin unumuzu kilosunu 10 TL karşılığında satın almak istiyorlar. Biz yine de vermiyoruz. Piyasada 3 TL karşılığında satılan domatesi biz tüketiciye aracısız bir şekilde 50 kuruş karşılığında kapılarına kadar götürüyoruz. Amacımız maddiyat değil sadece insanların sağlıklı ürünlere ulaşmasıdır."
Maddiyat kaygısı güdülmeden yapılan üretim, bilinçli tüketicileri bir araya getiriyor. Her hafta, 17-18 kişiye dönüşümlü olarak satış yapıyorlar. Tüketiciler de gelip onlarla birlikte işlere yardım ediyor hatta. Hem adil, hem doğa dostu, hem ucuz bir üretim hedefliyorlar.
Cevdet Türk, doğal yaşamın ne kadar önemli olduğunun farkında. Öyle ki, "Bir böceği kaçırırsam, onunla beslenen diğer bir böceği de kaçırıp buradaki doğal dengeyi bozmuş olurum." diyor. Doğal dengenin bozulmaması için ellerinden geleni yapıyorlar. Özellikle karışık ekimi bu yüzden tercih ediyorlar.
Yaptıkları bu harika iş ile küçücük bir kitleye ulaşsalar da aslında onlar, Bodrum'daki, Muğla'daki, Ege'deki hatta Türkiye'deki tarımı koruyup sürekliliğini sağlayabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Doğal yöntemleri ve yerel tohumları kullanarak, ellerinde olan küçücük müşteri kitlesine sağlıklı ürünler ulaştırmanın çok daha ötesine gidiyorlar aslında. Sofranıza ulaşacak, mis gibi kokan sebze ve meyvelerin yerel tohumlarla üretim yapan çiftçilerin elinde olduğunu unutmayın. Onlar, hepimizn sağlığının ve sofrasının dostu. En çok emin olduğumuz şey de, sağlıksız ürünler arttıkça böyle doğal yöntemlerle üretim yapan çiftçilerin de artacağı.