Maçın skoru: 103-57. Bu gerçek.
Real Madrid'in bir guard'ı var. Sergio Rodriguez. Durduramıyoruz efendim, atıyor attırıyor. 19 dakika oyunda kalmış bu zat, 14 sayı 11 asist ile oynamış, ayrıca alley-oop pasları da havada uçuşuyor.
Real Madrid zaten kendi evinde sezon başından beri gerçeküstü oynuyor. Dün gece ise Anadolu Efes karşısında 100 sayıya ulaşarak kusursuz bir takım resmi çizdi. Öyle bir resim ki İspanyol gerçeküstücü ressam Salvador Dali görseydi, Madrid ile gurur duyabilirdi.
Biz zaten yenemeyiz.
Anadolu Efes cephesine bakarsak, hiç bakmayalım. Takım bildiğiniz gibi değil. İspanya'ya yenilmeye gelmişler sanki. Bi de Tapas yemeye muhtemelen... Takımın bu halini gören Oktay Mahmuti, aldığı molalardan bir tanesinde "korkak oynuyorsunuz, onların her yaptığına izin veriyorsunuz" minvalinde takımı uyardı. Ancak takım, o sırada dönüş uçağında nereye oturacağını düşünmeye başlamıştı sanırım. İlk çeyrek 19-13 bitti. İkinci çeyrekte takım maçı tamamen bıraktı. Mağlubiyeti kabullenip sürenin geçmesini beklediler. İlk yarıyı Madridli oyuncular dörde bir fast break ile bitirdi.
Skor: 47-21
Seyreyle cümbüşü:
İkinci yarı İspanyollar çok eğlendi.
%57 ile üçlük atan Real Madrid için karşılaşma Harlem maçına döndü. Seyirciyi eğlendiren smaçlar, paslar, alley-oop'lar, hareketler vs.
Avrupa tarihinin en ağır yenilgilerinden birini alan Anadolu Efes'in durumu o kadar kötüydü ki Madridli seyirciler verilen her pasta kendilerine has "oleey"i çekmeye başladı.
Gerçekler acıdır.
Anadolu Efes bu sene takım değil. Henüz.
Sorun kadro kalitesi ya da Real Madrid'in büyüklüğü değil. Sorun: takım olamamak. Bu sene Efes'in işi zor. Anadolu Efes'ten final four beklemek gerçeküstü bir beklenti olur.