Time dergisince yayımlanan analizde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın, çağrılarına uymayı reddetmesinin, Türkiye’yi Batılı güçler ve Suudi Arabistan’a yakınlaştırdığı savunurken “ABD ve Suudiler arasında Suriye krizine herhangi bir uluslararası yanıtın şekillendirilmesinde liderliği Türkiye’nin üstlenmesi yönünde zimnı bir mutabakatın olduğu” görüşlerini aktardı.
Time dergisi, internet sitesinde Türkiye ile ilgili “Türkiye, Neden Suriye İle İlgili Bölgesel Güç Oyununun Anahtarını Elinde Tutuyor?” başlığını taşıyan geniş bir analize yer verdi. Yazar Tony Karon imzalı analizde “Suriye’nin kaderinin, kendi halkından çok komşu ve daha uzağındaki başkentlerin güç koridorlarına bağlı olabileceği” yorumu yapıldı.
-“TÜRKİYE’Yİ DE İÇEREN BÖLGESEL GÜÇ OYUNU”-
Karon, halk ayaklanmalarının, Suriye’yi, sadece İran ve Suudi Arabistan değil aynı zamanda da Türkiye’nin de dahil olduğu karmaşık bölgesel güç oyununun odağı haline getirdiğini öne sürdüğü analizde Türkiye ve İran’ın “Suriye’nin kilit yabancı müttefikleri” olduğunu ancak iki ülkenin Şam ile “çok farklı” ilişkileri bulunduğunu yazdı.
İran’ın Suriye ile iyice oturmuş bir stratejik ittifakı varken Türkiye’nin bu ülkeyle ilişkisinin, son dönemde Suriye’nin geleceği için çok önemli olan ticaret ve yatırımın kilit kaynağı olarak ortaya çıkmasından kaynaklandığı kaydedildi.
Türkiye’nin ayrıca Esad rejiminin krizi nasıl idare etmesi gerektiği konusunda İran’dan çok farklı fikirlerinin bulunduğunu da ifade eden Karon, Tahran ve Ankara’nın daha geniş Ortadoğu parçasını etkileme konusunda rakip olduklarını da savundu.
-“TÜRK LİDERLERİNİN SURİYE’YE SERT ELEŞTİRİLERİ”-
Mevcut Türk hükümetinin Arap demokrasisini ve sorunların halkın iradesini yansıtan siyasi çözümlerle halledilmesi ilkesini desteklediğine, hem Libya hem de Suriye’de rejim ile ilişkileri sürdürürken demokratik siyasi bir çözümde ısrar ettiğine dikkat çekildi.
Suriye’de muhaliflere yönelik askeri güç artırılırken Türk liderlerin daha sert eleştiriler yaptıklarını ve Esad’ı uyardıklarını vurgulayan Karon, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da, Şam’a baskılar sürerse Esad’ın “uluslararası askeri müdahale halinde Türkiye’nin dostluğuna güvenemeyeceği”ni bildirdiğini öne sürdü.
-“SIFIR SORUN POLİTİKASI WASHİNGTON İÇİN BÜYÜK BAŞ AĞRILARI YARATTI”-
Time, Davutoğlu’nun “komşularla sıfır sorun” politikasının mimarı olduğunu belirtirken de bu politikanın “Washington için büyük geopolitik başağrıları yarattığı” iddiasında da bulundu. “Sıfır sorun” politikasının köprülerin inşa edilmesi anlamına geldiğini belirten dergi “Ancak Suriye’nin tezcanlı vatandaşlarına sert baskıları Türkiye için komşusu ile büyük bir soruna dönüştü” görüşünü savundu.
Erdoğan hükümetinin tüm önceki hükümetlere göre iç kamuoyunu daha önemsediğini, Türklerin Suriye’deki görüntülere çok tepkili olduğunu, 10 bin Suriyeli’nin sınırı geçtiğini belirten Karon, bunun Başbakan Erdoğan’ı, Suriye’deki gelişmelerin Türkiye’nin iç meselesi olduğunu söylemeye ittiği yorumunu yaptı.
İran’ın Suriye’deki ayaklamaların Batı veya İsrail’in işi olduğu iddiası aksine Türkiye’nin protestoları halk hareketi olarak algıladığına da dikkat çekilen analizde Suriye sorununun bu aşamasında “gerçekten bağımsız, tartışılmaz güçlü komşu, NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip Türkiye’nin desteği, çeşitli bölgesel paydaşlar arasındaki oyunda kilit siyasi ödül olabilir” savları dile getirildi. Analizde şöyle devam edildi:
“Ve Esad’ın (Türkiye’nin) şiddete son vermesi ve siyasi reform yapması çağrılarına uymayı reddetmesi Türkiye’yi bu konuda Batılı güçler ve Suudi Arabistan’a yakınlaştırıyor. Türkiye, Suriye’nin, Irak çizgisindeki bir mezhepçi bataklığa dönüştürülmesinden korkuyor ama BM’de Rusya, Çin, Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika dahil BRIC müttefiklerinin çizgisini izlemiyor. Türkiye, gerçekten askeri müdahaleye karşı çıkmakla birlikte Esad’ın meydan okumasının şu anda Irak türü bir bozgun gerçekleşmesi yönünde en büyük tehlikeyi oluşturduğuna inanıyor.”
-“SURİYE’YE YANITIN ŞEKİLLENDİRİLMESİNDE TÜRKİYE’NİN LİDERLİĞİ”-
Time, “Bazı analistler ABD ve Suudiler arasında şimdiden Suriye krizine herhangi bir uluslararası yanıtın şekillendirilmesinde Türkiye’nin liderlik üstleneceği yönünde zimni bir mutabakatın olduğunu söylüyorlar” diye yazdı.
Analizde ayrıca İran’ın, Türkiye’nin dostluğuna ihtiyacının bulunduğu savunulurken Türkiye’nin, Washington’un İran’ın nükleer programı sorununa yaklaşımına gösterdiği “katı muhalefet”e işaret edildi.
ABD’nin İran ekonomisini tecrit etme çabalarına karşın Türkiye-İran ticaret hacminin bu yılın ilk yarısında yüzde 80 arttığına dikkat çekildikten sonra Suriye krizinin Türk-İran ilişkilerinde gerilim yaratmış olsa da Türkiye’nin Tahran’ın nükleer programı konusunda ABD ile görüş ayrılıklarının da, Tahran ile ideoloji benzerliğinden değil, ABD stratejisinin başarısız olduğu, bölgeyi bir felakete sürükleyeceği inancından kaynaklandığı savunuldu. Analize şöyle devam edildi:
“Bu, Esad’ın ne olacağından bağımsız olarak muhtemelen değişmeyecek. Ancak, yıkıcı bir bölgesel sorunu önleme kaygısı, İran’ın tercihi ne olursa olsun büyük bir olasılıkla Türkiye’yi önümüzdeki günler ve haftalarda Şam üzerinde baskıyı artırmaya itecek.”(ANKA)