'Suriye Konusunda Türkiye, Her Ihtimalde Aktif Rol Oynamalıdır'

Türk Ocakları Samsun Şube Başkanı Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın uzun süre ayakta kalamayacağını söyledi. Suriye’nin ya parçalanacağını ya da ülkeyi toparlayacak, halkı kucaklayacak yeni bir ekibin iktidara geleceğini ifade eden Prof. Dr. Çağlayan, her iki durumda Türkiye’nin aktif rol oynayıp Türkmenleri merkeze alarak uluslararası arenaya kabul ettirmesi gerektiğini kaydetti.

Orta Doğu’nun kanayan yarası Suriye konusunda Cihan’a konuşan Türk Ocakları Samsun Şube Başkanı Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan, çıkarılan tezkereden Suriye’de askeri müdahale, Ortadoğu’daki hareketlilikten Esad sonrası ilişkilere kadar önemli değerlendirmelerde bulundu. Ortadoğu’daki son gelişmelerin ve bunlara karşı Türkiye’nin izlediği politikaların, milli çizgiyi aşan, ülke menfaatlerini tehdit eden boyuta ulaştığı iddiasında bulunan Prof. Dr. Çağlayan, Arap Baharı sürecinin hızlı bir şekilde gelişmesinin dikkat çekici olduğunu dile getirdi.

Ortadoğu’daki Müslümanların daha insani, insan haklarına saygılı, halk idaresine dayalı yönetimler tarafından yönetilmesini arzu ettiklerini vurgulayan Türk Ocakları Samsun Şube Başkanı, Suriye’deki hadisesinde hükümetin tezkere çıkarmasını da doğru bulduklarını belirtti. Prof. Dr. Çağlayan, “Türkiye, sınır güvenliği açısından terör meselesini de dikkate alarak hassasiyetle hareket etmelidir. Suriye’deki son gelişmeler karşısında gerek uçağımızın düşmesindeki rolü gerekse Akçakale ilçemize düşen mermiler ve diğer gerginlikleri dikkate aldığımızda TBMM tarafından çıkarılan tezkerenin olumlu olduğunu düşünüyoruz. Bu tezkerenin hükümetin, Türk devletinin ve milletinin beklentilerine uygun bir şekilde kullanılacağına inanıyoruz. “ dedi.

“MEŞRU OLMAYAN SAVAŞ, CİNAYETTİR”

İki Müslüman devletin milletin savaş noktasına gelmesini arzu etmediklerini söyleyen Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan, “Meşruiyeti olmayan savaş cinayettir, felakettir. Şu da bir gerçek ki milletlerin teşkilatmış hali olan devletler, idaresi altındaki halkların maddi manevi menfaatlerini korumak adına silahı da ellerinde tutmak zorundadır. Dolayısıyla Suriye’de meydana gelen olaylar karşısında Türkiye’nin tarih, vicdani ve insani mesuliyetleri kadar mili menfaatleri de Suriye’ye karşı teyakkuzda olmayı emretmektedir. Gönül arzu ederdi ki iki ülkenin hükümetleri devletleri arasında başlayan dostluk ilişkisi devam etsin ve Suriye’de değişim insani bir şekilde olsun. Ama bu olmadı. Dolayısıyla Türkiye’nin hem sağduyulu ama kararlı bir şekilde sınır güvenliğini sağlaması gerekmektedir. Suriye’nin Türkiye’ye meydan okuma şeklinde davranışlara girmemesi, Türkiye’nin de tepkisizlik içinde olmaması gerekir. Ama diğer taraftan da bölgede huzur ve barışın sağlanması noktasında adımların atılması gerekir.” değerlendirmesinde bulundu.

Ortadoğu’da yeni bir düzen kurulacaksa bunda Türkiye’nin büyük rolü olması gerektiğine de değinen Prof. DR. Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü; “Yeni orta doğu düzeni kurulacaksa bu düzeni Ortadoğu’da yaşayan halkların kurması gerekir. Bölgede bin yıllık geçmişi bulunan Türkiye’nin uzaktaki devletlerden çok daha hakkı vardır. Esat rejiminin uzun süre ayakta kalamayacağını düşünüyorum. Bu kadar cinayeti işledikten sonra, sivil halkı kara ve havadan bombaladıktan sonra ayakta kalacağına ihtimal vermiyorum. Ondan sonra iki ihtimal var. Ya Suriye’yi toparlayacak, kucaklayacak bir yeni ekip iktidara gelecek ya da parçalanacak. Her iki durumda da Türkiye kararlı bir şekilde aktif bir rol oynamalıdır. Türkiye, eğer Suriye bölünecekse Türkmenleri merkeze alarak uluslararası arenaya kabul ettirmektir. Bu doğrultuda da Türkiye, kuzey Suriye’de hem terör örgütünün yerleşmesini önlemeli, hem de Türkmen kartı üzerinden Türkmenleri dost olarak herkesi dost kabul etmelidir. Suriye’nin parçalanması ihtimali dikkate alınarak Türkmenlere öncelik vermelidir.