Irak ve Suriye'ye sınır ötesi operasyon konusunda Cumhurbaşkanına verilen yetkinin bir yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin görüşmeleri, TBMM Genel Kurulunda gerçekleştirildi.
Tezkere üzerine söz alan TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz, Türkiye'nin uzun zamandan bu yana terör örgütleriyle mücadele ettiğini dile getirerek, terörle, başladığı günden bugüne kadar devam eden mücadelenin, bundan sonra da terör sona erinceye kadar süreceğini belirtti.
Türkiye'nin terörle mücadelede bugüne kadar çok büyük bedeller ödediği, bundan sonra da ödemeye devam edeceğinin altını çizen Yılmaz, bundan sonra tek bir vatandaşın dahi burnunun kanamasını istemediklerini, bunun için de gereken tedbirleri aldıklarını, almaya devam edeceklerini vurguladı.
Yılmaz, Türkiye'nin güney sınırındaki Irak ve Suriye'deki istikrarsız ortamın, bu ülkelerde her türlü terör örgütünün barınmasına imkan sağladığına dikkati çekti.
Irak'ın kuzeyinden Türkiye'ye yönelik terör saldırılarına son vermek istendiğini ve bunun için Pençe harekatlarının başlatıldığını dile getiren Yılmaz, bu harekatlara ilişkin de Genel Kurulda bilgiler verdi.
İsmet Yılmaz, söz konusu operasyonlarda bugüne kadar çok miktarda yaşam malzemesi ve örgütsel dokümanın ele geçirildiğini, tespit edilen 309 mağara, sığınak, barınak ve silah mevzisinin imha edildiğini belirtti.
Türkiye'nin hemen güneyinde bir terör koridorunun engellenmesi ve bölgenin barış ve istikrara kavuşturulmasının öncelikli hedef olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Fırat'ın doğusunda bir terör koridoruna müsaade edilmeyecektir. Şunu vurgulamak isteriz ki, Türkiye'nin amacı kesinlikle bir toprak işgali değildir. Amacımız Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması, istikrara kavuşması ve Suriyelilerin güvenli şekilde evlerine dönmeleridir." dedi.
Türkiye'nin, bölgede yaşayan Kürtlerle hiçbir sorunu bulunmadığının altını çizen Yılmaz, "Bizim asıl mücadelemiz, ülkemizi ve bölge güvenliğini tehdit eden teröristlere karşıdır. Biz gerek yerinden edilmiş sivillerin gönüllü geri dönüşlerini sağlamak gerekse sınır güvenliğimize yönelik tehdidi bertaraf etmek maksadıyla gereken bütün tedbirleri aldık." diye konuştu.
Yılmaz, Türkiye'nin, güvenli bölge kurulmasıyla, Suriye topraklarından kaynaklanan terör tehdidine ilişkin milli güvenlik endişelerini gidermeyi, Suriye'nin siyasi birliğiyle toprak bütünlüğünün korunmasını sağlamayı, Suriyeli mültecilerin geri dönüşlerinin önünü açacak bir ortamın tesis edilmesini amaçladığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye olarak nihai hedefimiz, Suriye'nin kuzeyinde DEAŞ, PKK/PYD-YPG'yle her türlü terörist varlığını sonlandırmak, burada bir barış koridoru tesis ederek Suriye'nin toprak bütünlüğü çerçevesinde ülkemizdeki Suriyelilerin kendi topraklarına, evlerine dönmelerini sağlamaktır. Bunu sağlamaya kararlıyız. Türkiye sadece kendi ülkesi ve milletinin huzur ve güvenliğini değil, aynı zamanda bölgede yaşayan Kürtler, Araplar, Asuriler, Hristiyanlar ve Ezidiler gibi diğer dini ve etnik grupların da huzur ve güvenliğini istemektedir.
Cumhurbaşkanımıza yetki veren tezkerenin uzatılması, terör tehdidinin kalıcı bir şekilde ortadan kaldırılması amacıyla yürütülen kapsamlı ve çok boyutlu faaliyetleri destekleyecek, ülkemizin her ne pahasına olursa olsun, tehdit nereden ve kimden gelirse gelsin, kendini savunmaya yönelik kararlılığının da en somut göstergesi olacaktır. Bu süreçte siyasi partilerimizin terörle mücadele hususunda ortak irade ve hassasiyet göstermesi önemlidir."
Suriye'deki DEAŞ ve yabancı terörist savaşçılar meselesinin sadece Türkiye'nin değil, uluslararası toplumun ortak bir sorunu olduğunu belirten Yılmaz, bu soruna da uluslararası toplumla çözüm bulunması gerektiğini vurguladı.
- "Tweet şövalyesi"
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, tezkereyi Türkiye'nin terörle haklı ve meşru mücadelesinin bir parçası olarak gördüklerini söyledi.
"Türkiye, bölgeyi sadece terörden temizlemiyor, insani yardımlarla yaşam alanlarına canlılık getiriyor, katkı veriyor." diyen Akçay, bu sınır ötesi operasyonlarla Türkiye'nin ne derece insani ve barışçı bir tutum aldığını defalarca tüm dünyaya gösterdiğini kaydetti.
Akçay, "30-35 kilometre derinlikte bir bölgenin terörden temizlenmesi sadece Türkiye için değil, bölge istikrarı için de bir güvencedir. Güvenli bölgede hiçbir YPG/PKK ve DEAŞ unsuru kalmamalı ve bölgedeki güvenlik inisiyatifi tamamen Türkiye'de olmalıdır. Türkiye açısından Suriye'de terör tehdidi altındaki her bölge temizlenene kadar mücadele sona ermeyecektir. Bu mücadelemiz haklıdır, hukukidir, meşrudur. Öte yandan güvenli bölgenin inşası ve Fırat'ın doğusunun terörden temizlenmesiyle ülkemizdeki Suriyeli sığınmacılar için uygun bir iskan ortamı da sağlanacaktır." değerlendirmesini yaptı.
ABD’nin son açıklamasında üstü kapalı bir tehdidin de göze çarptığını belirten Akçay, şöyle devam etti:
"Deniliyor ki 'Bundan böyle geride kalan iki yıl boyunca yakalanmış DEAŞ savaşçılarından da Türkiye sorumlu olacak.' ABD'nin bu tehdidine pabuç bırakacak bir ülke değiliz. Suriye'de bugüne kadar DEAŞ'la mücadele eden tutarlı ülke Türkiye'dir. ABD eğer bu süreçte Türkiye'yi durdurmak için DEAŞ'ı yeniden sahaya sürmeye hazırlanıyorsa bu girişim PKK ile DEAŞ'ın aynı el tarafından kontrol edildiğinin ifşası ve ispatıdır. ABD, Türkiye'ye karşı PKK'yı korumak için DEAŞ kartını ileri sürecekse hiç merak buyurmasın, Fırat Kalkanı'nda DEAŞ'ın başını ezdik, karşılaşırsak yine ezeriz. Unutulmasın ki DEAŞ'tan en çok zarar gören ülke Türkiye'dir ve Fırat Kalkanı'nda 3 bin 500 DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirerek DEAŞ'a en büyük darbeyi vuran Türkiye'dir.
ABD Başkanı dün tüm mesaisini Türkiye'ye ayırmış, aklına estikçe sosyal medyadan Türkiye mesajları yayınlamıştır. Mesajlarsa sabahtan akşama destekten tehdide dönüşmüştür. Bu denli kaygan bir zeminde oynayan tweet şövalyesi bir kişinin mesajlarının ciddiye alınacak bir tarafı yoktur. Trump'ın ve ABD'nin bazı kurumlarının sabah akşam Türkiye aleyhine iç politikamıza yönelik servis ettiği twitter mesajları Türk milletine sökmeyecektir.
Kimin ne mesajı, ne hesabı olursa olsun, Allah'ın adaletinden, Türk milletinin kararlı iradesinden ve kahraman ordumuzun varlığından gayrısına itimadımız yoktur. Bu topraklarda zalim vardır, zulüm vardır ve bu zalimin çarkını durduran güç olarak Türkiye vardır."
CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre, Türkiye'de dış politikanın uygulanmasında, politika oluşturulmasında Meclisin devre dışı bırakıldığını, Meclisin yeterli bilgiye erişemediğini öne sürdü. Tezkerenin alınan yetkinin kapsamı hakkında da gerekli bilgilerin bulunmadığını iddia eden Emre, bunların Meclisten kaçırıldığını savundu.
Emre, "Trump'ın tweet'ini ve bugün yaptığı açıklamayı okuduğunuzda şunu görürsünüz, Türkiye'nin muhtemel operasyonu hakkında, Milli Savunma Komisyonunun Başkanı, AK Parti'li ilgili komisyon başkanları, hatta Türk Dışişleri Bakanlığı ve Türk Genelkurmayından daha fazla bilgiye, Amerikan Başkanı Trump sahiptir." iddiasını aktardı.
Türkiye'ye bir tuzak kurulduğu değerlendirmesinde bulunan Emre, bu tuzağın mutlaka görülmesi gerektiğini söyledi.
AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Halil Özşavlı, köklü bir tarihe sahip Türk milletinin, tarihi boyunca zulme uğrayan her millete yardım etmeyi vazife bildiğini belirterek, geçmişte yaşanan bazı olaylara ilişkin örnekler verdi.
Bugün Türkiye'nin, aynı ecdadı gibi, kendisine sığınan mazlumları bağrına basmaya devam ettiğini dile getiren Özşavlı, "Bugün Suriye'de, Lübnan'da, Irak'ta ülkemize yönelik tehditler devam ederken, birileri güney sınırlarımız boyunca bir terör koridoru oluşturmaya çalışırken, bizim buralara asker göndermememiz mümkün olabilir mi?" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin güneyinde oluşturulmaya çalışılan terör devletinin görmezden gelinemeyeceğine dikkati çeken Özşavlı, "Şimdiye kadar ecdadımızın yaptığı gibi, mazlumların çağırdığı her yerde, sınırlarımızın güvenliğini gerektirdiği her yerde olmaya devam edeceğiz." dedi.