Suriye’de son bir ayda, muhalif güçler birçok taktiksel başarı elde etti. Uzmanlara göre bu, silahlı muhaliflerin hükümetin askeri hâkimiyetine meydan okuyabilecek güçte olduklarının işareti.
Suriye hükümetine destek çıkan Ruslar, muhaliflerin zafere uzak olmadıklarını açıkça dile getirdi. Hatta Rus vatandaşlarının Suriye’den tahliyesine yönelik acil eylem planlarını bile tartışmaya başladılar.
Muhalifler, merkezi hükümete bağlı polis birlikleri ile ordu güçlerinin bazı bölgelerden çekildiğini, yerlerine yerel sivil ve askeri konseyler kurulduğunu söylüyor.
Başkent Şam’ın 80 km kuzeyindeki Yabrud kasabasında kendisini ‘Fadi’ olarak tanıtan bir Suriyeli, ülkede ‘sıradan hayatın’ nasıl olduğunu aktarıyor:
Ben Yabrud’un hükümet kontrolünün dışında olduğunu düşünüyorum.
Hükümete bağlı birlikleri kasabada görmeyeli neredeyse bir yıl oldu.
Beşar Esad güçleri altı ay önce girmeye çalıştı ama Özgür Suriye Ordusu aynı gün onları püskürttü.
O günden sonra hükümet birlikleri Yabrud’un dışına çekildi. Artık yalnızca arada bir hava saldırısı düzenliyorlar. Vazgeçmiş gibi görünüyorlar.
Belki de biz, diğer bölgeler kadar stratejik öneme sahip değiliz.
Suriye’deki diğer şehirlere kıyasla biz daha az acı çektik. Son 18 ayda burada hayatını kaybedenlerin sayısı 40 ila 50 arasında.
Kent iki konsey tarafından idare ediliyor. Askeri konsey daha çok rejim birliklerini püskürtmekle görevli. Diğer sivil konsey ise sağlık sisteminin işleyişi ve gıda tedarikinden sorumlu.
Hava saldırıları olmasaydı, diğer normal kentlerdeki gibi yaşadığımızı söyleyebilirdim. Örneğin burada gıda kıtlığı yok.
Ama başta yakıt olmak üzere her şeyin fiyatı çok arttı. Yaklaşık iki yıl önce litresi 25 Amerikan senti olan yakıt, şimdi 1 dolar 20 sente çıktı.
Hava saldırıları da son dönemde arttı. Halk tedirgin.
Saldırılardan biri benim evimin yakınına düzenlendi ama ölen ya da yaralanan olmadı.
Halk artık hava saldırılarına alıştı. Binalarının en alt katında yaşıyorlar.
Hava saldırıları dışında genel olarak güvenli bir yer. Sokaklarda polisin yerini askeri konseye bağlı tugaylar aldı. Sokağa çıkma yasağı yok ama genelde halk gece saat 10’dan sonra evden dışarı çıkmıyor.
Elektrikler bazen dört saat kesiliyor. Burada halkın çoğu, devrim öncesi ‘orta sınıf’ dediğimiz gelir düzeyine sahip. Çoğunun jeneratör ve yeterli yakıt alabilecek imkânı var.
Aynı durum internet ve telefon hatları için de geçerli. Ama çalışıp çalışmamaları biraz şansa bağlı. Ülke dışında yaşayan ağabeyimle konuşabildiğim zaman kendimi şanslı hissediyorum.
Ama tüm zorluklara rağmen halk normal hayata tutunmaya çalışıyor ve birbirine destek oluyor.
Burada hem Hıristiyanlar hem de Müslümanlar yaşıyor. Yabrud tarihi bir bölge. Aslında, Suriye’nin en eski kilisesi de burada.
Hıristiyanlar Noel kutlamalarına hazırlanıyor. Şimdilik çok keyifli bir kutlama olmasa da daha önce öyleydi. Sokaklar süslenmeyecek ama biz de onlarla beraber Noel’i kutluyoruz, onlara iyi dileklerimizi iletiyoruz.
Hıristiyanlar kent nüfusunun dörtte birini oluşturuyor. Mezhep tartışmaları ise gerçeklikten uzak, buraya uğramıyor. Bunlar, rejimin kendi propagandasını yapmak için kullandığı uyarılar sadece.
Yabrud’un nüfusu yaklaşık 60 bin. Humus’tan gelen 20 bin mülteci de bizimle yaşıyor. İhtiyaçları bölge halkı ve sivil konsey tarafından karşılanıyor.
Çocuklarımı evimize yakın olan okullarına götürüyorum. Ben yazarım ama karım hastanede çalışırken ben de ek iş yapıyorum.
Birçok tanıdığım kenti uzun zaman önce terk etti. İşler kötüye gitmeye başlayınca ben de bir iki defa ülkeyi terk etmeyi düşündüm.
Yaşım kırkı geçkin ve ben devrimler ve özgürlüklerle ilgili içi boş sloganlarla büyüyen bir kuşaktan geliyorum.
Ama şimdi ülkede kalmayı ve gerçekten yaşamayı tercih ediyorum.
Şu an yerinde olmak istediğim en son kişiler ülke dışındaki Suriyeli muhaliflerdir. Ülkemde kalıp yazıp çizmeyi tercih ederim.
Aslında buna, rejimin giderek artan hava saldırılarını da açıklayan ‘ülke içinde ülke’ diyebilirsiniz.
Rejim diğer bölgelerin de aynı yoldan gitmesini istemiyor.
Bence Yabrud ve Halep’in kuzeyi gibi diğer birçok kent de hükümet kontrolünden çıkacak. Bana kalırsa bu, artık zaman meselesi.
Halkın kentlerin idaresi için yöneticilere ihtiyacı olacak. Doğal olarak, rejimin arkasında bıraktığı güvenlik ve ekonomik boşluktan çok ihtiyaçtan ötürü yerel idari konseyler kurulacak.
Tem umudum, Esad gittikten sonra yine uluslararası güçlerin komşu ülkelerde yaptıkları gibi bizi itip kakmamaları ve Batılı ülkelerin bölgedeki çıkarları uğruna bizi kurban etmemeleri.
Bence Suriyeliler, kendi ülkelerinin geleceğini tayin edebilmek için yalnız bırakılmalılar.