Suriye’de 2004’te kurulan, ancak üyelerinin çoğunluğu hapse atıldığı için çalışmalarına ülke dışında devam eden Şam Deklerasyonu üyeleri, Antalya’daki ‘Değişim İçin Suriye Konferansı’nda olsa da olmasa da Esed rejiminin sona ereceğini savundu.
Türkiye’de yaşayan Suriyeliler, muhaliflerin Antalya’daki toplantısında temsil edildi. Türkiyeli Suriyeliler, konferansta 40-50 kişilik bir grupla temsil edildi. 2 ay önce kurulan ve 7 kişiden oluşan Şam Deklarasyonu Türkiye Komitesi üyelerinden Hamdi Osmanoğlu, Beşar Esed rejiminin sona geldiğini savundu. Muhalifler olarak, ilk kez bu kadar geniş katılımlı bir toplantı gerçekleştirildiğini anlatan Osmanoğlu, amaçlarının Suriye’deki ayaklanmayı desteklemek olduğunu söyledi.
Suriye’de Türkiye’deki gibi bir rejim olmasını arzu ettiklerini dile getiren Osmanoğlu, “Suriye 1960’larda Baas gelmeden önce Türkiye gibiydi. Parlamento vardı, seçimler yapılıyordu. Bu rejim gidecek. Bu toplantı olsa da olmasa gidecek.” dedi.
Antalya’daki toplantının bu gidişi hızlandırıcı bir etkiye sahip olacağını belirten Osmanoğlu, “Dünkü çıkan af hükümetin güçlü olmadığının ispatıdır. Benim görüşüm, hükümet meşruiyetini kaybetti. Esed iyi bir reform yapsaydı kalabilirdi, barışla bitebilirdi. Ölü sayısı bini geçtikten sonra böyle bir şey kalmadı.” diye konuştu.
Suriye’de dün ilan edilen genel affı inandırıcı bulmadıklarını da kaydeden Osmanoğlu, şöyle devam etti: “Öldürülen sayısı binin üstünde. Binlerce yaralı var. Hapishaneler doldu, okul ve stadyumlar kullanılıyor. Af çok geç kaldı. Bu aşamada kimse kabul edemez. İnandırıcı değil. Olağanüstü hali kaldırdıkları hafta 120 kişiyi öldürdüler. Samimi bulmuyoruz, kimse inanmıyor.”
"TÜRKİYE’NİN TAVRINI BEĞENMİYORUZ"
Türk vatandaşı olduğunu ve 30 yıldır Türkiye’de yaşadığını anlatan Osmanoğlu, 1982’deki Hama katliamında ailesinden 53 kişiyi kaybettiğini ve hala bir çok akrabasından haberdar olmadığını söyledi. Türkiye’nin tavrını beğenmediğini dile getiren Osmanoğlu, verilen desteği ise yetersiz bulduğunu aktardı. Türkiye’nin Suriye’deki muhalif hareketi ‘mutlaka sahiplenmesi gerektiğini’ savunan Osmanoğlu, “Suriye, Türkiye’nin iç meselesidir. Türkiye’nin mutlaka sahiplenmesi gerekir. Uyarı yetmez direk girecek. Askeri de olabilir, başka yollarla da olabilir. Ekonomik baskı yapsa bile yeter. Halk Türkiye’den çok şey bekliyor.” şeklinde konuştu.
‘BU REJİM GİDİCİ’
Şam Deklarasyonu Türkiye Komitesi’nin bir diğer üyesi Fevzi Zakiroğlu da “Bu rejim gidicidir. Herkes bunu görüyor. Beşar Esed sonrası ne olacak diye bakılıyor. Bundan sonra ne olacağı çalışmasının ilk ayağı burası diyebiliriz. Çalışmalar, buradan sonra da devam edecek.” ifadesini kullandı.
Antalya konferansında, Suriye muhalefetinin yüzde 90 ölçüsünde temsil edilmesine rağmen, özellikle Suriye’den gelmek isteyip katılamayanlar olduğuna değinen Zakiroğlu, “Suriye içinden gelemediler. Rejim, Türkiye’ye gidenleri süzgeçten geçiriyor. Türkiye’ye çıkışlar son bir haftada kontrol altına alındı.” dedi.
Zakiroğlu, Suriyeli muhaliflerin üç temel noktada anlaştıklarını belirterek, bunları şöyle sıraladı: “Hiçbir şekilde silah ve şiddet olmayacak. Yabancı müdahaleye karşılar. Suriye sivil, demokratik bir ülke olacak. Din, ırk, mezhep ayrımı olmadan bir yönetim isteniyor.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz