Hükümetin iki bakanından Suriye'ye tanmpon bvölgeyle ilgili farklı açıklamalar geldi.
Dün Suriye’ye yönelik yaptırım kararlarını açıklayan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, tampon bölge düşünülmediğini söylemiş ve, "İnsani gerekçeler söz konusu olursa uluslararası toplumla gerekli adımlar atılır. Ama şu anda öncelik Arap inisiyatifi" demişti.
Arap basınına açıklamalarda bulunan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise, yine Arap Ligi'ni adres göstermekle birlikte tampon bölgeyi ciddi olarak düşündüklerini dile getirdi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İstanbul'da düzenlenen 'Türk-Arap Medya Forumu'nun sonunda Arap gazetecilerin sorularını cevapladı.
Arınç'a, Lübnan'dan bir katılımcı, ''Bugün Suriye'de bir bahar açılmak üzere. Türkiye, Suriye rejiminin hangi senaryo ile yıkılmasını bekliyor? Suriye krizini komşu ülkelere de ihraç edecek mi?'' sorusunu yöneltti.
Meseleye bu üslupla bakmadıklarını dile getiren Arınç şunları söyledi:
''Türkiye olarak bu konuda dönüşümün sağlıklı olmasını, kan dökülmemesini, mevcut yönetimlerin halkın taleplerine olumlu yaklaşmasını ve özgürlük alanlarını genişletmesini ve bunları bir talep olarak kendilerinden beklediğimizi söyleyebiliriz. Hiç bir ülkeye karşı silahlı mücadele bizim işimiz değil. Hiç bir ülkeye karşı dış müdahaleyi doğru bulmayız.
Suriye içindeki muhalifler ve muhalefet hareketini destekleyenler kendi çalışmalarını yapabilirler, biz bunun ne örgütleyicisiyiz ne de öncüsüyüz. Onların yapabilecekleri konular kendilerince bellidir. Türkiye olarak bu konuda daha fazla bir katkıyı onlarla ilgili söylemem mümkün değil. Ancak tampon bölge dediğimiz, Arap Ligi'nin de yeri geldiğinde kullanabilecek tedbir olarak gördüğü hususu ciddi olarak düşündüğümüzü söyleyebilirim. Şu anda böyle bir tedbir konuşulmamıştır ancak gelişmeler karşısında ihtiyaç olduğunda Türkiye tampon bölge konusunda Arap Ligi ile birlikte hareket edecektir.''
İRAN'LA İLİŞKİLER
Arınç'a, Mısır'da yayın yapan El-Ahram Gazetesinden Beşir Abdülfettah, 'Füze kalkanı nedeniyle Türkiye ile İran arasında bir gerginlik söz konusu. Bu iki ülke arasındaki ilişkinin geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusunu yöneltti.
Arınç da, ''Yaptığımız sözleşme ve içindeki şartlara göre, İran veya bir başka ülkeyi tehlike olarak gördüğümüzü hiç kimse iddia edemez. Bu bir spekülasyon konusudur. İran'ın Türkiye'deki bu gelişmeden tedirgin olmasına da hiçbir zaman mahal yoktur, bunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
"YERSİZ BEYANLAR"
Ama İran'daki yetkililerin, geçenlerde bir tuğgeneralin beyanları yanlış, yersiz beyanlardır. Yani Türkiye'den böyle bir tehlike geldiği anda buna mukabele edeceklerini söylemek yakışıksız bir davranıştır. Bunu yanlış bulduğumu ifade ediyorum. Biz İran'ın çıkarlarını da en az kendi çıkarlarımız kadar önemsiyoruz. İran'ı hiç bir zaman düşman veya tehlikeli ülke olarak görmüyoruz. Bugüne kadar İran konusundaki tutumumuzun ne kadar İran tarafından benimsendiğini geçmiş kaynaklara bakarsanız görürsünüz.
"İÇ POLİTİKA MALZEMESİ"
Ama NATO konsepti içinde yer alan Türkiye'nin, komşularımız ve bölgeyle hiç bir tehlikeyi, paragrafın veya bölümün içine koymadan, sadece bir füze öncelikli sistemi hayata geçiriliyor olmasından, İran'ın tedirgin olmasını anlamak mümkün değildir. Bunu bir iç politika malzemesi olarak gördüğümüzü ifade edelim.
"BİZ NE YAPTIĞIMIZI BİLİYORUZ"
Nükleer enerji konusunda İran'ın üzerine en büyük hakaretler, en büyük etkileyici konuşmalar, ambargolar vesaireler yapılırken, nükleer enerjinin her ülkenin hakkı olduğunu söyleyen sadece Türkiye olmuştur. Eğer bundan nükleer silah çıkacak ve bundan endişe duymak gerekirse öncelikle elinde nükleer silah bulunan ülkelere karşı da bir yaptırım uygulanması gerektiğini yine dünyada sadece Türkiye söylemiştir. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. İran'ın da spekülasyonlara yol açacak böylesine sorumsuz beyanlara izin vermemesi gerekir diye düşünüyorum'' şeklinde konuştu.