VAN (İHA) - Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÖ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Cereci'nin yönetmenliğini üstlendiği ve Urartu Kralı Menua'nın yaptırdığı tarihi Menua Su Kanalı'nı (Şamran Kanalı) konu edinen "Suyla Yaşayan Kral" belgesel filminin çekimleri başladı. Filmin çekimleri sırasında ülke yöneticilerinin bundan 3000 yıl önce de zamanlarını geleceğe yönelik çalışmalardan çok, savaş ve terör gibi ülke sorunlarıyla harcadıkları ortaya çıktı.
Urartu Devleti'nin başkentliğini yapmış olan Van'da, Urartu Kralı Menua'nın yaptırdığı 51 kilometrelik su kanalını konu edinen belgesel filmin çekimleri sırasında, Asur Devleti ile uygarlık yarışına giren Urartu Devleti'nin, yaptığı su yoluna zarar verilmemesi, sahiplenilmemesi için kanalın değişik yerlerinde defalarca yinelenen yazıtlarda lanet içerikli beddualara yer verdiği saptandı.
Filmin yönetmeni Prof. Dr. Sedat Cereci, Uratu tarihinin ve dünya kültür mirasının en görkemli yapıtlarından olan Menua Su Kanalı'na zarar veren veya sahiplenmek isteyenlerin, kralın ağzından çok ağır sözlerle lanetlendiğini bildirdi. Yapıldığı günkü işlevini sürdürerek günümüzde de kullanılma özelliğiyle yeryüzündeki tek arkeolojik yapı olan Menua Su Kanalı'nın konu edildiği belgesel filmin çekimlerine mayıs ayında başlandığını anlatan Prof. Dr. Cereci, Urartu Devleti döneminde M.Ö. 810 yılında Urartu Kralı Menua tarafından yaptırılan su kanalının, yapıldığı dönemde Urartu Kralı'nın adını yücelttiğini, kanaldan su aktıkça Kral Menua'nın yaşadığına inanıldığını söyledi.
Tarihin birkaç su uygarlığından biri olan Urartu Devleti'nin daha yakından tanınması gerektiğini sözlerine ekleyen Cereci, halkın Urartu kralı ile Asur kraliçesi Semiramis arasındaki aşk hikayesinden esinlenerek, "Şamram Kanalı" adını verdiği kanal boyunca kurulan yerleşim birimlerinde, kanaldan akan suyla oluşan kültürün, belgesel filmin geniş ve renkli bölümünü oluşturduğu da vurgulandı.
Anadolu'da kurulan büyük uygarlıklardan biri olan Urartu Devleti'nin, sık sık komşu Asur Devleti'nin baskıları ve saldırıları altında kaldığının bilindiğini, kendi içinde herhangi bir tehlikeyle karşılaştığı konusunda bir bilgi bulunmadığını söyleyen yönetmen Prof. Dr. Sedat Cereci şöyle konuştu:
"Yöneticilerin, kamu mallarına zarar verilmesini önlemeye yönelik girişimleri olmuştur. Belgesel film çekimleri sırasında Menua Su Kanalı üzerinde, kanalı yaptıran Kral Menua'nın kanala zarar verenleri lanetlediği yazıtlara rastlandı. Kaybolanlarla birlikte toplam 15 yazıtı bulunan kanalın, Urartu halkı için yaşamsal önem taşıması nedeniyle, Urartu kralı kanala zarar verenleri ağır sözlerle lanetlemiştir. Yazıtlarda, 'Kim bu yazıyı silerse, kim onu tahrip ederse, kim bunu görürse, kim başkasına 'bu kanalı ben açtım' derse, o tanrı Haldi, tanrı Teişeba, tanrı Şivini ve büyük tanrılar tarafından mahvedilsin, güneş ışığından yoksun edilsin' diye belirtilmiş. Filmin çekimleri sırasında Urartu uygarlığının görkemini yansıtan birçok yapıtla karşılaşıldığı gibi, devlet yöneticilerinin de ülkeye ve toplumsal yapıya zarar verenler konusunda sıkıntı çektikleri, teröristlere karşı değişik önlemler aldıklarını anladıkları ortaya çıkıyor."