İzmir’de gerçekleştirilen 2. Mutfa Zirvesine katılan Anadolu Mutfağını Araştırma Geliştirme ve Koruma Derneği Kurucu Başkanı, Okan Üniversitesi Gastronomi Bölümü Öğretim Görevlisi Tahir Tekin Öztan, Türk ve dünya mutfağının turizmdeki yeri ve önemini anlattı. Öztan, gastronomi turizmi için yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi ve rehberlerin gastronomi eğitimi alması gerektiğini ifade etti. 2. Mutfak Zirvesinden çıkan ortak karar, ‘Gastronomi, tüm toplumun sağlığının korunmasında ve geliştirilmesinde önemli bir yer teşkil ediyor’ oldu.
Geleneksel hale getirilen ve bu yılda İzmir’de düzenlenen Lokantacılar, Kebapçılar, Pastacılar ve Tatlıcılar Federasyonu, Konak Belediyesi ve Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) ev sahipliğinde düzenlenen 2. Mutfak Zirvesi panelist olarak katılan Anadolu Mutfağını Araştırma Geliştirme ve Koruma Derneği Kurucu Başkanı, Okan Üniversitesi Gastronomi Bölümü Öğretim Görevlisi, Sahan Grup Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Tekin Öztan, zirvenin başarılı geçtiğini ve ortaya bilimsel sonuçlar konularak önümüzdeki dönemlerde gastronomi turizminin ülkemizde yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi için önemli çalışmalara imza atılacağını söyledi. Öztan, katıldığı panelde dünya gastronomi turizmi hakkında gelen ve istatistiki bilgiler verirken, Türkiye’nin gastronomi turizminden hiç yararlanmadığını, bunun ülke turizmi için önemli bir kayıp olduğuna dikkat çekti.
Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Revzat Aypek’in moderatörlük yaptığı panele, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü İl Müdürü Abdülaziz Ediz, ETİK Yönetim Kurulu Başkanı, TÜROFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı. EXPO 2020 İzmir Yönlendirme Kurulu Üyesi Mehmet İşler, Sahan Restoranlar Zinciri Sahibi, Anadolu Mutfağını Araştırma Geliştirme ve Koruma Derneği Kurucu Başkanı, Okan Üniversitesi Gastronomi Bölümü Öğretim Üyesi Tahir Tekin Öztan konuşmacı olarak katıldı.
Panelde konuşan Öztan, “Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyon Başkanı Aykut Yenice’nin düzenlemiş olduğu 2. Türk Mutfağı Zirvesinde bütün oda mensupları ve meslektaşlarımızla bir araya gelme şansı bulduk. Gastronominin turizmdeki yerini ve gastronomi dünyasını tartıştık. Dünyada gastronomi turizmi, turizm gelirlerinin toplamda yüzde 30’unu kapsıyor. Yani inanç turizmi, sağlık ve kültür turizmi, kongre vs. turizmi gibi bütün gelirlerin yüzde 30’u gastronomi turizmine aittir. Bu çok büyük bir pay. Türkiye’de ise üzülerek söylemek gerekirse gastronomi turizminden herhangi bir pay elde edilemiyor. Çünkü biz gastronomi turizmi yapmıyoruz. Bunun önemini henüz anlamış değiliz. Fakat ilk defa Şirehan Hotel önderliğinde önümüzdeki günlerde gastronomi turizminin startını vereceğiz” dedi.
Türk mutfağını, dünyaya tanıtamamalarının sebeplerinden de bahseden Öztan, şunları söyledi:
“Bugün Barselona’da yılda 5 yüz etkinlik sadece gastronomi turizmi için yapılırken, Türkiye’de bir yılda bir elin parmakları kadar az sayıda etkinlik yapılıyor. İnsanlara kendi değerlerini ve mutfağını tanıtmadığın sürece kendi kendine bu kadar tanıtılır. Bence önce her bölgede ‘Gurme Kentler’ oluşturmalıyız. Nasıl Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Gaziantep, Antakya Mutfağı, Karadeniz’de Trabzon Mutfağı gibi ünlü mutfaklar varsa bizler gerçek anlamda Türkiye’de ‘Gurme Kentler’ oluşturmalıyız. Bu kentlerde de gastronomi adına o bölgenin yemek kültürünün geliştirilmesi, tanınması ve tanıtılması gerekiyor.”
Tanıtım noktasında rehberlere büyük iş düştüğünü belirten Öztan, sözlerine şöyde devam etti:
“Bu noktada önemli bir konuda rehberlerimiz. Rehberlerimiz tanıtımını yaptıkları bölge ve kentlerin tarihi ve kültürü yanında gastronomik değerlerini, mutfak kültürünü ve en önemli yemek çeşitlerini de anlatmak zorundadır. Rehberler mutlaka bölgelerin ve kentlerin mutfak kültürlerini de anlatmalıdır. O kentte sabah ne yenir, öğlen ne yenir, akşam ne yenir. O bölgenin yiyecek ve içeceklerinin genel özellikleri, o bölgeden ve kentten hediyelik neler alınabilir. İşte bunları rehberler anlatmak zorundadır. Bunlar hiç anlatılmıyor. Öncelikle biz bunları rehberlere anlatmalıyız. Rehberler de turistlere anlatmalıdır. Yemek, içme bizim en önemli kültürel değerlerimiz arasındadır. Lezzetinin yanında rehberlerimiz insanların Türkiye’de yapılan yemeklerle ilgili sosyalleşme ve karşılıklı alışverişleri hakkında da bilgi vermeli. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir alış veriş görmek mümkün değil. Hepsinden önemlisi önce Türk mutfağını kendimiz sevmeliyiz. Yabancı mutfak özentisinden vazgeçmeliyiz. Türk yemeklerini yiyoruz, beğeniyoruz ama sevmiyoruz. Çünkü hepimizde yabancı mutfak kültürlerine yönelik bir algı var. Bu algıyı kırmak zorundayız. Önce kendi mutfağımızı kendimiz tanımalı sonra yeni nesillere tanıtmalı ve ülke genelinde tanıtımı yanında uluslar arası alanlarda da tanıtımını üstlenmeliyiz. Patlıcan kebabı, keme kebabı, sarımsak kebabı ve diğer kebap çeşitlerimiz dururken biz elin bonfilesine özeniyoruz. Kendi lahmacunumuz dururken başkasının pizzası bize daha cazip geliyor. Bana göre Türk mutfağı dünyanın en sağlıklı mutfaklarından birisidir. Bunu insanlara anlatmamız lazım. Bir tarhanayı dünyaya anlatamadık. Çünkü bizim kendi insanımız tarhananın insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini ve besleyici özelliğini bilmiyor. Tanıtıma bana göre tarhanadan başlamamız lazım. Geçtiğimiz günlerde katıldığım bir etkinlikte Amerikalı bir vatandaş yoğurdun ne olduğunu sordu. Bu çok ilginç bir olay. Biz henüz yoğurdu bile dünyaya tanıtamadık. Yoğurdu, tarhanayı, Türk Mutfağını anlatamadıysak, biz kime neyi anlatmayacağız. Ülkemizde zaman zaman Türk Mutfağıyla ilgili yarışmalar oluyor. Bunda jüri başkanlıklarını ve üyeliklerini yabancı şeflere vererek aslında biz kendi kültürümüze ve şeflerimize hakaret ediyoruz. Yabancı özentisinden vazgeçmediğimiz sürece bir yere gidemeyiz. Düzenlenen panellerde panelistler konularla ilgili kendi fikirlerini anlatıyor ama gastronomi turizmi ile ilgili maalesef kimse istatistiki bilgiye giremiyor. Dünyada bu iş nerede, bizde nerede bunları ancak istatistiki rakamlarla anlaya ve algılayabiliriz. Ben katıldığım panellerde panelistlerden istatistiki rakamlar öğrenmek istiyorum. Yılda Türkiye’ye kaç turist geliyor, hangi bölgelere gidiyor, hangi bölgelerden neler alıyor. Türk mutfak kültürüyle ilgili ne gibi öğretilere ulaşabiliyorlar, tercih ettikleri yemek çeşitleri neler bunun gibi rakamlar duymak istiyorum. Bir tanıtımda gastronomi turizmi için ne kadar pay ödeniyor. Golf turizmine bile gastronomi turizminden daha çok tanıtım için para harcanıyor, daha fazla paylar ayrılıyor. Bunlar büyük yanlışlarımız. Bu gün ABD’de 30 milyonun üstünde insan gastronomi turizmini tercih ediyor ve 12 milyar doların üzerinde harcama yapıyor. Bu rakamların ne kadarı ülkemize geliyor. Tabi ki sıfır. Türkiye’nin deniz, kum, güneşi yanında gastronomi turizminde de dünya ile yarışacak potansiyelimiz var ama biz bunun değerini bilmiyoruz. Üniversitelerden başlayarak biz bunu sevmeye, öğrenmeye ve öğretmeye yönelmek zorundayız.”
Tahir tekin Öztan Gaziantep’te faaliyete yeni giren Ortadoğu’nun İpek Yolu üzerindeki en büyük kervansaray hoteli olma özelliğini gösteren Şirehan Hotel ve yanında bulunan Sahan Restoran’ın Türkiye’de ilk defa gastronomi turizmine yönelerek ilk çalışmalarını önümüzdeki günlerde başlatacağını da sözlerine ekledi. Yapılan açıklamaların ardından 2. Mutfak Zirvesi’nde ortak fikir, ‘Gastronomi, tüm toplumun sağlığının korunmasında ve geliştirilmesinde önemli bir yer teşkil ediyor’ sonucu oldu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz