Cilt hastalıklarında tanı süreci, tablonun karmaşıklığı ya da belirtilerin benzerlik göstermesi nedeniyle bazen güçleşebilmektedir. Vücudun herhangi bir yerinde meydana gelen cilt hastalıklarında ilk önce dermatoloji uzmanına başvurulması gerekir. Tedavi süreci başladıktan sonra yanıt alınamıyorsa farklı dermatoloji uzmanlarından görüş alınabilir. Örneğin çocuk hastalardaki cilt rahatsızlıklarında bazen önce farklı branşlarda ilaç tedavisine başlanabilmektedir. Farklı ilaçların kullanılması bu lezyonların görünümünü bozarak dermatoloji uzmanının tanı koymasını zorlaştırabilir. Dermatolojide lezyonun yerleşimi, süresi, dağılımı, tipi, şekli ve değişimi tanı kriterlerini oluşturur. Bir lezyonun sırt ve karın bölgesinde çıkmasıyla kol bacak gibi bölgelerde çıkması farklı hastalıkları akla getirebilmektedir.
Dermatoloji bölümü olarak hastalıklara teşhis konulurken bulgular doğrultusunda en sık görülenden en nadir görülene doğru gidilmektedir. Örneğin yüzde kızarıklıkla başvuran bir hastada kızarıklıkların durumuna göre rozasea, seboreik egzama ya da atopik dermatitten şüphelenilebilir. Oysa bunların yanında halk arasında kelebek hastalığı olarak bilinen lupus ya da dermatomiyozit gibi hastalıkların da düşünülmesi gerekmektedir. Görülme sıklığı az olan bu hastalıklar rahatlıkla göz ardı edilebilmektedir. Ya aynı uzmana birkaç ziyaret sonrası ya da farklı uzmanlara gidildikten sonra gerçek tanıya ulaşılabilir. Bazı hastalıklarda ise kan testleri ve biyopsiler yardımıyla erken tanı konulabilmektedir.
Alerjik hastalıklar cilt hastalıklarıyla çok sık karıştırılabilmektedir. Örneğin atopik dermatit, günümüzde çok sık görüldüğü için sedef ve gül hastalığı olarak adlandırılan “pityriasis rosea” ile çok rahat karışabilmektedir. Kelebek hastalığı denilen “lupus” hastalığının deri bulguları egzama ile karışabilir. Sifiliz yani frengi pityriasis rosea adı verilen hastalık ile karışabilir, özellikle genç erkek hastalarda akla gelmelidir. Bu nedenle; deri şikayetleri sürdükçe bir dermatoloji uzmanı ile görüşmenin ihmal edilmemesi gerekmektedir.
Bazen hastalarda cilt problemlerine eşlik eden diğer bulgular olabilmektedir. Hastalar içinde bulundukları durumu tam olarak ifade edemedikleri için de tanı gecikebilmektedir. Tedaviye rağmen şikayetleri geçmeyen hastaların yeniden kontrole gitmeleri gerekmektedir. Çünkü bazen hastalar uzun süre kontrollerine gitmediği için hastalıkların teşhis gecikebilmektedir. Burada hastaların tedavilerini yarım bırakmamaları ve kontrollerini aksatmamaları önem taşımaktadır. Mümkünse aynı doktora gitmeleri tanının daha çabuk konulmasını sağlayabilir.
Tanısı zor konulan hastalıklardan birisi ‘hidradenitis suppurativa’dır. Erken dönemde koltuk altı, kasık gibi bölgelerde sık tekrarlayan iltihaplı lezyonlar şeklinde ortaya çıkmaktadır. Genellikle genç yaşlarda başlar. İlk muayenede tanı konulması zor bir hastalıktır. Hastalığın seyri, atakların sıklığı ve lezyonların bıraktığı izler önem taşımaktadır. Şiddeti çok değişken olabilmektedir. Şiddetli geçirildiği vakalarda hastanın günlük yaşamını, cinsel yaşamını etkileyebilmektedir. Bu hastalığın tedavisinde etkili olan ilaçlar bulunmaktadır. Önemli olan hastalığın tedavisine en erken şekilde başlanmasıdır. Koltuk altı ve kasık bölgelerinde sık tekrarlayan iltihaplı lezyonları olan hastaların mutlaka bir dermatoloji uzmanına görünmeleri gerekmektedir.