YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Tanrıkulu, 10. Kalkınma Planını Eleştirdi

TBMM Genel Kurulu'nda 10. Kalkınma Planı görüşmeleri sırasında söz alan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel...

Tanrıkulu, 10. Kalkınma Planını Eleştirdi

TBMM Genel Kurulu'nda 10. Kalkınma Planı görüşmeleri sırasında söz alan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, “Bir ülkenin kısa, orta ve uzun vadeli planları, öncelikle güvenilir olması gerekir" dedi.

Kısa, orta ve uzun vadeli planların güvenilir, iddialı, heyecan verici tespit ve öngörüler içerdiğinde ve bir önceki plan hedeflerinin de büyük ölçüde tutturulduğu zaman başarı elde edilebileceğini savunan MHP'li Tanrıkulu , "Plan bu haliyle oldukça iyimser, iddiasız mevcut sorun ve riskleri göz ardı eden, ülke gerçeklerini tam olarak saptayamayan, bir önceki plan sonuçlarını dikkate almamış bir belge olarak karşımıza çıkmıştır" dedi.

Hükümetin hazırladığı 10. Kalkınma Planını eleştiren Tanrıkulu, şunları söyledi: "AKP, iktidar olduğu ilk günden bu güne planlı programlı hareket eden bir hükümet olduğunu savunsa da, hazırlanan plan ve programların öngörüleri ve sonuçların hiçbir zaman tutarlı olmadığını görüyoruz"

Tanrıkulu, son yıllarda; gerek Orta Vadeli Programların, gerek 2006 yılında hazırlanan, 2007 yılında yürürlüğe giren 9’uncu Kalkınma Planının hedeflerinin tutturulamadığını söyledi. Planlarda yaşanan başarısız öngörüsüzlük, milletimizde de, bu planlara karşı güvensizlik sorunu oluşturduğunu anlatan Tanrıkulu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Her açıklanan plan, program gibi belgelerin kamuoyunda bir heyecan, bir umut doğurması gerekirken, 10’uncu plan bir atılım planı olmaktan öte, iddiasız ve gelecek için ümit vermeyen, 7 yıllıktan tekrar 5 yıllığa dönmüş bir çalışma olarak karşımıza getirilmiştir."

10’uncu Planda mevcut küresel ekonomik şartların yeterince değerlendirilmediğini öne süren Tanrıkulu, sözlerine şöyle devam etti: "Bunun sonucunda dünyada likidite bolluğunun sona ereceğinden hiç söz etmemektedir. Yine küresel ekonomiyi yakından ilgilendiren ve görüşmelerine yakında başlanacak olan ABD- AB Serbest Ticaret Anlaşmasının sonuçları da bu belgede yer almamaktadır. Oysa bu denli önemli konular dış ticaretimizi ve büyüme hikayemizi doğrudan etkileyecek unsurlardır. Ayrıca, Onuncu Kalkınma Planı'nda ilk göze çarpan husus, önceki Planda olduğu gibi Planın 5 yıllık hedeflerine yol gösterecek uzun vadeli bir perspektifi içermiyor olmasıdır. Planda ilk defa Milliyetçi Hareket Partisi olarak Sekizinci Kalkınma Planı'nda hazırladığımız 2023 yılına ilişkin Uzun Vadeli Stratejinin, Sayın Başbakanın birbirinden kopuk hedefler halinde revize ettirerek sahiplendiği son haline vurgu yapılmakla birlikte uzun vadeli bir strateji oluşturulmadığı göze çarpmaktadır"

2023 yılında ulaşılması öngörülen hedeflere aynı anda ulaşılmasının da Planda öngörülen hedef ve politikalarla mümkün görünmediğini anlatan

Tanrıkulu, şunları söyledi: "2 trilyon dolar milli gelir, 25 bin dolar kişi başına gelir, 500 milyar dolar ihracat şeklindeki söz konusu makro hedeflere ulaşılabilmesi için önümüzde sadece 10 yıl bulunmaktadır. 2023 hedeflerine ulaşılabilmesi için Planın ilk beş yılında önemli bir atılım gerekmektedir. Onuncu Kalkınma Planı hedefleri incelendiğinde 2018 yılı sonunda kişi başına gelirimizin 16 bin dolara çıkarılmasının hedeflendiği görülmektedir. 2019-2023 döneminde söz konusu politikalarla 16 bin dolardan 25 bin dolara sıçramanın nasıl sağlanacağı plan, program ve politikadan ziyade dilek ve temenniye bırakılmış gibi görünmektedir. AKP Hükümetinin son on yıllık döneminde göstermeye çalıştığı, milli gelirde görülen nominal artıştan çok daha az olan reel artışı, millî gelir serisinde değişiklik ve kur düzeltmesi yoluyla perdelemeyi başarmıştır. Hükümet, Plan dönemi sonu hedefleri ile tutarsız görünen 2023 hedeflerine de bu yolla ulaşmayı düşünüyorsa, büyük bir yanılgı içerisinde olduğunu ve artık vatandaşımızın bunun bilincinde olduğunu bilmesi gerekmektedir."

AK Parti Hükümeti'nin Dokuzuncu Kalkınma Planı için bir vizyon ifadesi oluşturduğunu hatırlatan Tanrıkulu, şöyle konuştu: “9. Planda; 'İstikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen ve AB’ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye' olarak ifade edilen bu vizyonun Onuncu Kalkınma Planında kaldırıldığını görüyoruz. Bunun nedeni acaba AKP Hükümetinin ülkemize, birkaç yıl büyüyüp birkaç yıl küçülen ve bu nedenle istikrar içerisinde büyüme yerine zik zak çizen bir büyüme yapısı hediye etmiş olması mıdır? Ülkemizin son on yılda küresel ölçekte rekabet gücü kazanamamış olması mıdır? Yoksa iktidarının ilk yıllarında iç politikayı dizayn etmek amacıyla kullandığı AB’ye üyelik perspektifine ihtiyacı kalmadığını düşünmesi midir? Vizyonu yani ortak bir genel amacı olmayan Onuncu Kalkınma Planı ile farklı tema ve sektörlerdeki hedeflerin aynı noktaya hizmet etmesi mümkün değildir."

Onuncu Plânın işsizlikle mücadele konusunda da ciddi bir iddia ortaya koyamadığını öne süren Tanrıkulu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Anketle belirlenen iş gücü göstergelerinde o sırada iş aramıyor olanların sayıya dahil edilmeyişi, üniversite patlamasının genç işsizliğini gizlemesi gibi faktörlere rağmen 9’uncu Plan döneminde işsizlik oranı daha da artmıştır. 9’uncu Planda 2013 yılı için öngörülen işsizlik yüzde 7,7, oysa son açıklanan Mart 2013 rakamı yüzde 10,1 ve yılın tamamında hedeflenen rakamın gerçekleşmeyeceği kesinleşmiştir. 9’uncu Plan’daki ıskalama, 10’uncu Plan’da da devam ederek, plan dönemi sonunda yüzde 7,2 işsizlik oranı öngörüyor. 10 yıldır işsizlik oranlarını 1 puan dahi aşağı çekemeyen bir yönetim anlayışının, bu tahmini de yine gerçekçi değildir.Onuncu Kalkınma Planında kayıt dışı istihdam oranının 2014 yılındaki yüzde 37,5 seviyesinden 2018 yılında yüzde 30 seviyesine indirilmesi öngörülmektedir. Son on yıl boyunca kayıt dışılık konusunda hiçbir yapısal önlem almaya yanaşmayan, bu konuda hazırladığı eylem planlarını bile popülist bir söylem ve uygulamanın ötesine taşıyamayan bir hükümetin, kayıt dışılık oranını düşürme hedefi gerçekçi görünmemektedir."

Tanrıkulu, hükümetin Onuncu Kalkınma Planı döneminde yıllık ortalama yüzde 5,5 büyüme öngörürken yıllık ortalama yüzde 5,8 de cari açık öngördüğüne dikkat çekti. Bu durumun, hükümetin gelişmekte olan diğer ülkelere göre vasat bir büyüme oranını yine dış kaynakla sağlamayı hedeflediği anlamına geldiğini belirten Tanrıkulu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunu herhangi bir başka hükümet de yapabilirdi. Önemli olan büyüme oranından daha yüksek bir cari açık öngörmeden söz konusu büyüme oranlarını yakalayabilmektir. Bu da hükümetin önümüzdeki beş yıl boyunca daha önceki on yılda olduğu gibi sıcak para girişi ve dış kaynağa bel bağlayacağının ve aslında yapısal bir dönüşümü hedeflemediğinin en temel göstergesidir.Benzer şekilde ihracata yönelik uzun vadeli hedefler de gerçekçi görünmemektedir. Gerçi Sayın Başbakan son tutumuyla kurda önemli bir sıçratmayı başarmış durumdadır. Bu hedeflere katma değer artışı ve üretimle değil de, değersizleşmiş bir Türk Lirası yoluyla ulaşmayı hedefliyorlarsa, yine kısa vadeli siyasi hedefleri uğruna ülkemizin geleceğini uzun vadede ipotek altına almaktan çekinmiyorlar demektir."

AKP Hükümetinin yıllardır ülkemize ithalatta yaşattığı büyük sıçramayı gizleyerek ihracat artışı ile övündüğünü anlatan Tanrıkulu, şunları söyledi: "Kalkınma Planı incelendiğinde 2018 yılı sonunda ihracatın 277 milyar dolara çıkmasının hedeflendiği görülmektedir. Oysa burada AKP hükümetinin yaptığı bir başka perdeleme ithalatın ihracattan daha hızlı artacağının öngörülmesidir. Buna bağlı olarak cari açığın en önemli sebebi olan ve 2013 yılı sonunda 95 milyar dolar olması beklenen dış ticaret açığının, 2018 yılında 127 milyar dolara çıkması öngörülmektedir. Onuncu Kalkınma Planında istikrarlı yüksek büyüme vurgusunun yapıldığı ve bunun için de bir üst başlık oluşturulduğu görülmektedir. Yüksek büyüme oranlarını yıllara sari bir biçimde sürdürebilen ülkelere bakıldığında, bu ülkelerin katma değeri yüksek ürünler ürettikleri ve dış satımlarını da bu ürünlere dayalı olarak gerçekleştirdikleri görülmektedir."

Hükümetin yıllardır enflasyon sorununu çözmekle övündüğüne vurgu yapan Tanrıkulu, konuşmasına şöyle devam etti: "2012 yılı sonunda hala yüzde 6,2 olan TÜFE rakamları bize göstermektedir ki Türkiye’de bu sorun hız kesmeden sürmektedir. Onuncu Kalkınma Planı'nın çelişkili hedeflerinden biri de bir taraftan işsizliğin yüzde 7,5’e diğer taraftan enflasyonun yüzde 4,5’in altına indirilmesi hedefidir. Bu hedefleri bir arada sağlayacak politikaların da belirgin bir biçimde ortaya konulması gerekmektedir.Kalkınma için sabit sermaye yatırımlarının aynı sıra kalkınma carisi olarak da adlandırılan eğitim harcamalarının kalitesi oldukça önemlidir. Hükümetin sosyokültürel alandaki gelişme ve hedefleri ortaya koyduğu Planın 'Nitelikli İnsan, Güçlü Toplum' bölümünün başında yer alan eğitim ve sağlık alanındaki hedeflerinin yüksek büyüme hedeflerine yönelik olmayan zayıf bir içeriğe sahip olduğu görülmektedir."

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler