Pankreas kanseri nedeniyle tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden 54 yaşındaki Tanyeli'nin dansa olan aşkı çok küçük yaşlarda başlamış. Öyle ki bu aşkla, 90’lı yılların başında sahnelerde yerini almaya başlayan Tanyeli kısa sürede Türkiye’nin en bilinen oryantal dansçılarından biri oldu.
Ancak Tanyeli'nin hayatı yalnızca sahnelerdeki ışıltılı dünyadan ibaret değildi. Özel hayatında birçok zorlukla karşılaşan sanatçı, yaşamının ilk yıllarından başlayarak hep çeşitli engellerle mücadele etti.
Gerçek adı Öznur Kral olan Tanyeli, 1970 yılında dünyaya gözlerini açtı fakat kader, hayatın başından beri ona kolay bir yol sunmadı. Anne ve babası teyze çocuklarıydı, evlilikleri çok kısa sürdü. Tanyeli henüz iki yaşındayken Çocuk Esirgeme Kurumu’nda yeni bir hayata başladı ve çocukluğunu burada yaşadı.
İlk evliliğini çocuk yaşta yapan dansçı, yine çocuk yaşta anne olmak zorunda kaldı.
Gecekondu mahallesinde yoksullukla savaşırken, çocuğu için çalışmak zorundaydı ama ne iş yapabilirdi ki? O sıralar İzmir Alsancak’ta bir mağazada çalışıyordu fakat kazandığı para ne kiraya yetiyordu ne de oğlunun ihtiyaçlarına…
Tam da bir çare aradığı günlerde, hayatını kökten değiştirecek o teklifle karşılaştı. Teyzesi, kostümler diken bir terziydi; bir gün ona dönüp şöyle dedi: “Anneni herkes tanıyor, git dans et.” Ve o da gitti. İlk dansını İzmir’de bir kadın matinesinde yaptı.
Danstaki yeteneğini fark edenler onu İstanbul'a gitmesi için yönlendirdi. Tanyeli de tüm cesaretini toplayıp ünlülerin menajeri Ziya Akel ve Orhan Alkan’ın ofisine gidip kendini tanıttı.
Bir gün, ofisteki bir görevlinin telefonu çaldı. “Prenses Margaret için oryantal seçmeleri yapılacak.” İşte o an, Tanyeli’nin kaderi artık değişecekti... Sahneye çıktı, dans etti. Ve tabi ki bu özel gösteri için seçildi.
Ertesi sabah, gazete manşetlerinde ismi yazılıydı; herkes Tanyeli’den bahsediyordu.
Tanyeli kısa sürede meşhur bir isim oldu. Öyle ki, o dönemlerde ünlü müzisyen Çelik’in klibinde bile boy gösterdi. Yıllar sonra, bu kliple ilgili pişmanlığını dile getirdi: “Şimdiki aklım olsa, milyon dolar verseler o klipte oynamazdım. O zamanki bilincimle şimdiki aynı değil… Hayat beni yoğurdu, demledi.”
Dans onun için yalnızca bir meslek değil, bir yaşam tarzıydı. Ama gönlünde başka bir tutku daha vardı: “Edebiyat okumayı çok isterdim. İçimde bir ukdedir.”
markasıdır.
Haber Gönder
