Ayasofya Sohbetleri’nde konuşan tarihçi Mehmet Dilbaz, “I. Ahmed, Sultanahmet Camisi’ni yaptırdığında halk arasında bir boykota sebep oldu. Halk, ‘Ayasofya varken neden bir cami daha yaptırıldı, bizim Ayasofya’mız var’ dedi. Ayasofya’nın1453’ten 1610’lara kadar halk arasında ne kadar benimsendiğini görüyoruz. Dolayısıyla Ayasofya, İstanbul Ulu Cami’sidir” açıklamasını yaptı.
Danıştay kararı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 24 Temmuz’da yeniden ibadete açılacak olan Ayasofya Camisinin tarihi ve müze olma süreci üzerine sohbetlerin gerçekleştirildiği “Ayasofya Sohbetleri” programının ikincisi gerçekleşti. Ayasofya Camisi önünden canlı yayınlanan programa Yazar İsmail Kılıçarslan ve Tarih Araştırmacısı Mehmet Dilbaz katıldı. Program Esenler Belediyesi’nin youtube kanalı üzerinden de canlı yayınlandı.
“Ayasofya bizden bir mekandı”
II. Selim’in Selimiye Camisi’ni yaptırmaya karar verdiğinde günümüzde Sultanahmet Camisi’nin bulunduğu alanın gösterildiğini söyleyen Dilbaz, “II. Selim Ayasofya’ya saygısından dolayı buraya cami yaptırmak istemiyor. ‘Camiyi Edirne’ye yapın’ diyor. I. Ahmet Sultanahmet Camisi’ni yaptırdığında halk arasında bir boykota neden oluyor. Çünkü halk diyor ki; ‘Bizim Ayasofya’mız var. Ayasofya bizim camimiz ’Halk arasında şu algı var, Bursa’da Ulu Camii, Edirne’de Eski Camii vardır. Ayasofya da İstanbul’un Ulu camisidir. Zamanında Ayasofya’nın nasıl bizden bir mekan olarak görüldüğünü görüyoruz “şeklinde konuştu.
“Ayasofya tarihinde farklı dinlere ibadethane olmuştur ”
Romalılar döneminde de ibadethane olarak kullanılan Ayasofya camisinin, tarihte farklı dinlere mekan olduğunu söyleyen Dilbaz, günümüzdeki Ayasofya’nın mimari bir yapı olmadığını, iki matematikçinin çizimleri üzerine yapılmış bir yapı olduğuna değindi. Dilbaz, bazilika tarzı Doğu Roma kiliselerinin bir kubbeyle genişletilerek daha görkemli bir hale dönüştürülmesiyle Ayasofya’nın ortaya çıktığını ve böylece Ayasofya’nın bin yıl boyunca dünyanın en büyük ibadethanesi olma özelliğini elinde tuttuğunu söyledi.
“Ayasofya egemenliğin simgesidir”
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettiğinde Suriçi’nin perişan bir halde olduğunu söyleyen yazar İsmail Kılıçarslan ise, “Fatih Sultan Mehmet şehri fethettiğinde yıkık görünen diye tabir edeceğimiz Ayasofya, bizim egemenliğimizin ve bu topraklardaki varlığımızın mallarıdır. Bugün burada yapılan yaygara ‘Türkiye Devleti egemen, bağımsız bir devlet değildir, Ayasofya kararını da bizim vermemiz’ gerekir diye çıkartılan bir yaygaradır” dedi.
Programın sonunda İsmail Kılıçarslan Sezai Karakoç’un Ayasofya için yazdığı Alınyazısı Saati isimli şiirini okudu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz