Neyzen Tevfik içki içmeyi seven bir sanatçıydı.
Dostu olan Mehmet Akif kendisine "Bir daha meyhaneye gitmeyeceğine söz ver" der.
Neyzen Tevfik de söz verir.
Bir gün atıyla meyhanenin önünden geçerken meyhaneciye "Şarabımı bana getir de gideyim" der.
Meyhaneci "Tevfik bey neden içeri gelmiyorsunuz?" diye sorunca
"Olmaz. Akif efendiye söz verdim. Meyhaneye bir daha adımımı atmayacağım" diye cevap verir.
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır.
İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir.
Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa:
- "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der.
Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir:
- "Ben çekilirim."
Meşhur bir filozofa:
- "Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz?" diye sorulduğunda:
- "Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan" demiş.
Churchill, kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili,
Churchill' e kızgın kızgın şöyle seslenir:
- "Eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım." Churchill, oldukça sakin kadına döner ve lafı yapıştırır:
- "Hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o kahveyi seve seve içerdim."
Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş.
Bir gün eşi Sokrates'e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış.
Sokrates, gayet sakin:
- "Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum" demiş.
Kıbrıslı Kâmil Paşa İzmir valiliği sırasında sık sık memleketi Kıbrıs'a gidiyordu, İzmir'de o tarihlerde yaptığı nüktelerle İzmir'in gönlünde taht kuran Şair Eşref'in hayranları arasında Vali Kâmil Paşa da vardı.
İzmir Valisi Kâmil Paşa, Eşref'i seviyor ve koruyordu.
Bir gün, Kâmil Paşa, Kıbrıs'a giderken, Eşref'ten ne hediye istediğini soruyor. Eşref,
"Kıbrıs'ın eşekleri meşhurdur, bir eşek getirirseniz makbule geçer paşam" diyor.
Bir ay sonra Kâmil Paşa, Kıbrıs'tan dönüyor. Valiyi rıhtımda karşılayanlar arasında Eşref de vardır. Kâmil Paşa vapurdan iner ve karşısında Eşref'i görünce, elini dizine vurarak,
-"Tüh! Sen benden eşek istemiştin. Unuttum. Şimdi, seni görünce aklıma geldi" deyince Eşref altta kalacak değil ya, hemen cevabını verir: -"Ziyanı yok paşam !
Siz geldiniz ya!"
Bernard Shaw ile Churchill hiç geçinemez ve sık sık birbirlerini iğnelermiş.
Bernard Shaw, bir oyununun ilk gecesine, Churchill'i davet etmiş ve davetiyeye de bir pusula iliştirmiş:
- "Size iki kişilik davetiye gönderiyorum. Bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz. Tabii dostunuz varsa."
Churchill, hemen cevap göndermiş:
- "Maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuzu seyretmeye gelemeyeceğim.
İkinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci gece de oynarsa."
Bir gün Eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış.
Talebesi: - "İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum" diye itiraz edecek olunca Eflatun cevap vermiş:
"Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum."
Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile' ye hasımlarından biri:
"Efendim" demiş, "Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?"
Galile: "Doğru" demiş, "Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?"
Bir toplantıda, bir genç Mehmet Akif' i küçük düşürmek ister:
"Affedersiniz, siz veteriner misiniz?"
Mehmet Akif hiç istifini bozmadan şöyle yanıtlamış:
"Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?"
Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış.
Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
"Sen sır saklamayı bilir misin?" diye sormuş.
Vezir: "Evet hünkârım, bilirim" dediğinde,
Yavuz cevabı yapıştırmış: "İyi, ben de bilirim."
Sokrat ölüme mahkûm edildiğinde eşi:
"Haksız yere öldürülüyorsun” diye ağlamaya başlayınca,
Sokrat: "Ne yani, bir de haklı yere mi öldürülseydim?” demiş.