'Tarihe saygılı, gelecekten kaygılıyız'

CHP Aydın İl Başkanlığında düzenlenen basın açıklamasına CHP'li Aydın Belediye Başkan Yardımcısı Sümran Ünal, CHP Aydın İl Başkanı Barkan Kalınomuz, CHP Aydın Kadın Kolları Başkanı Saadet Kavasgil ve çok sayıda partili katıldı.

Konuşmasının tamamında AK Parti'ye eleştiri oklarını yönelten Kalınomuz, "Buradan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kafasına taktığı Muhteşem Yüzyıl dizisiyle, 2002-2012 döneminde muhteşem on yıl diye tabir ettikleri drama dizisi arasındaki farklılıkları ve AKP'nin yaptığı saymakla bitmez yanlışları ortaya koyacağım" dedi.

"Son günlerde kamuoyunun en büyük gündem maddesi milletvekili dokunulmazlığıdır" diyen İl Başkanı Kalıonomuz, "AKP hükümeti BDP'li birkaç milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmak suretiyle Cumhuriyet Halk Partisi'ni çekmeye çalıştığı bir durum var. Biz ya hep ya hiç diyoruz. Bugün fotoğrafları çekildiği için bölücü terör örgütünün propagandasını yapan o milletvekilinin fotoğrafları ile, bu teröristlerin Habur'dan geldikleri zaman davul-zurna ile karşıladıklarında, devlerin hakim ve savcısını ayaklarını götürdüklerindeki çekilen fotoğraf ile ne farkı var? Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) içerisinde 800 tane dokunulmazlığı olan milletvekili var. Biz dokunulmazlıkların tamamının kaldırılmasını istiyoruz. Bir tek kürsü donulmazlığı bırakılsın. Orası Mustafa Kemal Atatürk'ün meclisi. Biz o mecliste hem PKK'nın propagandasını yapan milletvekillerini, hem kalpazanları, hem dolandırıcı ve sahtekarları istemiyoruz. 2002 yılında o zamanın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile Recep Tayyip Erdoğan katıldıkları bir televizyon programında dokunulmazlıkların kaldırılacağının sözünü verdi. Kim iktidar olursa olsun dokunulmazlık kaldırılacak dendi. 10 yıldır iktidardalar, neden kaldıramıyorlar? Hem yargı da onların elinde. Dokunulmazlıklardaki tavrımız net, ya hep ya hiç" şeklinde konuştu.

Kalınomuz, konuşmasının geri kalanında şunları söyledi:

"Bir ombusman meselesi aldı başını gidiyor" diyerek Ombusman güya devlet ile halk arasındaki hakemliği yürütecek olan kişiymiş. Önemli bir özelliği ise tarafsız olması gerekiyor. Bu atanan şahıs yani emeli yargıtay üyesi Nihat Ömeroğlu tarafsız değildir. Bunlar devletin tüm teşkilatlanmalarını ağlarının içerisine aldıkları için bir ombusmanı da kendi içlerinden buldular.

TOKİ'DE YOLSUZLUK OLDUĞUNU KENDİ AĞIZLARI İLE SÖYLEDİLER

Bildiğinz gibi CHP İstanbul Milletvekili TBMM'de kürsüden TOKİ'nin yolsuzluğu olduğunu iddia etti. Bakan bulunduğu yerden, "Yolsuzluk emaresinin küçücüğü olsa dahi istifa ederim" dedi. Arkasından Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, "TOKİ 60 milyon TL dolandırıldı. TOKİ'deki dolandırıcılık gözümüzden kaçtı" dedi. Peki bu bakanın gözünden bu 60 milyon TL kaçarken, Başbakan'da "Yapma, bunu bizimkiler götürüyor, sus. Sen bunu neden açıklıyorsun" diyerek ikaz etti. O bakan da, başbakan da orada duruyor. Aile ve devlet terbiyesi almış bir insan bu durum karşısında istifa eder. Bu durum Japonya'da olsa intihar eder, Avrupa'da olsa istifa eder ve insan içine çıkamaz. Ama bizde sırtı sıvazlandıkları ve çalma örgütü oluşturdukları için istifa etmiyorlar.

TEK TİP KIYAFET KEPAZELİĞİN AYYUKA ÇIKTIĞI ANDIR

Bizim ülkemizde sadece yolsuzluk yok, yoksullukta var. Bugün 700 lira ile geçimini sağlayıp çocuğunu okula gönderen insanların giyim tarzı bakımından diğer varlıklı kesime göre bir ayrıcalığın öıktığı da ortadadır. Tek tip kıyafeti kaldırarak özgürlük ortamı oluşturduklarını söylüyorlar ama tayt ve kısakollu giymek yasak. Yani ilkokulda kısakol giyen bir çocuğun, kısakol giymesini acaba kışın bunlar üşütür diye mi yasaklıyorlar, yoksa küçücük çocuğun kısakollu giymesinden kaynaklanarak tahrik oluyoruz diyen ve bunun altında yatan bir sağık zihniyet mi var? Ortada tayttan alerji duyan bir sapık zihniyet var. Bir pantolonun dar olup olmamasına göre ortaya tayt kavramı çıkacak. Kim belirleyecek bu pantolonun tayt olup olmadığını? Artık AKP faşiminin ülkeye getirdiği yansıma bu noktaya gelmiştir. AKP'nin il başkanı, başbakanı her zaman her yerde anlımızın akıyla on yıl diyorlar. Biz bunu hep söyledik. O olsa olsa yumurta akıdır diye. 2002'den 2012'ye geçen bu zaman muhteşem on yılmış. Bu muhteşem on yıl ile başbakanın muhteşem yüzyılı arasında farklılıklar var. Muhteşem Yüzyıl'da gerçek bir padişah,harem var, muhteşem on yıl da kendini padişah sanan biri, mesir macunu dağıtıcısı var. Muhteşem Yüzyıl'da üç kıtaya hakimiz, muhteşem on yıl da üç kıtayla kavgalıyız ve onlardan talimat alan bir ülkeyiz. Muhteşem Yüzyıl'da matrakçı diye bir karakter var, muhteşem on yıl da şaka gibi bir Aydın il başkanı, İdris Naim Şahin gibi bir bakan var. Muhteşem Yüzyıl'da şiiri ve edebiyatı seven bir padişah var, muhteşem on yıl da şiir okumayı beceremeyen ve başkalarından alıntı şiirleri bile yanlış okuyan bir başbakan var. Muhteşem Yüzyıl'da padişah ata iyi biniyor, bizim ki ata bile binemiyor. Muhteşem Yüzyıl'da halkı soyanlar, hırsızlar cezalandırılıyor, muhteşem on yıl da ise sırtı sıvazlanıyor. İşte AKP İl Başkanı Sadık Atay'ın anlatmaya çalıştığı muhteşem on yıl bu. O nedenle bunlar Muhteşem Yüzyıl'a çok kafayı takıyorlar. Çünkü onlar sevilen başka bir padişah istemiyorlar. Onlar açısından birtek padişah var. O da Recep Tayyip Erdoğan. Bu ülke Mustafa Kemal Atatürk'ü bağrından çıkartıp geldi, bizim de Atatürk'ümüz var. Biz tarihine saygılı ve geleceğinden kaygılı bir ülkeyiz. Buradan bu yolsuzluğun içerisinde bulunan AKP hükümetini bir kez daha protesto ediyorum"

Kalınomuz ayrıca 13 Aralık Perşembe günü Ergenokon davasından tutuklu bulunan gazeteci ve komutanlar için son karar aşaması olduğunu söyleyerek, Aydın'dan kalabalık bir katılımla Silivri'ye gideceklerini ve AKP'ye 'artık yeter' belirtti.