SITKI YILDIZ - Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde, tarihi İpekyolu güzergahında yer alan ve yapılış tarihi net olarak bilinmeyen tek gözlü Alaca Köprü, aradan geçen yıllara rağmen tüm ihtişamıyla varlığını sürdürüyor.
Doğubayazıt-İran transit kara yolunun 7. kilometresinin kuzeyindeki Sazlık Çayı üzerinde bulunan Alaca Köprü, 1685 yılında yapımına başlanan İshak Paşa Sarayı'nın inşası öncesinde Beyazıt Miri Mir Muhammed Pır Bela tarafından yine İshak Paşa Sarayı'nı inşa edecek ustalara yaptırıldı.
Yapım tarihi net olarak bilinmeyen köprünün 1674 yılında inşa edildiği görüşünü savunan tarihçiler, 34 metre uzunluk, yaklaşık 4,5 metre genişlik ve 5 metre yüksekliğe sahip tek gözlü tarihi köprünün, İshak Paşa Sarayı'nın birinci bölümünün temelinin atılışı öncesi, sarayda kullanılacak siyah taşları Ağrı Dağı'ndan getirmek için inşa ettirildiğini saptadı.
Köprünün yaklaşık 20 metre güneyinde kare planlı İshak Paşa Karakolu'na ait olduğu belirlenen bir kalıntıya da ulaşan tarihçiler, karakolun, köprünün güvenliğini sağlamak amacıyla Osmanlı devletinin son dönemlerinde inşa edildiği ve Hamidiye Alayları tarafından da kullanıldığı yönünde bilgilere ulaştı.
Zamanla tahrip olan köprü, Erzurum Karayolları 12. Bölge Müdürlüğünce restorasyonun yaptırılmasıyla yeniden eski görünümüne kavuştu.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi (AİÇÜ) öğretim üyesi ve Iğdır Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Çetin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yapının, Osmanlı köprüleri formunda küçük ölçekli bir köprü olduğunu ifade etti.
İran ile Doğubayazıt ilçesi ve tarihi İpekyolu güzergahlarında yer alan Alaca Köprü'nün çok önemli ticaret merkezinin geçiş yolunda bulunduğunu anlatan Çetin, yapılış tarihiyle ilgili ise ellerinde net bir tarih olmadığını söyledi.
Çetin, köprüye ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"Köprü geçmişte Sazlık suyu denilen bir yere konuşlandırılmış. Köprünün yaklaşık 20 metre kadar ilerisinde bir yapı kalıntısı da söz konusu. Bölgedeki yaşlıların anlattıklarına göre, Osmanlı-Rus savaşında Hamidiye Alaylarının burayı bir karakol veya gözetleme noktası olarak kullandığı rivayetleri söz konusu. Köprünün tarihiyle ilgili elimizde kesin bir yazılı belge yok ancak köprünün iki renkli taş işçiliğine sahip olması ve bu taşların üzerinde yer alan usta işaretlerinden yola çıkılarak köprünün yapılış tarihi İshak Paşa Sarayı'nın inşa süreciyle ilişkilendiriliyor ve o dönemlerde inşa edildiği şeklinde bir görüş daha çok kabul görmektedir. Gerçekten de İshak Paşa Sarayı'nda kullanılan iki renkli taşların aynısını burada da görüyoruz. 17. yüzyılın sonu 18. yüzyılın başları köprünün yapılış tarihiyle ilgili kabul edilen ortak bir tarih."
- "İran ile Anadolu bağlantısını sağlayan önemli güzergahlardan biri"
Köprünün, bulunduğu alandaki yol güzergahının değişmesi nedeniyle bugün kullanılmadığını ve İran-Doğubayazıt yolunun biraz daha içerisinde kaldığını aktaran Çetin, şöyle konuştu:
"Köprü bugün sadece bir tarihi eser olarak bulunduğu bölgede döneminin ticari faaliyetleriyle ilgili bir veri olarak varlığını sürdürmekte. Bu köprü geçmişte İran ile Anadolu bağlantısını sağlayan önemli güzergahlardan biridir. Selçuklular döneminde Doğu Anadolu Bölgesi'nin özellikle ticari anlamda faal olduğunu biliyoruz. Çin'den başlayarak Avrupa içlerine kadar uzanan ve birçok tarihi yolu olan İpekyolu, Ortaçağ'ın en önemli ticaret ağlarından birisidir. Bu ticaret ağının en önemli kollarından birinin de Doğubayazıt üzerinden Anadolu'ya geçtiğini biliyoruz. Aynı güzergahta birtakım köprü kalıntılarının olması kervan yolunun Doğubayazıt'tan gelip bir kolunun kuzeye doğru Suluçem üzerinden Iğdır'a, oradan Kars'a, oradan da Batum üzerinden Karadeniz'e, diğer taraftan da Tutak ilçesinden güneye doğru inerek Rahva'ya, Bitlis'e oradan Güney Doğu Anadolu Bölgesi'ne uzandığını gösteren önemli deliller var."
Çetin, bu kervan yollarıyla ilgili sistematik bir çalışmanın yapılması gerektiğini belirterek, Alaca Köprü ile bağlantılı başka köprülerin ve kervan yollarının varlığının da ortaya çıktığını sözlerine ekledi.