Tarihi İznik Çinilerinin Aynısını Yapıyor

Bursa’da 36 yıldır çini ustalığı yapan İbrahim Kuşlu, sadece müzelerde bulunan 16. yüzyıl İznik çinilerinin aynılarını geleneksel değerlere bağlı kalarak günümüzde tekrar üretiyor.

Eserlerini hiçbir hazır ürün kullanmadan o dönemin çini ustaları gibi sadece tabiattan elde ettiği malzemeler ile yapan İbrahim Kuşlu, seramiği oluşturan killi toprağı dağlardan toplarken, boyalarını ise demir ve bakır paslarını eriterek elde ediyor. En büyük mutluluğunun geleneksel bir değeri yaşatmak olduğunu söyleyen çini ustasının yapmış olduğu eserler Türkiye’deki çini meraklılarının yanı sıra dünyanın dört bir yanında bulunan koleksiyonerlerin de dikkatini çekiyor. Birçok koleksiyoner müzelerde gördüğü İznik çinilerinin fotoğraflarını çekerek kendisine yolluyor ve bu eserlerin aynılarını yapması için siparişte bulunuyor.

Henüz 13 yaşındayken seramiğe merak saran İbrahim Kuşlu, yüzlerce deneme yapıp en sonunda kendi tarzını oluşturdu. Kuşlu, hayranlık duyduğu 16’ıncı yüzyıl İznik çinilerini, o dönemin ustalarının geleneksel değerlerine bağlı kalarak tekrar imal ediyor. Diğer çini ustalarının aksine hiçbir hazır ürün kullanmayan ve yapmış olduğu eserlerin her yönüyle 16’ıncı yüzyılda yapılmış olan çinilere benzemesini isteyen Kuşlu, tamamen tabiattan elde ettiği malzemeleri kullanmayı tercih ediyor. Seramiği oluşturan kili Söğüt’ün dağlarından elde eden Kuşlu, seramiğin üzerine çizmiş olduğu desenleri de bakır ve demir pasını eriterek elde ettiği boyalar ile renklendiriyor. Böylece asırlar evvel yapılmış olan çiniler ile hemen hemen aynı kalitede eserler ortaya koyarn Kuşlu, yaptığı işin ağır ve emek isteyen bir iş, olduğunu ancak güzel bir çini ortaya koymanın kendisine tarif edilemez bir mutluluk verdiğini ifade etti.

İbrahim Kuşlu, “Hiçbir zaman çok fazla eser üretmek gibi bir kaygım olmadı. Her zaman en güzel eserleri ortaya koymak için çalışıyorum. Benim için önemli olan geleneğe bağlı kalarak, çiniler yapabilmek. Yüzyıllar öncesinin zor şartlarında üretilen eserlerin devamını sağlayabilmek bana tarif edilemez bir mutluluk veriyor. Bir eser ortaya koyarken her zaman yeni bir şeyler keşfediyor ve yaptıkça öğreniyorum. Son aşamasına kadar fırından ne çıkacağını bilemediğim için de her eserimi ilk günkü heyecanla yapıyorum. Bugün bu işte eğer başarılı isem her şeyi bu hissettiğim duygulara borçluyum” dedi.

KOLEKSİYONERLER BÜYÜK İLGİ GÖSTERİYOR

Eserlerini özel siparişler üzerine yaptığını ve daha çok koleksiyonerlerin ilgi gösterdiğini anlatan Kuşlu, “Dünyanın pek çok ülkesinde sergilere katıldım. Bu sergilerde yapmış olduğum eserleri gören birçok koleksiyoner bana siparişler vererek onlar için çini yapmamı istedi. Müzede gördüğü eserleri beğenen ve kendi kolesiyonunda da olmasını isteyen insanlar bana yapmamı istedikleri eserin fotoğraflarını yollayarak sipariş veriyor. Bu şekilde dünyanın birçok ülkesine çini yolladım. Şu an dünyanın hemen hemen her ülkesinde İznik çinisi biliniyor. Bende eğer bize ait olan bu güzel eserlerin tanıtılmasına en ufak bir katkıda bulunuyorsam ne mutlu bana” diye konuştu.

"TÜRKLER TABAK ÇANAK OLARAK BAKIYORLARDI"

Türklerin çiniye yeni yeni ilgi göstermiş olduklarını ifade eden Kuşlu, “Kısa bir zaman öncesine kadar Türkler çiniye ilgi göstermiyor, sıradan tabak çanak olarak bakıyorlardı. Ancak insanlar kültürü hakkında daha fazla bilgi edindikçe bu anlayışta değişti. Güzelliğiyle dünyaya nam salmış olan bu çini eserleri bizim kültürümüzün bir parçası. Dünyanın her yerinden bize ulaşıp çini almak istiyorlar. Ancak bizim insanımı yeterli bilgiye sahip olmadıkları zamanında bu eserlere gerekli önemi vermediler. Fakat son dönemde bu anlayış değişti. Artık Türkiye’nin birçok bölgesinden insanlar çini yapımını öğrenmek ve eserler satın almak için bizimle irtibata geçiyorlar” dedi.