1960’lı yıllarda eşcinsellik zihinsel bir hastalık olarak görülüyordu ve bilim insanlarına göre tedavi edilmesi gerekiyordu. Aynı cinsten birine ilgi duyan kişilerin iyileştirilmesi için deneyler yapılmaya başlandı. Deney için gönüllüler seçiliyordu.
Deneye katılanlara, eşcinsel görüntüler ile eşleştirilmiş elektrik şoku verilerek ve enjeksiyon yoluyla mide bulantısına yol açan, tiksinme terapileri gibi deneysel terapiler yapılıyordu. Deneylerin asıl amacı hasta olduğu düşünülen kişinin eşcinsellikle aynı anda beyninde kodlaması isteniyordu. Yapılan bu deneyler eşcinselliği tedavi etmekten çok psikolojik açıdan kobaylarda ağır hasarlara neden oldu. Deney sırasında komaya giren ve ölümden son anda kurtulan kişiler dahi oldu.
İkinci Dünya Savaşı’nın kahramanlarından ve Enigma’nın şifresini kıran bilim insanı Alan Turing’in üzerinde de bu deneylerin gerçekleştirildiği düşünülüyor. 1952 yılında şantaja maruz kaldığı şikayetiyle polise başvurup eşcinsel olduğunu açıklayan Turing, eşcinsellik suçlamasından yargılanıp 1 sene boyunca kimyasal olarak hadım etme yöntemi olarak kullanılan östrojen iğnesi vurulmaya mahkum edilmiştir. Polis araştırmasında Turing'in yediği elma ile siyanur zehiri alarak intihar sonucu öldüğüne karar verilmiştir.