Amasya'da gezilecek yerler olduğu kadar kadar kültürüyle de doyumsuz bir gezi fırsatı sunuyor. Ziyaretçiler kent için ayırdıkları zaman dilimini dolu dolu geçiriyorlar. Kent, Anadolu'nun en eski yerleşim yerleri arasında bulunuyor. Karadeniz'in Orta Karadeniz bölümünde yer alan Amasya, 7500 yıllık geçmişe sahip. Birçok medeniyet ve devlete ev sahipliği yapan bu yaşlı kentin 7 ilçesi bulunuyor. Yerleşimin yüzde 40'ının merkez ilçede yer aldığı Amasya'da nüfus yoğunluğu açısından ikinci sırayı Merzifon alıyor.
Amasya'da gezilecek yerler sıralamasında son yıllarda üst sıralarda yer alıyor. Kentin yeni kültürler keşfetmek isteyenler için uzun bir listesi bulunuyor. 22 Haziran 1919'da Amasya Genelgesi ile Kurtuluş Savaşı'nın öne çıkan ilk adımının atıldığı kent yalnızca doğal güzellikleri ile değil tarihi yerleri ile de dikkat çekiyor. Amasya Kalesi ile ön plana çıkan kentte yıllara meydan okuyan Amasya Saat Kulesi, Roma döneminden kalan Alçak Köprü, Helenistik dönemden günümüze ulaşan Kral Kaya Mezarları, Kara Mustafa Paşa tarafından yaptırılan Merzifon Kara Mustafa Paşa Camisi, II. Bayezid Külliyesi, Çilehan Camisi, Gök Medrese gibi birçok tarihi yapı da bulunuyor. Tarihin her aşamasında var olmayı başaran Amasya, bilim insanları, sanatkarları, yetiştirdiği şairleri ile de tozlu sayfalarda dikkat çekmeyi başarıyor. Osmanlı şehzadelerinin yetiştirildiği kent, tarihi olaylara şahitlik etmenin yanı sıra damak zevkine önem verenlere de hitap ediyor.
Amasya'da nerede ne var diye araştırken karşınıza çıkacak hemen her Amasya'da gezilecek yerler listelerinde Amasya Kalesi ilk sırada bulunur. Amasya'nın tarihi yerleri 7500 yıllık tarihi ve kültürü günümüze taşıyor. Amasya'da kent merkezinin kuzeyinde bulunan Harşena Dağı üzerinde yer alan Amasya Kalesi, Harşena Kalesi ismi ile de ünlenmiş. Denizden 700 metre yüksekte bulunan Amasya Kalesi, Yeşilırmak'tan da 300 metre yüksekte konumlanıyor. Amasya Kalesi ile ilgili bilgiler arasında dikkat çeken detay ise kaleyi kimin yaptırdığının netlik kazanmaması. Bazı kaynaklara göre Pontus Kralı Mithridates'in yaptırdığı Kale, bazı kaynakara göre Kumandan Karsan veya Harsana tarafından yaptırılmış. Kalenin Harşena isminin de buradan gelerek Harsena ya da Harşena olarak anıldığını söyleniyor. Tarihin öne çıkan kentleri arasındaki Amasya'da yer alan bu kale, değişen iktidarlıklar sonucunda pek çok kez el değiştirmiş. Her saldırıya uğradığında ise tekrar tekrar tahrip edilmiş. Persler, Romalılar, Pontus ve Bizanslılar'ın yönetimindeyken defalarca saldırı altında kalan Amasya Kalesi, saldırılar sonrasında yeniden inşa edilerek günümüze kadar ulaşmış. Türklerin 1075'te Amasya'yı fethetmesinin ardından ciddi bir onarımdan geçen kale, 18. yy'a kadar kullanılmaya devam edilmiş. 18. yy sonrasında ise önemini kaybetmiş. Kalenin sur duvarlarının moloz taşlardan yapıldığı ve tepe noktasının kesme taş ile şekillendirildiği biliniyor.
8 savunma kademesi ile Yeşilırmak'ın kıyısına kadar uzanan Amasya Kalesi'nde bir de dehliz bulunuyor. Cilanbolu Kuyusu olarak isimlendirilen bu yapı Amasya Kalesi'nin en ünlü noktaları arasında yer alıyor. Kalenin orta yerinde yüksekçe bir noktada bulunuyor. Büyük kapının hizasında bulunan bu nokta, güneyden kuzeye doğru uzanıyor. Kayaların oyularak yapıldığı Cilanbolu, 150 basamaktan oluşuyor ve 8 metre çapında bir dehliz şeklinde ilerliyor.
Amasya'da gezilecek yerler arasında ilk sıralarda yer alan Kral Kaya Mezarları, Amasya'nın yüz yıllar boyu süre gelen tarihinin öne çıkan yapılarından biri olma özelliği taşıyor. İÖ 302’den İÖ 26’ya kadar Pontus Kralları'nın başkent ilan ettiği Amasya, kralların mezarlarına da ev sahipliği yapıyor. Pontus Kralları'nın mezarlarının yer aldığı Kral Kaya Mezarları, Amasya Kalesi eteklerindeki kalker kayalar oyularak yapılmış. Dikine uzanan bu mezarlara, Hatuniye Mahallesi'nin dar sokaklarındaki tren yolu geçilerek ulaşılabiliyor. Kayaların oyularak oluşturulduğu yollar ve merdivenler sayesinde ulaşılabilen Kral Kaya Mezarları, Yeşilırmak Vadisi boyunca yayılmış. İrili ufaklı 21 mezarın olduğu bilinen bölgede yalnızca birkaçı günümüze ulaşmış. Bölgedeki Kızlar Sarayı üzerinde bulunan üçlü kral mezarlarının birbirine bitişik olarak yapılması dikkat çekerken, büyük mezarlardan birinin yanında, nehre kadar ulaşan bir tünelin başlangıcı olduğu iddiası da bölgeye olan merakı artırıyor.
Helenistik Çağ, Roma, Bizans Dönemleri ile Orta Çağ sur duvarları bulunan Hatuniye Mahallesi'nde yer alan Kızlar Sarayı, kaya mezarların bulunduğu bölge içinde yer alıyor. Helenistik Çağ'da Mitradat (Pontus) Krallığı'na 250 yıl kadar başkentlik yapmış olan bölgede bulunan Kızlar Sarayı, Osmanlı döneminde 15. yüzyılda II. Bayezid'in Kapıağası Firuz Ağa tarafından yaptırılmış. Şehzadeleri, hatunları ve valileri ağırlayan Kızlar Sarayı, 1852 yılına kadar hizmet vermeyi sürdürmüş. Sonrasında Amasya ayanına terk edilen saray, bir müddet geçince kaderine terk edilmiş. Kızlar Sarayı, bakımsız geçen yılların ardından günümüze harap halde ulaşmış.
Amasya'daki Nergis Köprüsü üzerinde bulunan Amasya Saat Kulesi, Ziya Paşa tarafından yaptırılmış. 1865 yılında yürütülen çalışmalarla hayata geçirilen proje sonrası ortaya çıkan tarihi saat kulesi dörtgen prizma şeklinde tasarlanmış. Mermerden yapılan kaideden gökyüzüne uzanan kulenin gövdesi tuğlalarla örülmüş. Silindirik bir şekle sahip olan kulenin gövdesine bağlı olan üst bölüm ise ahşap dikdörtgen prizma şeklinde tasarlanmış. İnşa edildikten 75 yıl sonra yaşanan şiddetli depremde yıkılmadan ayakta kalan saat kulesi, 1940 yılında Hükümet Köprüsü'nün yapımına engel olduğu iddia edilerek yıkılmış. 2002 yılında ise aslına uygun olarak tekrar inşa edilmiş.
Amasya'da görülecek yerler arasında yer alan Yalıboyu evleri, Yeşilırmak Nehri'nin hemen kenarında yer alıyor. Tarihi surlar üzerine kurulan Yalıboyu evleri, ahşap görünümü ile dikkat çekiyor. Kerpiç dolgu inşa edilen evlerin çatısı ise oluklu kiremitlerle oluşturulmuş. Geleneksel Osmanlı evlerinin özelliklerini bünyesinde bulunduran Yalıboyu Evleri, bitişik nizamda dizilerek inşa edilmiş. Bodrum üzeri tek kat veya iki kat olarak tasarlanan evlerin bazılarında şahnişe de yer verildiği görülüyor. Avlulu ve bahçeli olarak inşa edilen evlerin avlularında su kuyusu ve ocak da bulunuyor.
Amasya Kalesi ve Yeşilırmak'ın karşı kıyısındaki kent yerleşim yerini bağlayan Alçak Köprü, zamanın kent merkezini bağlamak için hayata geçirilmiş bir proje. Kesme taşlarla oluşturulan 4 kemer üzerine oturtulan Alçak Köprü, başta yüksek ayakları ile dikkat çekse de zamanla Yeşilırmak'ın yükselen yatağına gömülmüş. Böylelikle kemerlerin yalnızca üst kısmı görünmeye başlamış. Su debisinin yükselmesiyle birlikte köprünün su yüzeyine yaklaşması üzerine halk bu köprüyü 'Alçak Köprü' olarak isimlendirmiş. 19. yüzyıla kadar su yüzeyine yakın olarak kullanılan Alçak Köprü, Mustafa Ziya Paşa'nın duruma müdahale etmesiyle yükseltilmiş. Tehlikeli olduğunu düşündüğü köprünün 1865 yılında kemerleri üzerine 11 ayaklı ahşap yeni bir köprü kurulmuş ancak bu da uzun süre dayanmamış. 1881 yılında Yeşilırmak'ta taşkın yaşanması üzerine köprünün eski kemerleri üzerine yeni bir köprü kurulmuş. Ahşap köprüden daha sağlam inşa edilen yeni köprü, kullanılmayan bir kilisenin taşlarıyla inşa edilmiş. Bu haliyle de yetinilmeyen Alçak Köprü, 1965 yılında biraz daha güçlendirilerek günümüze ulaşabilecek kadar sağlam hale getirilmiş.
Amasya'nın tarihi yereleri arasında bulunan Ferhat Su Kanalı Antik Amasya Kenti'nin su ihtiyacını karşılamak için tasarlanmış. Kayaların oyulduğu ve tünellerin açıldığı bölgede arazi eğimi doğrultusunda su kanalları oluşturulmuş. Su terazisi sistemine uygun olarak yapılan kanallar, aşkı için dağları delen Fehat ile Şirin'in efsanesi konu alınarak Ferhat Su Kanalı ismi verilmiştir. Kanalın karayoluna paralel olarak ilerleyen 2 km uzunluğundaki bölümü bölgeyi ziyaret edenler tarafından görülebilmektedir.
Gök Medrese, cami, medrese ve türbeden oluşuyor. Külliye şeklindeki bu yapı 1267 yılında Amasya Valisi Seyfeddin Torumtay'ın emri ile yaptırılmış. Sekizgen şeklindeki türbeye ismini verense kasnakta yer alan mavi sıralı tuğlalar. Hem cami hem medrese olarak kullanılan yapı kesme taşlardan kullanılarak inşa edilmiş. Caminin girişi ise beşik tonozlu ve eyvanlı olarak büyük şekilde tasarlanmış. Selçuklu taş işçiliğinin başarılı örneklerini barındıran medrese geometrik motiflerle süslenmiş. Pencerelerin dikdörtgen bordürlerle çevrelendiği yapıda ağaç işçiliği kullanılarak usta ellerde yapılmış bir kapı örneğine de yer verilmiş. Medresenin kapısı günümüzde Amasya Müzesi'nde sergileniyor.
Toplam 15 bölümden oluşan medrese kubbe ve tonozlarla örtülecek şekilde tasarlanmış. Mihrabın basit görünüme sahip olduğu yapı, mimarısi ve süslemeleriyle Selçuklu döneminin güzel örnekleri arasında bulunan türbeye de ev sahipliği yapıyor. Kare plan üzerine sekizgen biçimde oturtulan türbede yüksek kasnaklar da yer alıyor.
1481-1486 yıllarında Sultan II. Beyazid için yaptırılan külliyenin mimarı Şemseddin Ahmet.Amasya Valisi Şehzade Ahmet tarafından yaptırılan külliyede cami, medrese, imaret ve şadırvan bulunuyor.
Küçük Ağa Külliyesi, II. Bayezid'in Kapı Ağası Ayas Ağa tarafından inşa ettirildi. Cami, medrese, sübyan mektebi ve hazireden oluşan külliye 1495 yılında Şamlar Mahallesi'nde hayata geçirildi. Bulunduğu yerden dolayı Şamlar Camii olarak da anılan medrese, Ayas Ağa Camii olarak da biliniyor. Duvarları moloz taşlarla oluşturulmuş cami, kare plan üzerine oturtulmuş. Caminin kuzeyinde ise 3 bölümlü son cemaat yerine yer verilmiş. İki sıra halinde dizilerek oluşturulmuş sivri kemerli pencelerlerle aydınlatılan caminin minaresi altıgen bir kaide üzerine oturtulmuş. Camide tuğla örgülü ve taş şerefli minarenin oturtulduğu kaidenin orjinalinin günümüze kadar ulaşması sağlanırken, gövde ve şerefenin sonradan yapıldığı biliniyor. Klasik Osmanlı külliyelerinden birini yansıtan Küçük Ağa Külliyesi'nde medresenin dershanesi bulunmuyor. Odalarda ocak ve dolap bulunan medresenin sütunlarının yuvarlak tuğla kemerlerle birbirine bağlandığı görülüyor. Yapının doğu ucunda öğrenci odalarının sonunda ise günümüzde kütüphane olarak kullanılan sübyan mektebi yer alıyor. Cami bahçesinde bulunan sekiz mezarın ise tahrip olmuş yapısı dikkat çekiyor. Mezarlarda bazılarında bulunan geometrik desenler de bahçedeki gözden kaçmayan ayrıntılar arasında. Kitabesi bulunmayan mezarlardan bazılarında çiçek ve kılıç figürüne yer verildiği de görülüyor.
Sultan Bayezid Camii önünde bulunan köprü halk tarafından Maydonoz ya da Madenüs olarak isimlendirilmiş. Roma döneminde inşa edilen köprünün ilk yapılışında ahşap olarak hayata geçirilmiş. Köprü, sel suları nedeniyle zarar görünce 1968 yılında yaşanan taşkın sırasında yıkılmış. Osmanlı döneminde birkaç kez onarılan köprü, 1938 yılında yıktırılmış, 1940 yılında ise yeniden yapılmış. Son olarak beton olarak inşa edilen köprü, 2011 yılında restorasyon yapılarak güçlendirildi. Güçledirme sonrası beton ayaklara ve demir bir gövdeye sahip olan köprüyü yalnızca yayaların kullanabiliyor. Magdinus Köprüsü, restorasyon çalışmalarının ardından Hükümet Köprüsü olarak anılmaya başlandı. Köprünün bir özelliği de kuzey ucunda saat kulesinin yer alması. Köprüye geçmişte Helkıs Köprüsü denmesinin nedeni ise İç Kale'nin Helkıs kapısı civarında yer almasından kaynaklanıyor.
Amasya Valisi Seyfeddin Tortumay'ın yaptırdığı Tortumay Tübesi 1278 yılında inşa edilmiş. Seyfeddin Tortumay'ın yanı sıra çocukları ve torunlarının da mezarının bulunduğu türbe, Selçuklu türbelerine nazaran oldukça farklı görünüme sahip. Dikdörtgen plan üzerine kurulan türbe, tonozla örtülmüş ve iki katlı olarak inşa edilmiş. İnşaasından kesme taş kullanılan tübenin iç duvar örgüsünde ise moloz taş kullanılmış. Tuğla kullanılarak yapılan tonoz ise sıva ile gizlenmiş. Tortumay Türbesi'nde alışılanın tersine süslemeler olduğu görülür. Yapının üst kısımlarında yer alan süslemelerin bazılarının kabartmalarla oluşturulması türbenin dikkat çeken özellikleri arasında yer alır.
Çilehan Camisi Yakup Paşa tarafından 1413 yılında yaptırılmış. Günümüzde cami olarak kullanılan yapı eskiden bir Halbeti Tekkesi olarak inşa edilmişti. Tekkede, mescid ve çilehane hücrelerine yer verilmiş. Caminin dikkat çeken ayrıntılarından biri ise batı girişinde türbe olduğu düşünülen bir yapı bulunması. Kırmızı harçla doldurulan duvarlarla örülen bina, ikişer sıralı tuğla hatları ile desteklenmiş. Kesme taşla oluşturulan biyük eyvanlı bir kapısı bulunan cami yay kemer ile tamamlanmış. Mermer çerçeveli tuğla kemerlerle oluşturulan pencelerle içerinin aydınlatılması sağlanmış. 1939 depremini ciddi zararla atlatan cami, 1964 yılında onarılarak günümüze kadar ulaşması sağlanmış.
Amasya Arkeoloji Müzesi 13 ayrı medeniyetin eserlerine ev sahipliği yapıyor. Amasya'nın tarihini günümüze taşıyan müzede, Geç Neolitik, Erken Kalkolitik Çağ, Tunç Çağı, Hitit, Urartu, Frig, İskit, Pers, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserler bulunuyor. Amasya Arkeoloji Müzesi'nin barısında bulunan müze bahçesinde ise Hitit, Helenistik, Roma, Bizans, İlhanlı, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait taş eserlere yer veriliyor. İlhanlılar dönemine ait 14. yy.’dan kalma mumyaların da bulunduğu müzede, mumyalar için özel bir bölüm de ayrılmış. Sergilenen mumyalar arasında nazırlık ve emirlik yapmış kişilere ve yakınlarına ait mumyalar da bulunuyor.
Amasya'da tarihi yerler arasında dikkat çeken bir esere ev sahipliği yapan Sabuncuoğlu Şerefeddin Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi, 1308-1309 tarihleri arasında Anber Bin Abdullah tarafından yaptırılmış. İlhanlı Hükümdarı Sultan Mehmet Olcaytu ve Uduz Hatun adına yaptırılan müzenin ön cephesi büyük önem taşıyor. Sanatsal açıdan çok değerli görülen müze, Anadolu Selçuklu mimarisinin orijinal sütun başlıklarına sahip. Sütunlar, geometrik yaprak tezyinatlı ve mukarnaslı başlıklarla tamamlanmış.
Amasya'da gezilecek yerler arasında bulunan Burmalı Minare Camisi'ni ön plana çıkaran, camiye ismini veren burma şeklindeki minaresi. İki kardeş tarafından yaptırılan caminin kapısında kemer kavisi şeklinde bir kitabeye yer verilmiş. Kitabedeki bilgiler ışığında camiyi yaptıran kardeşlerin Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in vezirlerinden Necmeddin Ferruh Bey ve kardeşi Haznedar Yusuf olduğu bilgisine ulaşılıyor. Kitabede yer alan bilgiye göre Burmalı Minare Camisi'nin yapım tarihi ise 1242 yılı.
Amasya kent merkezine 3,3 kilometre uzakta yer alan Aynalı Mağara, kaya mezarların en iyi şekilde işlenmiş ve tamamlanmış olma özelliği taşıyor. 4 basamak çıkılarak ulaşılan mezar, düz bir kaya oyularak oluşturulmuş. 9.8 metre genişliğe sahip mezarın yüksekliği ise 13 metreye ulaşıyor. Aynalı Mağara'nın dış cephesinin perdahlanarak parlatılması dikkat çekerken, başarılı işçilik gözden kaçmıyor. Güneş parlayınca dış cephesinin parladığı bilinenyapının Aynalı Mağara ismini de buradan aldığı biliniyor. Kaya mezarda M.Ö. 2.yy'da Helenistik çağda yaşayan Mitra Rahibi Tes'in mezarının bulunduğu da ulaşılan bilgiler arasında.
Kaya mezar, dış cephesindeki işçilik kadar içeride bulunan renkli resim ve mağaranın alınlığındaki 'Büyük Rahip Tes' yazısı ile de dikkat çekiyor. Dikdörtgen biçimindeki geniş mezar odasında mezar nişi ve çukuru da bulunuyor. 11. yüzyılda Bizanslılar tarafından keşişhane olarak da kullanılan bu mezar odasındaki renkli resimlerin keşişler tarafından yapıldığı tahmin ediliyor. Mezar odasının tonoz kısmında 6 sağda, 6 solda olmak üzere 12 adet havari tasviri bulunuyor.
Amasya Taşhan 1699 yılında Mimar Mehmet Kalfa’ya yaptırılmış. Mutasarrıf Rahtuvan Hacı Mehmet Paşa tarafından yaptırılan Amasya Taşhan'ın son restorasyon çalışmaları 2012 yılında tamamlanmıştı. İki katlı olarak tasarlanan hanın ikinci katın, avlunın kemerleri üzerine oturtularak inşa edilmiş. Günümüzde hala kullanılan handa dükkanlar bulunuyor.
Kapı Ağası Medresesi, 1488 yılında Sultan II. Bayezid'in Kapı Ağası Hüseyin Ağa tarafından yaptırılmış. Osmanlı medrese formundan farklı olarak inşa edilen Kapı Ağası Medresesi, Selçuklu mezar anıtlarındaki gibi sekizgen plan şeması ile şekillendirilmiş. Kuzey-batı kenarındaki büyük yay kemerli kapıdan girilen Kapı Ağası Medresesi'nin giriş kapısının hemen ardında dikdörtgen nişlerin yer aldığı küçük bir dehlize sahip. Sekizgen avlunun kenarları ise dörder sütun ve sütunlar üzerindeki sivri kemerli revaklarla çevrelenmiş. Bu kemerler Bursa kemeri olarak da bilinmektedir. Kemerlerin medresinin iç mimarisine katkıda bulunduğu gözden kaçmayan detaylar arasında yer alıyor.
Tonozlu revakların öğrenci hücrelerine geçmesi için kullanıldığı medresede hücreler dikdörtgen mermer çerçeveli pencere ile dışarı açılıyor. Dışarı açılan hücrelerin üzerinde ise sekizgen kasnaklı kubbeler bulunuyor.
Medresenin güney kenarında ise mescid olarak da kullanılan bir dershane bulunuyor. Dershane, öğrenci odalarından daha büyük bir yüksek bir kubbeyle örtülüyor.
Medresenin duvar örgüsünde ise moloz taş ve tuğlaların kullanıldığı görülüyor. Moloz taşlar kullanılarak ayrılan yatay şeritlerin üçer sıra tuğla ile örüldüğü gözden kaçmıyor. Kapı Ağası Medresesi, mimarı tasarımı dışında tarihte Amasya'da en yüksek eğitim-öğretim yapılan yer olma özelliği ile de dikkat çekiyor.
Şehzadeler Müzesi, Yalıboyu'nda Osmanlı yapı örneklerini taşıyan binalar arasında yer alıyor. Yeşilırmak'ın kıyısındaki eski sur duvarları üzerinde kurulan iki katlı ahşap bina Alçak Köprü'nün de ayağında bulunuyor.Şehzade eğitimlerini Amasya'da alan Osmanlı sultanlarının anlatıldığı müzede, tarih günümüze taşınıyor. Şehzadelerin resimlerinden hareketle heykelleri yapılarak dönemlerinin yansıtıldığı müze kenti ziyaret eden turistlerin mutlaka uğradığı noktalar arasında yer alıyor.
Merzifon Kara Mustafa Paşa Camisi 1666 yılında Kara Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış. Dikdörtgen planlı olarak tasarlanan cami, kesme taşlarla inşa edilmiş. İç kısmı 19. yüzyıla ait detaylar barındıran camide sivri kemerlerle bağlanmış 4 sütun bulunuyor. 3 gözlü ahşap kaplı tavanı bulunan son cemaat yerine sahip ibadethane büyük bir kubbeyle örtülmüş. Sekizgen detayların görüldüğü camide sekizgen kasnağın köşe boşlukları sekizgen ağırlık kuleleri ile desteklenerek estetik bütünlük oluşturulmuş.
1865 yılında Hasan Talat Efendi tarafından yaptırılan Hazeranlar Konağı, Osmanlı döneminin sivil mimari eser özelliklerini taşıyor. Antik dönem surları üzerinde bulunan bina, haremlik ve selamlık olarak iki bölüme ayrılarak tasarlanmış. 1979'da başlanan bina restorasyonu 1984 yılında tamamlanırken, konak etnografik eserlere ev sahipliği yapan bir müze eve dönüştürülmüş. Müzede, 19. yüzyıl yaşantısını yansıtan giysi, halı,kilim gibi eşyaların yer aldığı konakta günlük hayatta kullanılan mutfak gereçleri ve kadınların kullandığı ziynet eşyalarına da yer veriliyor. Dönem özelliklerini yansıtan birçok etnografik esere de yer verilen müze evin bodrum katında da galeri bulunuyor.
Künç Köprü, Bayezitpaşa Mahallesi ile Şamlar Mahallesi'ni bibirine bağlıyor. Selçuklu eseri olan köprü 12. yüzyılda Sultan II. Mesut'un bazı kaynaklarda kızı bazı kaynaklarda annesi olarak yansıtılan Hundi Hatun tarafından yaptırılmış. Kesme taş ve uğla ile inşa edilen Künç Köprü'nün en öne çıkan özelliği 3 ayakla birbirine bağlanması. Kemer genişlikleri eşit tutularak tasarlanan köprünün, kuvvetli su akıntılarına dayanabilmesi için ayakların nehrin akış yönüne bakan kısımları köşeli ve yuvarlak şekilli selyaranlar şeklinde tasarlanmış. Orta ayakta devşirme lahit parçaların yer aldığı köprünün isminin Hundi Hatun isminin zamanla 'Kundi' olarak anılmasıyla sonrasında ise 'Künç' olarak söylenmesiyle şeklilendiği biliniyor. Köprü, Kuş Köprü olarak da biliniyor.
II. Bayezid Külliyesi'nin bir bölümünde yer alan İmarethane binasında bulunan Maket Müzesi, Amasya'nın dikkat çeken noktaları arasında yer alıyor. 300 metrekarelik bir salonun ayrıldığı Maket Müzesi'nde Amasya'nın yüz yıl önceki hali 1/150 ölçeğinde küçültülerek inşa edilmiş. Oluşturulen kentin inşasında 1914 yılında çekilen bir fotoğraftan eisnlenilerek hareket edilmiş. Yalnızca mimariyi yansıtmayan Maket Müzesi aynı zamanda Amasya'daki yaşamı da yansıtma özelliği taşıyor. 20 dakika süren ziyaret boyunca hafif müziğin eşlik ettiği kent gezisi gerçekleştirilen Maket Müzesi'ni ziyaret edenler yüzyıl öncesinin Amasya'sını görebilme şansı yakalıyor.
Saraydüzü Kışla Binası, Mustafa Kemal Atatürk'ün 1919 yılında Amasya'ya gelirken üs olarak kullandığı yer olma özelliği taşıyor. Amasya Tamimi'nin kaleme alındığı yer olarak da bilinen Saraydüzü Kışla Binası, Yeşilırmak Kıyısı'na aslına uygun şekilde yeniden inşa edilmiş. Bazı belgelerin ve Cumhuriyet dönemine air eserlerin yer aldığı müze, kültür merkezi olarak da kullanılıyor. Milli Mücadele Salonu'nda yer alan 12 bal mumu heykel ile Mustafa Kemal Atatürk'ün Amasya'ya gelişi de canlandırılıyor. Yine aynı salonda yer verilen panolarla da Atatürk'ün Amasya'da bulunduğu süre zarfında gelişen olaylar ve Amasya Tamimi'nin kaleme alınışı da anlatılıyor.
Halifet Gazi Türbesi'nin taş kalıntılarına ulaşılan medrese kitabesinden yola çıkılarak 1210 yılında yapıldığı düşünülmektedir. Halifet Gazi Türbesi, Danişmend emiri Halifet Gazi tarafından yaptırılmıştır. Onarılarak ayakta tutulmaya çalışılan türbenin kesme taş kullanılarak kare plan üzerine sekizgen cepheli kule şeklinde yapıldığı bilgisine ulaşılmıştır.
Amasya doğal güzellikler ile de hafızalarda yer ediyor. Kenti ziyaret edenlerin görülecek yerler listesinde bulunan Amasya'daki piknik yerleri de bulunuyor. Masalsı güzelliği ile dikkat çeken Amasya'nın doğal güzellikleri listesinde bakın neler yer alıyor:
Doğal güzellikler ile çevrili Amasya'da tarihi yerler listesi dışında gezilecek noktalar da bulunmaktadır. Bunların en bilineni Borabay Gölü'dür. Taşova ilçe sınırlarında yer alan Borabay Gölü doğayla iç içe olmak isteyenler için bulunmaz bir atmosfer sunuyor. Doğa yürüyüşleri, kamp ya da piknik yapmak isteyenlerin kentte en çok tercih ettiği yerlerin başında gelen Borabay Gölü, il merkezine 65 kilometre, Taşova ilçesine ise 15 kilometre mesafede bulunuyor. 80 metre genilik, 25 metre derinliğe sahip gölün çevresinde doğu batı yönüne uzanan bir vadi de bulunuyor. Güney kıyısı sarp ve dik olan Borabay Gölü'nün çevresi kayın, sarıçam, sedir, kestane ağaçları ile çevrili. Tabanında su kaynaması olan göl, çevreden gelen dere sularıyla da besleniyor. Zümrüt yeşili rengiyle dikkat çeken gölü ziyaret edenler bol bol fotoğraf çekmeyi de ihmal etmiyor.
Amasya'da gezilecek yerler arasında yer alan Yedi Kuğular Kuş Cenneti, Tersakan Çayı'na kurulan Yedikır Barajı üzerinde yer alıyor. Çam ağaçlarıyla çevrili Yedi Kuğular Kuş Cenneti, sazan, turna ve kzılkanat gibi balıklara da ev sahipliği yağıyor. Sit alanı olarak kullanılan Yedi Kuğular Kuş Cenneti yaklaşık 800 hektarlık bir alanı kapsıyor.
Amasya'nın Suluova ilçesine 4 kilometre uzakta bulunan Yedi Kuğular Kuş Cenneti'nde kuğu, yaban kazı, yaban ördeği, angut, karabatak gibi kuş türleri yaşıyor.
Amasya'nın doğal güzellikleri arasında kaplıcalar da yer alıyor. Hamamözü ilçesine bağlı olan kaplıcanın tarihi millattan önceye kadar dayanıyor. Selçuklular zamanında Arkut Bey'e bırakılmasıyla ilk kaplıcanın yapıldığı bölge, kısa sürenin ardından kullanılmamaya başlanmış. Aradan geçen 300 yılın ardındansa ikinci kez inşa edilerek günümüze kadar ulaşmış.
Amasya merkeze 36 kilometre uzakta bulunan Terziköy Kaplıcası, birçok tesise ev sahipliği yapıyor. Konaklamak isteyenlerin yanı sıra piknik alanları ve restoranlarıyla günü birlik ziyaretçilerin de uğrak noktaları arasında yer alan Terziköy Kaplıcası, sağlık turizmi açısından dikkat çekiyor. Mide, bağırsak, idrar,romatizma gibi hastalıklara iyi geldiğini düşünen turistler buraya uğramadan edemiyor.
Amasya'nın doğal güzelliklerinden biri de Hamamözü ilçesindeki Kahramanlar İçmesi. İlçeye 1 kilometre uzaklıkta bulunan İçme, bağırsak parazitleri rahatsızlığı bulunanlar tarafından sıkça ziyaret edilen bir nokta. Kentin Göynücek ilçesine bağlı Ilıca mevkiinde de bulunan içmeninse mide ve böbrek rahatsızlıklarına iyi geldiği biliniyor.
Amasya gezilecek yerleri dışında zengin mutfağı ile de adından söz ettiriyor. Misket elması, Amasya kirazı, şeftali ve lezzetli bamyaları ile ön plana çıkan kentin leziz çorbaları, etli yemekleri, hamur işleri ve dillere destan tatlıları da bulunuyor. Amasya'da ne yenir diye merak edenlere şimdiden söyleyelim, kenti ziyaret ettiğinizde kalabalık bir yemek listesi ile karşılaşmanız kaçınılmaz olacak! Yarma çorbasından etli bamyaya, mıhlamadan höçmerime, katmerden tepsi böreğine bambaşka tatları bir arada bulacağınız Amasya'da bakın sizi nasıl bir yemek listesi bekliyor...
Amasya ne yenir sorusunu cevaplarken köklü tarihinin ve doygunluğa ulaşmış kültürünün de etkisiyle ziyaretçilerin yöresel lezzetlere doyması kaçınılmaz oluyor. Ziyaretçilere birbirinden güzel yiyeceklerin sunulduğu kentte çorbadan tatlıya pek çok seçenekle karşılaşmak mümkün. İşte Amasya'nın tadına doyamayacağınız o yemek listesi: