Tarihten Ünlü 10 Atın Hikayesi

Bukefalos

M.Ö. 355 - M.Ö. 326 tarihleri arasında yaşadığı düşünülen Bukefalos'u sadece Büyük İskender sakinleştirebilmişti. Ondan sonrası İskender'in tüm seferlerinde Bukefalos kadim dostu oldu.

Hikayeye bakacak olursak; Makedonya toprakalrında kapkara devasa bir at bulunur. Bu atı en usta at terbiyecileri bile evcilleştiremez. En sonunda İskender'in babası Kral II. Philip dener ve o da beceremez. Son olarak şansını denemek isteyen İskender, bu devasa atın kafasını okşayarak yüzünü güneşe çevirir ve evcilleştirir. O günden sonra İskender ata Bukefalos yani 'Öküz Başı' ismini takar.

Bukefalos, sahibiyle birçok zafer kazandı ve onun için büyük bir önemi vardı. Pers topraklarını fethi sırasında esir düşen atı geri almak için tüm ülkeyi yakmakla tehdit eden İskender kısa zamanda atına kavuşmuştu. Bu olaydan sonra herkes İskender'in atının ne kadar efsanevi ve değerli olduğunu anlamıştı. Incitatus

Roma İmparatorluğunun Çılgın Kralı olarak nam salmış Caligula'nun evcil hayvanı olan Incitatus da ünlü atlar arasında.

Caligula bir ulaşım aracından çok değerli bir arkadaşı gibi baktığı evcil hayvanı Incitatus'u o kadar çok seviyordu ki senatoda konsül yapmayı bile istiyordu. Tabii bu hikayenin gerçekçiliği ne kadar doğrudur bilinmez ancak o yıllarda İmğaratorluğu yöneten senatoya konsül yapmak için bir atı aday göstermek pek akıl karı bir iş değildi. Byerley Türk

İngiltere'deki yarışlarda ünlü saf kan arap atının tüm dünyaya nam saldığını biliriz... Kaynaklara göre saf kan arap atlarının soyu üç ata dayanıyor bunlarda biri de Byerley Türk adındaki at.

1688'deki Budin Kuşatmasının ardından Osmanlı Devleti yenilgiye uğratılmıştı. Savaşı kazanan Kutsal Roma İmparatorluğu Britanya krallığından Robert Byerley adındaki askeri de savaşa çağırmış ve Byerley savaşı kazandıktan sonra ganimet olarak bir Osmanlı subayının atını almış. Atın saf kan olduğunu daha sonradan öğrenen asker, atına Byerley Türk ismini koymuş ve güzel paralar kazanmaya başlamış Komançi

Mustang cinsi bir süvari atı olan Komançi, ABD ordusu tarafından 1898'de satın alınmıştı.

Litle Bighorn Muharebesinde Komançilerle savaşan General George Custer'ın birlikleri mağlubiyete uğramıştı. Savaş sırasında aldığı yaralar nedeniyle çığlık atan atımıza Komançi benzetilmesi yapılmış ve ismini buradan almış. Dana sonraları gazi ünvanı alan Komançi birçok ABD eyaletinde sergilenerek savaşlarda şehit düşen insanları simgeledi. Öldükten sonra içi doldurulan Komançi bugün Kansas Üniversitesi Doğal Tarih Müzesi'nde sergileniyor. Marengo

Napolyon'un Mısır seferlerinde ele geçirdiği atlardan en özeli olarak dikkat çeken Marengo, bir anda Bonapart'ın gözdesi oldu. Herkes tarafından beğenilen at kısa zamanda tüm savaşlarda Napolyon'a eşlik etti.

Her seferde olduğu gibi Waterloo seferinde Marengo, Napolyonu sırtında taşıyordu. Ancak savaş onun için iyi geçmedi ve esir düştü... Daha sonra Napolyon'un sürgün olmasıyla unutulan Marengo, Lord Petre tarafından İngiltere'ye getirilen at nerede olursa olsun değerli gözüktü. Hatta o öldükten sonra kemikleri saklandı... Copenhagen

Waterloo Savaşı'yla ünlü olan at sadece Marengo değildi... Karşı tarafın kumandanlarından Arthur Wesley'nin atı Copenhagen sahibiyle tam anlamıyla dost gibiydi.

Copenhagen karakter olarak çok vahşi ve saldırgan bir hayvanmış. Sahibini bile bazen dinlemeyen at tehlikeli olabiliyormuş. Hatta Waterloo zaferinden sonra Wesley sevinçten atına zafer şaplağı atmış, Copenhagen'de buna çifteyle karşılık vermiş... Anlatılanlara göre at, emeklilik zamanlarında sakinleşmiş. Yakışıklı Jim Key

Eski bir köle olan Dr. William Key'nin özel olarak eğittiği Jim Key bu ismini her ne kadar oldukça güzel bir at olmasına borçlu olsa da onu ünlü yapan güzelliğinden çok zekasıydı.

Sahibi tarafından kırbaç kullanılmadan sabır ve büyük bir naziklikle eğitilen Jim Key, türüne göre oldukça zekiydi. İlk olarak doktorun söylediği harfleri kartlardan getiren zeki atımız kendisine sorulan 'elma ister misin?' sorusuna kafasını sallayarak cevap veriyor, hatta kasiyerlik yaparak para üstü bile verebiliyordu.

Zeka olarak birçok yeteneğe sahip olan Jim Key, dönemin başkanı William McKinley'e özel gösterilerek sunarak yeteneğini tüm ülkeye kanıtlamış.

Elberfeld'in Konuşan Atları

Jim Key döneminde Avrupa'da atları eğitme furyası dönmeye başladı. Hans adında bir Alman atı matematik çözümleri bile gerçekleştiriyor birçok vücut hareketiyle bilmeden kendini şartlandırabiliyordu. Atın sahibi olan Wilhelm Von Osten öldükten sonra Hans bilim adamı olan Karl Krall'a verildi.

Karl Krall aynı Hans gibi birçok atı eğitip üzerlerine zeka deneyleri gerçekleştiriyordu. Söylentilere göre Krall'ın atları basti matematik işlemleri yapabiliyor, okuyabiliyor hatta konuşabiliyorlardı. Bu atların adı daha sonra Elberfeld'in Konuşan Atları olarak adlandırıldı.

Ancak bu atların akıbeti bilinmiyor... I.Dünya Savaşı'ndan sonra ortadan kaybolan atların cephede savaşlara götürüldüğü ve bir daha geri dönmediklerinden başka senaryolar çizilmedi. Pinto

Tam 32.753 km yol kat ederek Amerika'yı baştan sona gezen Pinto, bugüne kadar en fazla yolukat etmiş olan at olarak tarihe geçti. George Becky'nin atı Pinto, yağmur kış demeden pes etmedi ve Amerika'yı dolaşma hayallerinin gerçekleşmesinde büyük rol oynadı. 1 Haziran 1915'de 3 yıl aradan sonra amaçlarına ulaşan bu ikili tarihe adını yazdırmış olsa da o zamanlar kimse umursamamış bile. Pervasız Çavuş

Bir Moğol kısrağı olan Pervasız Çavuş, Kore Savaşı yıllarında 250 dolara Amerikan ordusuna satılmış, ve kısa zamanda askerler arasında nam salmıştı.

Orduda tanksavarlara top mermisi taşımakla görevli olan Pervasız Çavuş, saldırılara aldırış etmeden cesurca mermilerini taşıyor, her hangi bir patlama olduğunda gerçek bir insan gibi yere yatıp korunuyordu. Amacından hiçbir zaman yılmayan Pervasız Çavuş kısa sürede çavuş rütbesini yükseltti ve askerler arasında saygı duyulan bir at oldu. Bazen askerlerle puding yiyor bazen de keyfi gelince bira içiyordu. En sonunda Pervasız Çavuş ABD Deniz Piyade birliğinin maskotu haline gelmişti.

Bonus: Cumhurbaşkanını sırtından atan at; Cihan

Listedeki birçok at farklı maceralar yaşamış ancak aralarından hiçbiri bir devlet başkanını sırtından atmamıştır.

30 Temmuz 2003'de Ada Park'ın açılışına giden ve o zamanlar başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, açılışta bir yarış atı olan Cihan'ın üzerine binmek istemişti. Korumaları eşliğinde ata binen Tayyip Erdoğan çok kısa sürede atın huysuzluğuna maruz kalmış ve kendisini yerde bulmuştu. 'Recep Tayyip Erdoğan'ı sırtından atan at Cihan' olarak uzun süre ünlenmiş olan atın yakın zamanda öldüğü biliniyor. Bu olay uzunca yıllar gündemden düşmemişti.