Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, klasik çağdan Roma'ya ve başkent olduğu Bizans dönemine kadar Likya'nın en önemli metropollerinden biri olan Myra Antik Kenti ve Limanı Andriake'de, 10 yıldır süren kazı çalışmalarıyla tarihe ışık tutacak önemli bir yeni bilgiyi ortaya çıkardıklarını söyledi.
Çalışmalar kapsamında antik çağın en hareketli limanını, Roma karakterinde 11 bin kişilik bölgenin en büyük tiyatrosunu, klasik çağda Likya'nın en özel kaya mezarlarını barındıran Myra'yı ve Limanı Andriake'yi bilime, kültüre, tarihe ve turizme kazandırdıklarını anlatan Çevik, kısa zamanda büyük hedefleri gerçekleştirdiklerini bildirdi.
Çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Akdeniz Üniversitesi iş birliğinde gerçekleştirdiklerini aktaran Prof. Dr. Çevik, şunları kaydetti:
"Arkeoloji dünyasında çok da kolay nasip olmayacak şekilde kısa zamanda önemli bir bölümünü ortaya çıkardık. Devlet, akademi ve halk üç ayağını güçlü şekilde birlikte tutarak, kıymetli bir ekiple çalıştık. Myra'nın çok küçük bir kısmını ortaya çıkarabildik. Jeofizik çalışmalarımız, Demre'nin altında 1,5 kilometre çapında kocaman bir şehrin yattığını gösteriyor. Demre'nin altında, binlerce yıldır katmanlı olarak yatan müthiş bir yerleşim var. Tiyatro kazılarında, Demre yürüme düzlemiyle Roma dönemi orijinal zemini arasında 9,5 metre kot farkı var. Derin alüvyon örtü altında büyük bir bilgi rezervi bizi bekliyor. Bu nedenle Myra'yı 'Anadolu Pompeisi' olarak nitelendiriyorum."
DEVLET AGORASI VE DİĞER YAPILAR GÜN YÜZÜNE ÇIKMAYI BEKLİYOR
"Noel Baba" olarak adlandırılan Myra Piskoposu Aziz Nikolaos'ın yaşadığı, görev yaptığı ve gömüldüğü kilisenin de kentin Bizans dönemindeki önemini yansıttığını vurgulayan Çevik, bölgede diğer alanlar da kazıldığı takdirde çok daha önemli bilgiye ulaşılacağını dile getirdi.
Nikolaos Kilisesi'nin Myra metropolünün yapılarından sadece biri olduğunu belirten Nevzat Çevik, yüzeyde görünen tiyatro, kilise ve hamam gibi birkaç yapının nitelik ve öneminin bugün tamamen gömülü olduğunu ifade etti.
Bir arkeolog olarak sırlarla dolu, alüvyonlar altında ne tür bilgiye ulaşılacağını çok merak ettiğini ifade eden Çevik, şu değerlendirmede bulundu:
"Henüz ulaşamadığımız bilgiler orada bizi bekliyor. Toprağın altında geçmişi aydınlatmaya dair çok önemli bilginin ve alüvyon yatağında çok iyi korunmuş bir antik kentin beklediğini düşünüyorum. Korunduğu sürece sorun yok. Tamamen örtülü olduğu için kimsenin buna zarar verme ihtimali de yok. Ama bilimsel merakımdan ve Türkiye'ye kazılmış bir eşsiz kent armağan etme isteğimden dolayı bir an önce kazılabilmesini de temenni ediyorum. Önemli bir kentin arazilerin altında yattığını biliyoruz. 9 metre aşağıda devlet agorası ve diğer kentsel yapılar yatıyor. Önce kamulaştırma yapılması gerekiyor ki biz de kazıları gerçekleştirebilelim. O zaman Demre'nin de Antalya'nın da her açıdan dünyası değişecek."
ORTODOKSLARIN HAC MERKEZİ
Tarihi mekanların kültür turizmi açısından önemli olduğuna değinen Prof. Dr. Nevzat Çevik, bu tarihsel birikimin Türkiye'yi diğer Akdeniz ülkelerinden farklı kıldığını bildirdi.
Arkeolojinin ülkeye büyük bir ayrıcalık sunduğuna dikkati çeken Çevik, Antalya'da, her turistik firmanın ve yerel yönetimlerin tüm tanıtımlarında öncelikle arkeolojik alanları, yapıları kullandığını kaydetti.
Demre'nin küçük bir ilçe olmasına rağmen en fazla turist çeken yerlerden biri olduğuna işaret eden Prof. Dr. Çevik, "Burada eşsiz etkileyicilikte Myra Antik Kenti, hac merkezi olan Aziz Nikolaos Kilisesi, Andriake Limanı, muhteşem Kekova ve de Likya Uygarlıkları Müzemiz var. Bu güçlü ve özel birliktelikte hiçbir yerde görülmeyen akıl almaz bir doğa, kültür ve tarih sarmalı tümüyle Myra'da ve Myra Denizi'nde var. Hepsi bir arada. Müthiş bir cazibe oluşturuyor. Bu da turizme nitelik ve nicelik kazandırma kapasitesini gösteriyor." diye konuştu. (AA)