Tarsus Belediyesi öncülüğünde, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Hacettepe Üniversitesi işbirliği ile yapılan 2. İş Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumu çevrimiçi ortamda gerçekleştirildi. Covıd-19 ile mücadelede yerel yönetimler konusunun tüm boyutlarıyla ele alındığı sempozyumda, aralarında Bilim Kurulu üyesi bilim insanlarının da olduğu çok sayıda uzman sunum yaptı.
Sempozyumda çok sayıda bilim insanı görüşlerini tek tek ifade etti. Sempozyumun açılışında konuşan Tarsus Belediye Başkanı Haluk Bozdoğan, bu yıl ki ana temalarının Covid-19 ile mücadelede yerel yönetimler olduğunu söyledi. Geçen yıl ilçe belediyeleri içinde ilk olarak düzenlenen sempozyumu ’yerel yönetimlerde iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları’ başlığıyla düzenlediklerini kaydeden Bozdoğan, "Sempozyum sonunda rehber niteliğinde bir rapor hazırlayarak ilgililerle paylaşmıştık. Tarsus Belediyesi olarak, ilçemizin gelişmişlik düzeyini artırmak ve halkımızın mutluluğu için il ve ilçe yönetimimiz ile ilçemiz kurum ve kuruluşları ile, sivil toplum örgütleri ile üniversitemizle ortak çabalar sürdürmekteyiz. Bütün uğraşlarımız arasında, ülkemizin ve ilçemizin öncelikli konuları başta olmak üzere bilimsel etkinlikleri de önemsiyoruz. Belediye olarak toplum sağlığını ilgilendiren birçok konuda olduğu gibi iş sağlığı ve güvenliği konularında da çalışmalarını ve kapsamlı proje hazırlıklarımız sürmektedir. Tarihin beşiği, güzel Tarsus’umuzda sizleri misafir edeceğimiz etkinliklerde birlikte olacağımız günlerin özlemi ilesempozyumun, uğraşların, toplum sağlığına katkı sağlamasını dilerim” dedi.
"200 bin şişe dezenfektan, 2 milyon 650 bin adet maske dağıttık"
Pandemi sürecinin başladığı 12 Mart’tan günümüze kadar kesintisiz olarak pandemiyle mücadeleye yönelik çalışmalar yaptıklarını vurgulayan Bozdoğan, “12 Mart 2020’den itibaren atölyelerimizde Tarsus Girişimci Kadın Kooperatifi ile işbirliği halinde gönüllü kadın terzilerin katılımı ile maske üretimine başladık. Kendi tesislerimizde çok ucuza mal ederek ürettiğimiz dezenfektanları hem kentimize dağıttık hem de birçok belediyeye ücretsiz göndermek suretiyle büyük bir dayanışma örneği sergiledik. Hastanelerimize, İlçe Sağlık Müdürlüğümüze ve aile sağlık merkezlerimize sağlık çalışanlarımızın kullanımına sunulmak üzere binlerce adet N95 maske, siperlik, plastik gözlük, tulum, önlük ve C vitamini teslim ettik. 2 milyon 650 bin adet maske dağıttık. Şimdiye kadar 200 bin litre el dezenfektanı şişeleyip dağıtımını gerçekleştirdik. Yaklaşık 5 milyon litre dış mekan dezenfektanı üretimini sağladık. Kentin tüm noktalarında dezenfeksiyon işlemlerini gerçekleştirdik, bu çalışmalara devam ediyoruz. Alzheimer, demans hastalarına ve 65 yaş üzeri vatandaşlarımıza akıllı bileklik dağıtımında bulunduk. Pandemi sürecinde ürünlerini pazarlama güçlüğü çeken çiftçilerimizin mahsüllerini onlara destek olabilmek adın satın alıp, ekiplerimiz aracılığı ile sokak sokak gezilerek halkımızın ikametlerine dağıttık” ifadelerini kullandı.
"Benim için güvenli ve etkili aşıdır"
Sempozyumda bir sunum yapan Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, Covid-19 aşısı konusundaki düşüncesini açıkladı. Ünal, "Bence şu anda geliştirilmiş olan aşılar o hangi ülkede yapılacaksa o ülkenin otoritesi tarafından, bağımsız grupları tarafından faz 1, faz 2, faz 3 herşeyi masaya yatıp değerlendirilip, ülkedeki sıkıntı, salgın, aşının getireceği kar, zarar iyice değerlendirildikten sonra ’evet yapıyorum’ demişse bu benim için güvenli ve etkili aşıdır. Ben bunu yaptırırım, çocuklarıma da yaptırırım" diye konuştu.
Türk Tabipler Birliği Covid-19 İzleme Kurulu üyesi Prof. Dr Kayıhan Pala da “Dün TheGuardian Gazetesinde yayınlanan haber bir kez daha Covid-19 pandemesinin tek başına sağlıkla ilgili bir sorun değil bunun dışında özellikle ekonomik etkileri ve istihdam açısından da karşımızda duran bir zorluk olduğunu ortaya koyuyor. Öyle ki Amerika’daki bu pandemi sırasında yaygın işsizliğin, açlığın artmasına neden olduğuna vurgu yapılıyor ve 2020’de 50 milyondan fazla kişinin ki bunlardan 17 milyondan fazlası çocuk olmak üzere açlıkla karşı karşıya kalabileceği bildiriliyor. Öncelikle şuradan başlamamız gerekiyor. Bulaşıcı hastalıklar sınıf ayrımı gözetir. Bu insanlık tarihinde karşımıza çıkan temel dinamiklerden bir tanesi. Emekçiler, burjuvaziyle karşılaştırıldığında bulaşıcı hastalıklardan daha fazla etkilenir. Bunun en önemli iki nedeni, zaten emekçiler içerisinde sağlıklı eşitsizliklerin daha yüksek olması ve emekçi sınıflar için bu pandemi sırasında da birçok yerde görüldüğü gibi sağlık hizmetlerinin yetersiz olmasıdır. Dolayısıyla böyle bir sınıf ayrımı karşımızda. Yalnızca ülkemizde değil Dünya’da da bir tür sınıf bağışıklığından söz ediliyor. Yani emekçi kesimler, yoksullar, yoksunlar birçok diğer hastalıkta olduğu gibi bu hastalıkta da daha fazla hastalanıyorlar, daha fazla hayatlarını kaybediyorlar” şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz