Suriye Müftüsü Dr. Ahmed Bedreddin Hassun, peçenin geleneksel bir örtünme biçimi olduğunu belirterek, "Gelenekle ibadet birbirine karıştırılmamalı" dedi.
Suriye'de eğitim kurumlarında peçe kullanımının yasaklanmasını değerlendiren Hassun, uygulamayla "Suriye'de peçe veya türbanın tamamen yasaklanmadığına" dikkat çekti.
Sokakta, evde takılmasına veya genel olarak kadınların özgürlüğüne müdahale etmiyoruz" diye konuştu.
PEÇE ŞAHSİ ÖZGÜRLÜK DEĞİL
Hassun, çalışma hayatının düzenine herkesin uyması gerektiğini vurgulayarak, "Peçe, bazılarının iddia ettiği gibi şahsi özgürlük değil. Bu uygulama da şahsi haklara müdahale değil. Bazı peçeli kardeşlerimiz ihlallerde bulundu, peçeli olarak derslere girdi. Onlara bunun, genel çalışma düzenine aykırı olduğu anlatıldı" ifadesini kullandı.
Hassun, İslam dini içinde peçe kullanımının yeri bulunmadığını söyledi. Peçenin geleneksel bir örtünme biçimi olduğunu anlatan Hassun, "Peçenin İslam diniyle hiçbir şekilde alakası yok" dedi.
Hassun, "Kadın kardeşlerimize, gelenekle ibadeti birbirine karıştırmamaları gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Bu ibadet değil gelenektir demeye çalışıyoruz" diye konuştu.
HALK GÖRÜŞ BİLDİRMİYOR
Suriye'de eğitim kurumlarına peçeli öğretmen ve öğrencilerin girişinin yasaklanması, toplumun her kesiminde tartışılıyor. Ancak tartışmalar Suriye medyasına yansımadığı gibi, halk bu konuda görüş bildirmekten kaçınıyor.
Peçe yasağına ilişkin geniş bir değerlendirme yazısı kaleme alan Forward dergisi editörü ve champress.com internet sitesi yazarı Sami Mubayyid'e göre, peçe yasağından Suriyeli ılımlı Müslümanlar, Hristiyanlar ve laikler memnun. Kur'an-ı Kerim'e göndermeler yapan bu kesimler, "Kur'an'da kadınların bütün vücutlarını ve yüzlerini kapatmaları gerektiğini emreden tek bir satır bulunmadığını ve peçenin Suriye toplumuna yabancı olduğunu" savunuyor.
Suriyeli akademisyenler, yasağı destekleyerek, peçeli öğrencilerle yüz yüze iletişim kurulamadığını, özellikle sınav dönemlerinde yüzü kapalı öğrencinin tanınamaması yüzünden sıkıntılar olduğunu belirtiyor.
PEÇE SUUDİ ARABİSTAN'DAN GELDİ
Peçe yasağına karşı çıkan Suriyeli muhafazakarlar ise peçenin, toplum içinde kadının kullanabileceği en iyi İslami giysi olduğunu söylüyor. Mubayyid yazısında, Suriye kadınının geleneksel İslami kıyafetinin eşarp olduğunu, peçenin 25-30 yıl önce Suudi Arabistan'dan Suriye'ye geldiğini belirtiyor.
Osmanlı döneminde kadınların peçenin uzun modeli olan bir çeşit kıyafet giydiğini ifade eden Mubayyid, bu geleneksel kıyafete ilk karşı çıkan genç kızın hikayesini şöyle anlatıyor:
"Osmanlı döneminde kadınlar, tüm vücudu kapatan uzun siyah elbise giyerdi. 1920'de 21 yaşında Şamlı bir kız, Fransızlara karşı gönüllü olarak Suriye ordusunda savaşırken bu kıyafetini çıkarır. Sokaklarda omzunda tüfeğiyle peçesiz gezmesi muhafazakarlar arasında şok yaratır. Kız onlara, Hz. Muhammed'in eşlerinin kendisiyle birlikte savaşlara peçesiz katıldığını hatırlatır.
Bu olayın ardından 1930 ve 40'lı yıllarda Suriye'de peçeye benzeyen bu kıyafetin kullanımı azaldı, ancak 1944 yılında öfkeli din adamları parlamentoda, kadınların yüzlerini kapatacak biçimde giyinmelerini ve buna uymayanların ağır cezalara çarptırılmasını öngören yasa çıkarmaya çalıştı. Sokaklarda peçesiz dolaşan kadınlara saldırılar oldu.
1953'te Süreyya El Hafız, 1961'de ise Kamer Şura adlı kadınlar parlamentoda ve kamusal hayatta peçenin dayatılmasına karşı mücadele etti."
Mubayyid, son aylarda Suriye'deki peçe tartışmasının, bu kadın aktivistlerin erkek egemen toplumdaki mücadelelerini hatırlattığını belirtiyor. Suriye'de bu yılın mayıs aylarına kadar peçeli öğretmen ve öğrenciler derslere bu kıyafetleriyle girebiliyordu. Yaz başında Suriye Eğitim Bakanlığı, yaklaşık 1200 peçeli öğretmeni başka kent ve köylere tayin etti. Bu tayinlerin ardından, üniversiteler başta olmak üzere eğitim kurumlarına peçeli girişler yasaklandı. Suriyeli yetkililer, bu uygulamanın "laik eğitim sisteminin korunmasını" amaçladığını kaydediyor.
AA