Mardin'in Kızıltepe ilçesinden 2000 yılında İstanbul’a taşınan Mehmet (57) ve Türkan Akgün çifti, Esenler’de ev kiralayıp çalışmaya başladı. O dönem 11 yaşında olan oğulları Fırat da babasına destek olmak için ayakkabı boyacılığı yapmaya başladı. Akgün ailesinin oğulları Fırat, İstanbul'da yaşamaya başladıklarının 21’inci gününde eve dönmedi. Polise haber veren çift, çocuklarını aramaya başladı. Fırat’ın Esenler Davutpaşa Yavuz Selim Parkı’nda birileri tarafından bir otomobile bindirildiğini öğrenen ailenin çabaları sonuçsuz kaldı. Oğullarını aramaktan hiç vazgeçmeyen aile, zaman zaman İstanbul'a gidip geldiklerini, polisin çalışmalarını yakından takip ettiklerini söyledi.
İstanbul’a gittiğine çok pişman olduğunu anlatan gözü yaşlı Mehmet Akgün, oğlu Fırat’ın 8 çocuğunun en büyüğü olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bize söylediler, ‘İstanbul’un taşı toprağı altındır.’ Biz altın falan görmedik. Üstelik çocuğumuzu da kaybettik. 21 yıldan beri arıyoruz, bulamıyoruz. Onun sesini bir duyayım, o bana yeterlidir. Eğer sağ ise onu bir göreyim, o zaman Allah benim canımı alsın. Esenler Davutpaşa'da oturuyorduk. İstanbul’a gittiğimizin 21'inci gününde oğlum ortadan yok oldu. Fırat'ı İstanbul Esenler Yavuz Selim Parkı’nda akşam saat 4-5 civarlarında orada görenler olmuş. Bir arabaya atmışlar ve o çocuğu götürmüşler. Ondan sonra hiçbir haber alamadık. Yani İstanbul’u karış karış aradık. Bütün dostlarla, herkesle de beraber aradık, bulamadık onu. İlk kaybolduğu günde bütün karakolları gezdim. Bütün yurtlara gittim, cezaevlerine gittim. Kayıplar derneğine gittim. Bütün İstanbul’u sokak sokak aradım. Bir ipucu bulamadım. O zaman kamera hiçbir yerde yoktu. Bu zaman olsaydı belki kamera görüntülerinden bulur, ona kavuşabilirdik. Böylece 21 yıldır onun acısını çekmeyecektik. Kayıplar derneğine gittiğimde aynı Fırat’ımın yaşlarında, 11, 12, 13, 14, 15 yaşlarında 23- 24 çocuk kaybolmuştu. Hepsi de Güneydoğu çocuklarıydı. Kimi diyordu Mardin, Diyarbakır, Urfa, Antep, Batman, yani her tarafta 23- 24 çocuk kaybolmuştu. İstanbul’da 11 yıl kaldım, sonra Kızıltepe’ye döndüm. 10 yıldır Kızıltepe’deyim. Keşke İstanbul’a hiç gitmeseydim, çocuğum kaybolmasaydı. Keşke ölseydim, keşke dilencilik yapsaydım da İstanbul’a gitmeseydim.”
Türkan Akgün, İstanbul'u sokak sokak dolaştıklarını ancak oğlunun izine ulaşamadıklarını ifade ederek, “Çocuğumuz kayboldu. İstanbul’da 11 yıl boyunca sokak sokak aradık, bulamadık. Onu ararken kimi günler sokaklarda sabahladık veya sokakta uyuduk. Oğlum Fırat, eğer sağ isen bak annen seni çok özledi. Bana bir telefon et ‘Alo’ de. ‘Anne ben sağım gelmiyorum, sen beni bıraktın ben de gelmiyorum’ de. Bana böyle söyle, yeter oğlum” dedi.
(DHA)