MAGAZİN

Taşlanarak öldürülmüştü...

Kocasının attığı iftira nedeniyle 1986 yılında taşlanarak öldürülen İranlı Soraya'nın öyküsünü konu alan "Soraya'yı Taşlamak", 14 Mayıs'ta vizyona giriyor.

13 yaşındaki Soraya, küçük suçlardan sabıkalı 20 yaşındaki Ghorban Ali ile evlendirilir. 23 yıl süren evliliğinde yedi çocuğu olur. Kocasının dayaklarından dolayı iki bebeği de ölü doğar. Komşu kasabada gardiyan olarak çalışan Ghorban Ali, orada 14 yaşındaki bir kıza göz koyar. Soraya'yı boşamak ister ve nafaka vermemek için onu sadakatsizlikle suçlar.

****

Şeriat kanunlarının hüküm sürdüğü ülkede, Soraya'nın masum olduğuna kimse inanmaz ve talihsiz kadın recm cezasına çarptırılır. 15 Ağustos 1986'da da taşlanarak öldürülür. Ertesi gün Zahra, gazeteci olduğunu anladığı Freidoune'un karşısına çıkar. Amacı, yeğeni Soraya'nın vahşice katledildiğini onun vasıtasıyla tüm dünyaya duyurabilmektir...

Gerçek bir öykü

İşte 14 Mayıs'ta vizyona girecek "Soraya'yı Taşlamak" filminin konusu bu. 2008 yılında, 75 yaşındayken hayatını kaybeden İranlı yazar Freidoune Sahebjam'ın gerçek olaylara dayanarak yazdığı "The Stoning of Soraya M" adlı kitabından senaryolaştırılan filmin yapımcısı, "Cesur Yürek" ve "ısa'nın Çilesi" gibi bıçak sırtı filmlere imzasını atan Stephen McEveety. Yönetmen koltuğunda, aynı zamanda senaryoyu yazan İran asıllı Cyrus Nowrasteh oturuyor. Başrollerde ise "ısa'nın Çilesi"nde Hz. ısa'yı canlandİran Jim Caviezel ile Oscar'a aday gösterilen ilk İranlı oyuncu olan Shohreh Aghdashloo var.

RECM SAHNESİ ÇOK ÇARPICI

Filmin senarist ve yönetmeni Cyrus Nowrasteh, çarpıcı recm sahnesi için şunları söyledi: "Taşlanma sahnesini, olabileceği kadar açık şekilde yansıttık. Daha önce hiçbir filmde taşlanma sahnesi gösterilmemişti. Seyircinin asla unutamayacağı bir şey göstermek için ağır bir sorumluluk hissediyordum. Standart bir popcorn film şiddeti olmamalıydı, fakat seyircinin aklını başından alacak kadar aleni de olmamalıydı. Korkutmanın ötesinde, olayın nasıl olduğunu gösterebilmek için sahne azami bir dikkatle planlandı."

HİKAYEYİ DUYUNCA DONUP KALDIM

Shohreh Aghdashloo: "Cyrus Nowrasteh konuyu anlattığı zaman dondum kaldım ve ilk lafım 'Bugüne kadar neredeydiniz, 20 yıldır sizi bekliyordum' oldu. 'Neden' diye sorduğunda ise, gerçek bir recmin kaydını seyrettiğimi ve o zamandan beri kim, ne zaman, nasıl bu dehşete ışık tutacak diye beklediğimi söyledim."

2 HAFTADA FARSÇA ÖĞRENDİM

Jim Caviezel: "Hikayeyi duyduğum anda bu filmin içinde olmak istedim. Birisi bana Auschwitz'deki duygusuzluğun 20'nci yüzyılın en büyük günahı olduğunu söylemişti, bence bu da 21'inci yüzyılın en büyük günahı. Bu arada rolüme hazırlanmam için sadece iki haftam vardı, Farsça'yı bu kadar kısa bir zamanda konuşmaya başladım."

En Çok Aranan Haberler