Tatlı yerken adeta kontrolümü kaybediyorum, yedikçe daha fazla yemek istiyorum… Aç olmasam bile tatlı yeme isteği zihnimi sürekli meşgul ediyor… Yemekten sonra tatlı yemezsem doyduğumu hissetmiyorum… Açlığımı dindiren, ruhumu dinlendiren tek şey; tatlılar… Bir daha tatlıların cazibesine kapılmayacağımı söylüyor, ancak kısa bir süre sonra kendimi koca bir porsiyon tatlı yerken buluyorum… Her seferinde tatlı yedikten sonra pişman oluyorum ama nafile…
Çoğu kişi dert yanıyor ama çözüm bulamıyor
'Tatlı krizleri' çoğumuzun dert yandığı, ancak çözüm bulmakta zorluk çektiği sorunlardan biri. Zaman zaman yaşanan tatlı krizleri sorun oluşturmazken, ataklar sıklaştığında zamanla kilo alımına, yorgunluk hissine, öfke ataklarına, uyku bozukluklarına, hatta insülin direnci, diyabet, kalp-damar hastalıkları ve karaciğer yağlanması gibi sağlık problemlerine yol açabiliyor. Dolayısıyla tatlı krizlerine ‘dur’ dememiz hem fiziksel hem ruhsal sağlığımız için çok önemli.
Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Demet Cerit tatlı krizlerinde öncelikle altta yatan etkenin tespit edilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Yoğun stresten regl öncesi sendromuna, hatalı beslenmeden çocukluktan süregelen alışkanlıklara, depresyondan insülin direnci ve hipoglisemi başta olmak üzere bazı metabolik bozukluklara kadar pek çok etken kan şekerinde dengesizliğe ve tatlıya eğilimin artmasına neden olabiliyor. Dolayısıyla atılması gereken ilk adım, öncelikle herhangi bir sağlık probleminin olup olmadığının araştırılması olmalı. Altta yatan etkene yönelik tedavinin yanı sıra beslenme alışkanlığında yapılacak olan değişiklikler de tatlı krizleriyle başa çıkmada anahtar rol üstleniyor ” diyor.
Peki tatlı krizlerimize kalıcı çözüm bulmak için beslenme alışkanlıklarımızda nelere dikkat etmeliyiz? Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Demet Cerit, tatlı krizlerine karşı alabileceğiniz 8 etkili önlemi anlattı, önemli uyarılarda bulundu!
KOMPLEKS KARBONHİDRATLARA YÖNELİN
Rafine un, pirinç, patates, mısır, kestane gibi nişasta içeriği yüksek olan besinler ve şeker ile şeker içeriği yüksek her türlü yiyecek ve içecek, basit karbonhidratlar grubunda yer alıyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Demet Cerit basit karbonhidratların sindirim kanalından çok hızlı emilerek kana karışmaları nedeniyle kan şekeri ve insülin seviyelerinin hızla yükselmesine yol açtığı uyarısında bulunarak, “Hızla yükselen insülin seviyesi de kan şekerinin kısa zamanda düşmesine, buna bağlı olarak tokluk süresinin kısalmasına ve tekrar tatlı besinler tüketme isteğine neden oluyor. Dolayısıyla beslenmenizde tam tahıllar, kepekli pirinç, bulgur, kepekli makarna, yulaf ve kuru baklagiller gibi kompleks karbonhidrat kaynaklarına yer vererek daha uzun süren tokluk sağlayabilir, yemekten sonra tatlı isteğinin önüne geçebilirsiniz” diyor.
ÇOK DÜŞÜK KALORİLİ BESLENMEYİN
Özellikle kilo kontrolü sağlamak isteyen kişilerin yaptıkları hataların başında çok düşük enerji, yani kalori almak ve bir besin grubunu tümüyle beslenme listesinden çıkarmak geliyor. “Uzun süre çok düşük enerji almanız durumunda, vücudunuz enerji depolarını korumak adına, çareyi yağ hücrelerinden salınan iştah hormonlarını artırmakta buluyor” uyarısında bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Demet Cerit şu bilgileri veriyor: “Bu durum, vücudun en hızlı biçimde enerji sağlayabileceğini bildiği yüksek karbonhidrat içeren besinlere olan ilginin artmasına yol açıyor ve tatlı krizleri baş gösteriyor. Proteinler ile yağlar karbonhidratlara göre daha yavaş sindirildikleri için uzun süreli tokluk sağlıyorl Yetersiz tüketilmeleri durumunda çabuk acıkma ve öğünden hemen sonra tatlı bir şeyler tüketme isteği oluşuyor. Bu nedenle yeterli enerji almaya ve besin öğelerini dengeli bir biçimde tüketmeye özen gösterin”