Bitlis’in Tatvan ilçesinde faaliyet gösteren Tatvan İnsani Haklar Eğitim ve Yardım Derneği (İNSAN-DER) Başbakan tarafından geçtiğimiz günlerde açıklanan Demokratikleşme Paketi'yle ilgili yazılı bir açıklama yaptı.İnsan-Der’den yapılan yazılı açıklamada, “Son 10 yılda açılan her paket, bu sistemin halkına ne kadar zulmettiğinin, ne kadar acımasız olduğunun itirafıdır. Sayın Başbakana göre de Türkiye halkları prangalara vurulmuştur. Şöyle diyor: 'Açıklayacağımız paket, elbette Türkiye'yi bütün prangalarından kurtaracak, bütün tortuları temizleyecek bir paket değildir ancak bu istikamette, bu hedef doğrultusunda çok önemli bir aşamadır, nihai hedefe ulaşmak için de çok önemli bir eşik noktası olacaktır” denildi.“Bundan önceki iktidarlarda da demokratikleşme adımları atılmakta, çözüm önerilerini içeren paketler açılmaktaydı. 1984’ten beri Türkiye’de demokratikleşme adına yapılan düzenlemelerin tümü iki eksenliydi. Birincisi, Avrupa Birliğine üyelik, ikincisi Kürtlerin başlattığı siyasi ve silahlı muhalefeti bastırma. Özal’ın 6 Eylül 1991’de bir dış seyahat esnasında uçakta, “Federasyon dahil her şeyi tartışmalıyız” açıklaması kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştı” denilen açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:“Derinlerden yükselen tepkiler, Özal’ın geri adım atmasına sebep oldu. Demirel 1992 yılında, “Kürt realitesini tanıyoruz” dedi. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, 16 Aralık 1999'da başbakan yardımcısı olarak gittiği Diyarbakır'da, 'Geçmişe artık sadece yanlışlarımızdan ders almak için bakmalıyız ve aynı yanlışları tekrarlamamalıyız. Avrupa Birliğine üyeliğimize giden yolun Diyarbakır'dan geçtiğine inanıyorum' demişti. Yılmaz, demokrasinin Türk'ün de Kürt'ün de hakkı olduğunu söyleyerek açılımların kaçınılmaz olduğuna işaret etti. Son 11 yılda oylarını artırarak üç kez tek başına iktidar olan AK Parti döneminde de AB uyum yasaları çıkarıldı, açılımlar yapıldı, demokratikleşme paketleri açıldı. Nihayet Mart 2013 Newroz’unda başlatılan barış sürecinden beş ay sonra 30 Eylül 2013’te Sayın Başbakan tarafından bir demokratikleşme paketi daha açıldı. Her kesimin heyecanla beklediği bu paket şimdiye kadarki açılım ve demokratikleşme paketlerinin tümünden fazla yankı uyandırdı. Bunun birkaç belirleyici sebebi var: 1. Barış Süreci’nden sonraki ilk paket olması. 2. PKK’nin, çekilmeyi durdurmasının toplumda yarattığı tedirginlik. 3. Gezi olaylarıyla oluşan keskin ayrışmalar. 4. Önümüzdeki mart ayında yapılacak yerel seçimler. 5. Öncekilere göre daha ileri ve daha radikal değişiklikler öngörmesi.”“21 maddelik paketin “devrim” niteliği var mıdır? Eğer söz konusu paket Türkiye ile ilgili ise, şüphesiz ki dört maddesi devrim niteliğine sahiptir” denilen açıklanın devamında ise şunlar yer aldı:“1933’ten beri herkesi Türk olmaya zorlayan Andımız'ın kaldırılması, kamuda çalışan kadınlara baş örtüsüyle çalışma hakkının verilmesi, isimleri zorla değiştirilen köy ve şehirlerin eski isimlerinin iade edilmesi, ana dilde eğitime dair çok yetersiz de olsa getirilmesi planlanan düzenleme söz konusu. İnanç özgürlüğüne vurgu yapan maddelerin fazlalığı göze çarpmakla beraber, din ve inanç hürriyetine büyük darbe vuran iki maddeyi görmezden gelemeyiz. 1. Bize ait olmayan Andımız, resmi ideoloji için sabah ayinlerinin kutsal yemin metni ortadan kaldırılmıştır. 2. Yardım Toplama Yasası’na yapılan müdahaleyle Türk Hava Kurumu gibi hiçbir insani misyonu olmayan ve belli odakların denetiminde olan bir kurumun gelirleri kısıtlanmıştır. İnkar ve asimilasyonun bir sonucu olarak yasaklanan köy ve şehir isimlerinin iadesini öngören madde alkışlanmalıdır. Haritada Dersim, Amed, Farqin, Bidlis’i görmek Kürtler için psikolojik bir rahatlama getirecektir. Bu düzenlemeyle Türkçeye birçok Ermenice kelime de girecektir. Kürt köylerinin çoğunun eski adı Ermenicedir. Onlara düşmanca davranıldı; hiç olmazsa dillerin kardeşliğine birkaç kelime katkısı olsun. 3 Kasım 1928’de kabul edilen 26 Latin harfinden üç tanesi ayıklanıp bunların alfabeye girmesi yasaklanmıştı: X, W, Q. Arapça, Farsça ve hatta Azericede kullanılan bu harflerin yasaklanmasıyla Türklerin gırtlak yapısı bu üç harfe tamamen yabancı kaldı. Arap harflerine beslenen nefretin sonucu ve dinen büyük vebali: Seksen beş yıldır Kur’an eğitimi almayan Türkler, Fatiha Suresi dahil, bütün namaz surelerinde geçen “X, Q, W” harflerini yanlış okumakta. Demokratikleşme paketindeki ciddi düzenlemelerden biri de harflere getirilen özgürlüktür. Paketteki bu üç harf yasağının kaldırılmasına ulusalcı İşçi Partisi’den sert tepki geldi. İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Hasan Basri Özbey’e göre 'Q-W-X' harflerinin alfabeye eklenmesi ile bölünmenin hukuksal zemini ortaya konulmuştur. CHP ve MHP’ye göre de bu harfler bölücülüğe davetiyedir. Sonuç olarak, açılan bu paket, devamı gelmesi temennisiyle Anadolu halkı için hayırlıdır. Sayın Başbakana göre 60 yıldır demokratikleşme devam etmektedir ve bundan sonra da demokratikleşme paketlerine devam edilecektir. Unutulmamalıdır ki özgürlüklerin önündeki engeller azaldıkça bölünme ve ayrışma riski de ortadan kalkacak, kardeşlik iklimi yeniden ve kalıcı bir şekilde oluşacaktır. Tecrübelerle ve PKK hareketinin talebinin, Bağımsız Birleşik Kürdistan’dan demokratik cumhuriyete evrilmesiyle de sabittir ki, özgürlüklerden korkmak sadece vesvesedir.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz