MERSİN, Mersin Barosu ev sahipliğinde Adana, Gaziantep, Hatay ve Osmaniye Baroları ile birlikte, 'Suriyeli Sığınmacıların Hukuki Statüleri ve Türkiye'de Yaşadığı Hukuki Sorunlar' paneli düzenlendi. Panelde konuşan Başkan Yardımcısı Berra Besler, Ortadoğu'daki Arap Baharı'nın son olarak Suriye sıçradığını ve 15 Mart 2011'de başlayan, barışçıl ve sivil halk ayaklanması geçen süre içinde iç savaşa dönüştüğünü, bunun sonucunda da Suriyelilerin güvenli bölgelere göç etmek mecburiyetinde kaldığını anlattı.
'TÜRKİYE'DE 2 MİLYON SAVAŞ KAÇKINI VAR'
İç savaştan 10 milyon Suriyelinin doğrudan etkilendiğini belirten Besler, yaşananların tek nedeninin petrolün kontrol altına alınması olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Benzer kanlı bir senaryo, bir süreden beri Suriye'de tekrarlanmaktadır. Burada da, ulusal çıkarlarının gerektirdiği hiçbir haklı gerekçesi olmaksızın, Suriye'nin içişlerine doğrudan karışarak Esad'ı düşürme ısrarını sürdüren ve bu amaçla içlerinde IŞİD ve El-Nusra terör örgütleri olmak üzere, Esad'a karşı olan tüm örgüt ve girişimleri aktif olarak desteklediği iddia ve ifade edilen bir Türkiye görüntüsü var. Batılı kimi ülkelerce de desteklenen bu yanlış politika sonucu; iç savaş girdabında çırpınan bir komşu Suriye olgusu var. Türkiye-Suriye sınırında özerk Kürt bölgesi ilan edebilen, PKK'nın yan kuruluşu PYD var. Son olarak da, IŞİD'in Türkiye sınırına dayanması sebebiyle Suriye'den kaçarak Türkiye'ye sığınan 2 milyon kadar Suriyeli gerçeği var. Kısacası, 'Komşularla sıfır sorun' diye diye Irak, Suriye, İran, Mısır, Rusya ve diğer bazı ülkelerle ilişkileri gerginleşmiş bir Türkiye var."
'FAZLA İSTEKLER DEVLETİN TAKTİRİNDE'
Suriyelilerin Türkiye geneline yayıldığını ve giderek birçok sorunun kaynağı haline geldiğini belirten Besler, Türkiye'deki Suriyelilerin 1951 tarihli 'BM Mültecilerin Hukuki Statüsü'ne tabi olmadığını kaydederek,şöyle devam etti:
"Zira, Türkiye, bu sözleşmeye koyduğu çekince ile Avrupa ülkelerinden gelenlere 'mülteci' statüsünde işlem yapacağını kayıt altına aldırmıştır. Ülkemizdeki Suriyeliler, eğer mülteci statüsünde sayılabilselerdi, 'Her mülteci güvenli sığınma hakkına sahiptir' kuralından yararlanarak bu çerçevede, hem yerel, hem de uluslararası koruma altına alınabileceklerdi. Mevcut durumda Suriyeliler, sadece insan olmaları bakımından bazı hakları talep edebilme imkanına sahip olabilirler, ancak daha fazlası bu istekleri kabul edecek olan devletin takdirine kalmış durumda. Ülkemizde bulunan Suriyelilere mevcut yasal mevzuatımıza göre, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kazandırılması mümkün değildir. Zira Suriyeliler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olabilmek için gerekli şartları taşımamaktadır. Bu kişilere vatandaşlığının sağlanması için yeni yasal düzenlemelerin yapılmasına ihtiyaç vardır. Böyle bir düzenlemeyi haklı kılacak hiçbir neden yoktur. Ülkemizde bulunan Suriyeliler için 'misafir' sıfatı kullanılmaktadır. Bu sıfatın ise, hiçbir hukuki geçerliliği bulunmamaktadır. Savaştan kaçarak Türkiye'ye gelen ve yaşamlarını sürdüren Suriyelilerin, değil uzun, kısa vadeli bir politika ya da program dahi oluşturulmadan ülkemize gelmelerine göz yumulmuş olunması bir sorumsuzluk örneği olduğu gibi, her geçen gün daha da ağırlaşma eğilimi gösteren bir çok sorunu da beraberinde getirmiştir."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz