Fırat KESKİNKILIÇ / ANKARA, (DHA) - MERSİN'de vahşice katledilen Özgecan Aslan'ın ölümüne tepki amaçlı TBMM Genel Kurulunda çok sayıda milletvekili koyu renk ve siyah kıyafet giyindi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, kadına şiddete karşı konuşma yapmak için kürsüye çıktığı sırada CHP'li çok sayıda milletvekili Genel Kurul Salonundan dışarı çıkarak protesto etti. Bu protesto nedeniyle AK Parti Samsun Milletvekili Ahmet Yeni ile CHP Grup Başkanvekili Levent Gök arasında sözlü tartışma yaşandı. TBMM Genel Kurulu saat 15.00'da TBMM Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı yönetiminde açıldı. Bahçekapılı, Mersin'de katledilen Özgecan Aslan nedeniyle üzüntülerini dile getirdi ve söz isteyen bütün milletvekillerine Özgecan Aslan ile ilgili 1'er dakika söz hakkı vereceğini söyledi. Konuşmak için kürsüye çıkan CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, kürsüye Özgecan Aslan'ın fotoğrafını astı. BAKANI PROSETO ETTİLER Özgecan Aslan'ın ölümüyle ilgili söz alan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam kürsüye çıktı. Bu sırada ise CHP'li milletvekillerinin büyük kısmı bakan İslam'ı protesto etmek için Genel Kurul salonundan dışarı çıktı. Genel Kurul salonunda ise CHP grubundan Grup Başkanvekili Levent Gök ile Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ kaldı. GERGİNLİK ÇIKTI Bakan İslam'ın konuşmasını tamamladıktan sonra bakanlar sırasındaki yerine geçtiği sırada söz almadan oturduğu koltuktan ayağa kalkan AK Parti Samsun Milletvekili Ahmet Yeni, CHP sırasında bulunan Grup Başkanvekili Levent Gök'e sesini yükselterek bakan İslam'ın protesto edilmesine tepki gösterdi. Bunun üzerine Gök ile Yeni arasında sözlü tartışma yaşandı. BAHÇEKAPILI TEPKİ GÖSTERDİ Yaşanan tartışmalar üzerine TBMM başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı, “Şiddeti konuşuyoruz yaptığınıza bakın. Biz şiddeti kınıyoruz şiddet gösterisi yapıyorsunuz, kınıyorum sizi.ödiye çıkıştı. Bakan İslam'ın bakanlar sırasına geçmesinin ardından CHP'li milletvekilleri Genel Kuruldaki yerlerini aldı. "SORUN TÜM DÜNYADA TARTIŞILIYOR" Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Özgecan Aslan'ın öldürülmesi ve kadına karşı şiddet ile ilgili Genel Kurul'da bir konuşma yaptı. "Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; Allah'ın verdiği canı Allah'tan başka kimse alamaz inancıyla kendi nefislerini tanrılaştıran tüm katilleri buradan, bu kürsüden bir kez daha lanetliyorum. Hepinizin bildiği gibi, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri tüm dünyada hâlâ en önemli sorun alanlarından birini teşkil ediyor. Bu sorun, uzun bir zaman sürecinden geçerek ne yazık ki günümüze kadar taşınmış durumda. Şiddet ne biçimde olursa olsun, kadınların hayatına korku ve güvensizliği sokuyor, temel hak ve hürriyetlerini kullanmalarını engelliyor. Sorun tüm dünyada tartışılıyor, her ülke kendine göre birtakım tedbirler alıyor ancak ne yazık ki şu ana kadar hiçbirimiz köklü bir çözüme ulaşabilmiş değiliz. Şiddet konusunda çeşitli ülkelerin yayınladığı bazı istatistiki veriler var. Bunlardan rastgele bir örneği sizinle paylaşmak istiyorum. İzlanda'da Sosyal İşler ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının "Kadına Karşı Şiddet" araştırması 2008 raporuna göre, eş ya da birlikte yaşanılan kişilerden şiddet gören kadın oranı yüzde 22, yabancı bir erkekten şiddet gören kadın oranı yüzde 42. Türkiye'de ise "Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet" araştırması verilerine göre, 2008 yılında yakın ilişkide olunan erkekler tarafından şiddet gören kadın oranı yüzde 39,3; 2014 yılında bu rakam yüzde 35,5. Yakın ilişkide olunmayan erkekler tarafından şiddet gören kadın oranı Türkiye'de, 2008 yılında yüzde 17,8; 2014 yılında bu rakam yüzde 14. Yani birçok basın organında rastladığımız -iddia edildiği gibi- genel olarak kadına yönelik şiddet olaylarında yüzde 1.400 civarında bir artıştan söz etmiyoruz, nispi de olsa bir düşüşten söz edebiliyoruz.Ancak ülkemizde ve dünyada kadına yönelik şiddetin en korkunç biçimi olan kadın cinayetlerinde durum ne yazık ki böyle değil. Kadına yönelik şiddetin diğer türlerindeki nispi azalmaya karşılık kadın cinayetlerinde özellikle son bir yıl içinde yaklaşık yüzde 40 oranında bir artış olduğunu tespit ediyoruz. Bu artışı, ülkemizde işlenen genel cinayetlerle, tüm kesimlere -yaşlı, genç, kadın, erkek- herkese karşı işlenen cinayetlerle karşılaştırdığımız zaman yine aynı verileri alıyoruz. Hiç gizli olmayan TÜİK verilerinden, hepinizin ulaşabileceği TÜİK verilerinden aldığım rakamları sizinle paylaşmak istiyorum. 2011-2013 yılları arasında cinayetler açısından bir sayısal oranlama yapıldığında yüzde 40 civarında bir artış olduğu görülüyor. Aynı yıllar içerisinde erkek cinayet kurbanlarının artış oranı yüzde 45, kadın cinayet kurbanı oranlarının artışı yüzde 37" dedi. "SORUNU ÇÖZMEK NOKTASINDAN OLDUKÇA UZAKTAYIZ" Bakan Ayşenur İslam, "Şunu söylemek istiyorum: Bu rakamlar çok acı ve çok korkunç. Ama, yine de şunu söylemek istiyorum: Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de şiddette ne yazık ki son yıllarda ciddi bir artış var ve ne yazık ki tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hâlâ sorunu çözmek noktasından oldukça uzaktayız. Bu kadar yaygın ve çok boyutlu bir sorunun çözümünün tek bakanlığın çalışmalarıyla bulunamayacağını hepimiz kabul ediyoruz. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere tüm kamu kurum, kuruluşları ile konuyla ilgilenen tüm STKlar, aileler, basın, tüm kadınlar ve tüm erkekler üstümüze düşeni yapmak zorundayız" diye konuştu. "KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE KONUSUNDA İKİ EYLEM PLANI UYGULADIK" Bakan Ayşenur İslam, "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak, kurulduğumuzdan bu yana kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda önleyici, koruyucu, caydırıcı ve rehabilite edici tedbirler üzerinde çalışıyoruz, çalışacağız. Bu tedbirler kapsamında ülkemizde bugüne kadar kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda iki eylem planı yaparak bunları uyguladık. Bu eylem planlarından birincisi 2007-2010 yıllarını, ikincisi ise 2012-2015 yıllarını kapsıyor. Son eylem planımızın süresi 2015 yılı sonunda dolacak. Bu nedenle, İstanbul Sözleşmesi'nden kaynaklanan yükümlülüklerimizi, 6284 sayılı Kanun'un etki analizi araştırmasının sonuç ve önerilerini, sivil toplum kuruluşlarının şiddetle mücadele kapsamında yaptığı çalışmaları ve önerileri, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Şiddetle Mücadele Komisyonunun raporunda önerilecek tedbirleri de göz önünde bulundurarak ilgili bakanlıklar açısından daha bağlayıcı, sorumluluklar içeren ve yaptırım gücü daha yüksek olan 2016-2019 yıllarını kapsayan eylem planımızı hazırlamaya başladık. Bu eylem planlarının tümünde yer alan önleyici çalışmalarımızın önemli unsurlarından birini eğitimler oluşturuyor. Bu konuda İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve benzeri kurum ve kuruluşlarla kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında eğitim protokolleri imzaladık. Şimdiye kadar 71 bin polis, 65 bin sağlık personeli, 21 bin din görevlisinin eğitimlerini gerçekleştirdik; 336 aile mahkemesi hâkimi ve cumhuriyet savcısının katılımlarıyla seminerler düzenledik. 6284 sayılı Kanun'un tanıtılması amacıyla düzenlenen seminerlerle şiddet mağduru kadınlara hizmet sunan 6.500 kamu çalışanına ulaştık. Millî Savunma Bakanlığıyla toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadına yönelik şiddetle mücadele kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi ve artırılmasına dair protokolü yürürlüğe koyduk. Protokolle Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde vatani görevini ifa eden er ve erbaşlara yönelik olarak toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetle mücadele konularında eğitim programlarına başladık, eğitici personeli yetiştirdik, derslerimizi veriyoruz. Her yıl askere alınan 450 bin er ve erbaşa eğitimler verilmesine yönelik çalışmalarımız başladı, devam ediyor, devam edecek" dedi. "KADINA KARŞI ŞİDDET KONULARINDA FARKINDALIK VE DUYARLILIĞIN ARTIRILMASI ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRÜYORUZ" Bakan Ayşenur İslam, "Diyanet İşleri Başkanlığıyla yapılan protokol kapsamında, Aile İrşat Ve Rehberlik Bürosu görevlileri ve vaizlerinin kadına karşı şiddet, aile içi şiddet konularında farkındalık ve duyarlılığın artırılması çalışmalarını sürdürüyoruz. Yetiştirilen eğiticilerle verilecek alan eğitimleri sonucunda 100 bin din görevlisine ulaşmayı hedefliyoruz. 2015-2016 yıllarındaysa 200 sağlık personeli, 150 aile mahkemesi kayıt görevlisi, 200 adli hizmet uzmanı, 500 emniyet personeli, 400 kadın konukevi ve ŞÖNİM çalışanı, illerdeki STK'lar ve yerel yönetimlere ait merkezlerde çalışan 100 personel olmak üzere, toplam 1.550 kişiye eğitici eğitimi verilmesini planladık. Bu proje kapsamında, eğitici eğitimi verilecek kişilerin düzenleyeceği eğitimlerle uzun vadede 140 bin emniyet personeline ve 35 bin sağlık çalışanına ulaşabilmeyi hedefliyoruz" diye konuştu. "131 KADIN KONUKEVİ BULUNUYOR" Bakan Ayşenur İslam, "Toplumsal şiddet ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusundaki eğitim çalışmalarında en önemli paydaşlarımızdan biri de Millî Eğitim Bakanlığıdır. Onlar da bu konunun müfredat programlarına girmesi ve çocuklarımızın erken yaşlardan itibaren şiddetle mücadele açısından bilinçlendirilmesi için kapsamlı çalışmalar yapıyorlar. Bu konudaki diğer çalışmalarımız koruyucu tedbirlerimiz. Bunların en önemli aracı da kadın konukevlerimiz ve Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerimiz. Bugün ülkemizde 33'ü yerel yönetimlere, 3'ü STK'lara ait olmak üzere, toplam 131 kadın konukevimiz bulunuyor. İhtiyaca göre bu konukevlerimizin sayı ve kapasitelerini artırabilecek imkânlara sahibiz. Hâlihazırda 14 büyükşehirde müstakil binalarda hizmete açılmış bulunan ŞÖNİM'lerin, şiddet olgusunun nedenleri, varlığı ve sonuçlarıyla tek elden ve çok yönlü mücadele edebilmek için önemli merkezler olduğunu düşünüyoruz. Yeterli sayıda yetişmiş eleman istihdam ettikçe diğer 16 büyükşehirde de Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerini müstakil binalarda hizmete açmaya çalışıyoruz ancak şu anda bütün illerimizde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı il müdürlükleri veya sosyal hizmet merkezlerinde oluşturduğumuz birimlerde ŞÖNİM'lerimiz hizmete devam ediyor" dedi. "26 İLDE, ŞİDDETE MARUZ KALAN KADINLAR İÇİN DESTEK HİZMETLERİ OLUŞTURMAYI HEDEFLİYORUZ" Bakan Ayşenur İslam, "2014-2016 yılları arasında yürütmeyi planladığımız Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi kapsamında 26 ilde, şiddete maruz kalan kadınlar için destek hizmetleri oluşturmayı hedefliyoruz. Bu projeyle, aynı zamanda mevcut hizmetleri geliştirerek kadınlara şiddete karşı yeterli korunmayı sağlamayı, kadın konukevi hizmetlerinin kalitesini ve koordinasyonunu artırmayı, hizmet sağlayıcıları için eğitim imkânı sunmayı ve kamuoyunda farkındalığı artırmayı hedefliyoruz. 26 ilde uygulanan proje kapsamında konukevi, ŞÖNİM ve diğer tüm kurumsal destek mekanizmalarımızın uygulama standartlarını tanımlıyor, il eylem planları ve iletişim stratejilerini hazırlıyoruz. Proje kapsamında yapılan mevcut durum analizi ve eğitim ihtiyacı analizinin ardından şiddetle mücadele eğitim materyallerini hazırlayacağız ve eğiticilerin eğitimi ile genel eğiticiler için eğitim programlarını uygulamaya koyacağız. Bu çalışmaların akabinde ise bütün bu tecrübe diğer illerimize de yaygınlaştırılacak" diye konuştu. ELEKTRONİK BİLEKLİK UYGULAMASI Bakan Ayşenur İslam, "Koruyucu ve önleyici tedbirlerimiz arasında yer alan güvenlik butonu sistemimizi revize ediyoruz. Mağdur kadınlara yönelik güvenlik butonu verilmesi şeklinde 2012 yılından beri uygulanan elektronik destek sistemi pilot uygulamamızın sonuçlarını aldık ve bu sistemin tek başına etkinliğinin düşük olduğu verisine ulaştık. Şiddet mağduru ve şiddet uygulayanın birlikte izlendiği elektronik bileklik uygulamasının mağdurların korunmasında en etkin elektronik destek sistemi olduğunu ve bu sistemin Adalet Bakanlığı tarafından başarılı bir şekilde uygulandığını gördük. Söz konusu teknik takip sisteminin şiddet vakalarında da uygulanabilmesi için İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı ile iş birliğine gittik. Önümüzdeki ay, inşallah Mart 2015 itibarıyla Ankara ve muhtemelen İzmir illerinde pilot uygulamaya başlayacağız. Ayrıca, şiddet uygulayana yönelik çalışmaların altyapısını da hazırladık. Mağdurlara yönelik çalışmaların yanı sıra şiddet uygulayana yönelik farkındalık artırma ve rehabilitasyon çalışmalarının da önemli olduğunu düşünüyoruz. Ankara İl Müdürlüğümüz tarafından yürütülen pilot çalışma kapsamında tedbir kararı bulunan 75 kişiye öfke kontrolü programı uyguladık ve olumlu sonuçlar aldık. Şiddet uygulayanlara yönelik farkındalık artırma ve rehabilitasyon programlarının yaygınlaştırılması çalışmalarında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın yanı sıra Sağlık Bakanlığımızın da daha fazla sorumluluk alması konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz" dedi. "BU ZİHNİYET DEĞİŞİMİNİ BAŞARMAK MECBURİYETİNDEYİZ" Bakan Ayşenur İslam, sözlerini şöyle tamamladı; "Caydırıcı tedbirle kapsamındaysa, yasalar ve bunların uygulamaları var hepinizin bildiği gibi. Bu konuda, son geldiğimiz noktada, şiddete ilişkin yasalarımızın oldukça iyi durumunda olduğunu tüm Meclis olarak söyleyebiliyoruz. 2012 yılında çıkarılan ve önemli ölçüde İstanbul Sözleşmesi'ne dayanan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa ile Türk Ceza Kanunu'nda 2014 Haziranında yapılan düzenlemeler bu kapsamda hep birlikte yaptığımız önemli ve güzel çalışmalar oldu. Bu son olayda olduğu gibi, bütün toplumu derinden etkileyen ve vicdanlarımızı yaralayan durumlarda cezai müeyyidelerin ağırlaştırılması taleplerinin seslendirilmesi son derece anlaşılabilir bir durumdur. Daha önce de söylediğim gibi, bu taleplerin dile getirilmesini ve hatta tartışılmasını men etmemiz mümkün değil. Hatta, kişisel kanaatimiz çok daha sert ve çok daha tavizsiz olabiliyor. Ancak, bugün geçerli olan yasalarımıza göre, canavarca hisle ve acı çektirerek cinayet işlemenin cezası ağırlaştırılmış müebbet hapistir ve bu cezaya iyi hâl ve benzeri indirimler uygulanmamaktadır. Bu tür infial yaratan suçlar karşısında kamu vicdanını rahatlatacak en önemli adli ve kolluk unsurlar, olayın çok çabuk aydınlatılması, faillerin en kısa sürede yakalanarak yargılanması, yasalardaki had cezanın uygulanması ve af konusunun asla gündeme getirilmemesi olmalıdır. Şimdi, Özgecan'ımızı geri getirmek ne yazık ki mümkün değil ancak bütün bu saydıklarımı yerine getirerek kamu vicdanını rahatlatmak mümkün kılınmalıdır. Kolluk kuvvetlerimiz kısa bir sürede failleri yakalayarak olayı aydınlatmak açısından üzerlerine düşeni yerine getirdiler. Bu açıdan, özellikle, jandarma kuvvetlerimize teşekkür ediyorum. Bağımsız yargının da aynı şekilde kısa sürede mümkün olan en adil yargılamayı gerçekleştireceğine inanıyorum. Son olarak, kamuoyundaki yaygın kanaatin yasaların yeterli olduğu fakat uygulamada sorunlar bulunduğu noktasında birleştiğini gözlemlediğimizi söyleyebilirim. 2014 yılında, biz, bu kanaatleri dikkate alarak 6284 sayılı Yasa'nın etki analizi çalışmalarını başlattık. Bu çalışma sona erdiğinde elimizde bir yol haritası olacak diye düşünüyoruz. STK'ların yaptığı araştırma ve çalıştaylar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulan araştırma komisyonu verileri de yine önümüzdeki çalışmalarda bize yol gösterici olacaktır. Bütün bu çalışmaların başarılı olabilmesi için sizlerin ve tüm milletimizin desteğine ihtiyacımız var. Umarız bizimle birlikte çalışmayı kabul edersiniz ve hem ülkemizde hem de dünyada bir zihniyet değişimi gerçekleştirmeye muvaffak oluruz. Şimdi, tüm kadınlar ve erkekler, konuya duyarlı tüm kesimler birbirimize tutunmak ve bu zihniyet değişimini başarmak mecburiyetindeyiz. İnsanlığın selameti için başka çaremiz yok. Sözlerime son verirken, dört gün önce vahşi bir cinayete kurban giden Özgecan kızımıza ve bütün savunmasız mazlum cinayet kurbanlarına kayıpları için Allah'tan rahmet, bu acı olaylar karşısında tek vücut olarak tepkisini dile getiren yüce milletimize ve çok değerli ailesine tekrar başsağlığı diliyorum."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz