Türkiye 2005 yılında olduğu gibi sözde Ermeni soykırımıyla ilgili yeni ve kapsamlı bir karşı atağa hazırlanırken, TBMM soykırımı tanıyan ülkelere yönelik 'kınama'nın da içinde yer alacağı bir deklarasyon yayımlayacak.
TBMM Genel Kurulu'nda bu hafta 'Sözde Ermeni soykırımı' konusunda bir genel görüşme yapılacak. Hükümetin de bilgi vereceği belirtilen bu genel görüşmede, 2005 yılında gerçekleştirildiği gibi sözde Ermeni soykırımı konusunda Türkiye aleyhine karar alan ülkeler ve gelişmeler değerlendirilecek. Ardından da ABD Parlamentosu'nun da gündeminde bulunan Ermeni soykırımı iddialarına karşı yeni bir deklarasyon yayımlanacak. Meclis, söz konusu iddiaları kabul eden tüm parlamentoları kınayacak. Bildirinin oybirliğiyle kabul edilmesi bekleniyor. Meclis Genel Kurulu'nda yayımlanacak deklarasyonla Türkiye'nin bu konudaki tutumu tüm dünyaya duyurulacak. Deklarasyonda şu hususlar vurgulanacak:
" - Parlamentolarda alınan yasa tasarıları tarihin tahrif edilmesine ve önyargılara dayanmaktadır.
- Tarihçilerin gerçekleri ifade etme özgürlüğü ve çabası ile insanların özgür iradeleri engellenmiş olacaktır.
- Türkiye Büyük Millet Meclisi 'yurtta sulh, cihanda sulh' ilkesinin hayata geçirilmesi için hiçbir çabayı esirgememektedir.
- Türkiye Büyük Millet Meclisi, ulusal parlamentoların, akademik tarih tartışmalarına taraf olarak katılmalarının, savcı ve yargıç görevi üstlenerek bir ulusun tarihini karalamalarının görevleriyle bağdaşmadığı görüşündedir. Bir ulusun tüm kesimlerinin temsilcisi olan parlamentolar, daha iyi bir dünya oluşturulmasına, uluslararasında dostluk duygularının pekiştirilmesine yarayacak adımların atılmasına, nefretin ve ırkçılığın körüklenmesiyle katkıda bulunamazlar. Parlamentolar ancak dostluğun
pekiştirilmesi, hoşgörünün ve karşılıklı anlayışın yaygınlaştırılmasıyla uluslararası barışa katkıda bulunabilirler.
- Tarih, ulusların aralarında nefret oluşturmak için kullanılmamalıdır. Bunun taşıdığı tehlikenin sorumluluğu, tarihi bu amaçla kullananlara aittir.
- Bu gibi girişimlerin arkasında, Ermenistan'ın bugünkü yönetiminin önemli teşvikinin bulunduğu açıktır. Çarpıtılmış bir tarihe saplanıp kalarak, nefret ve şiddet tohumlarını ekmek yerine, Türkiye'ye karşı barışçı ve iyi komşuluk ilişkilerini esas alan politikalara yönelmek, her şeyden önce Ermenistan halkına karşı olan görevlerindendir. Ermenistan'ın ve Ermeni halkının çıkarları, Türkiye'yle çatışmaktan değil, iyi ilişkiler kurmaktan geçmektedir."