Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkası Şahap Kavcıoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı sunumda, 8 Ekim itibarıyla Merkez Bankası rezerv rakamının 123,5 milyar dolar seviyesine yükseldiğini açıkladı.
Kavcıoğlu, enflasyonda son dönemde gözlenen yükselişte gıda ve ithalat fiyatlarındaki artışlar, tedarik sürecindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar, yönlendirilen fiyatlardaki artışlar ve açılmaya bağlı talep gelişmelerinin etkili olduğunu söyledi.
Merkez Bankası'nın Eylül ayında politika faizini 100 baz puan indirdiğini anımsatan Kavcıoğlu, "Para politikasında bundan sonraki dönemde de olası riskleri gözeten bir yaklaşım sergilemeyi sürdüreceğiz" dedi.
TCMB Başkanı Kavcıoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na 'Küresel Gelişmeler', 'İktisadi Faaliyet ve Dış Denge' ile 'Enflasyon' başlıklı sunumları yaptı.
Kavcıoğlu'nun salona gelişi öncesinde CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, yanında getirdiği "128 milyar dolar nerede?" pankartını açtı.
Girgin, "Açlık sınırının altında kalan, yurt bulamayıp kaydını dondurma zorunda kalan öğrenciler için soruyoruz, kepenk kapatan esnaf için soruyoruz, gübre ve mazot fiyatına yetişemeyen çiftçi için soruyoruz açlık sınırının altında kalan asgari ücretli için soruyoruz; 128 milyar nerede? Ve sormaya da devam edeceğiz. Elektrik ve doğalgaz zamlarıyla kışı nasıl geçiririm diye düşünen açlığa ve yoksulluğa mahkum ettiğiniz vatandaşlarımız için '128 milyar nerede?' diye sormaya devam edeceğiz" dedi.
Kavcıoğlu, salona girdiğinde de Girgin pankartı kaldırdı.
TCMB Başkanı Kavcıoğlu, koronavirüs salgınının dünya genelinde ticaret ve iktisadi faaliyetler konusunda yavaşlamaya neden olduğunu belirterek, "Salgın döneminde 2008 finansal krizinden farklı olarak hizmetler sektörünün daha olumsuz etkilendiği görülmektedir" dedi.
Türkiye'nin, koronavirüs salgınına karşın 2020 yılında büyüme performansı açısından birçok ülkeyi geride bıraktığını belirten Kavcıoğlu, 2021 yılında da büyüme performansının devam ettiğini söyledi.
Kavcıoğlu, "Büyüme verileri, 2021 yılı ilk çeyreği itibariyle ülkemizin büyümedeki performansının devam ettiğini göstermiştir. Bu dönemde iktisadi faaliyet, salgının sınırlayıcı etkilerine rağmen büyüme gücünü korumuştur. Milli gelir yıllık bazda 7,2, çeyreklik olarak ise yüzde 2,2 artış kaydetmiştir" dedi.
Kavcıoğlu, Türkiye'nin 2021 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21,7 oranında büyüdüğünü de söyledi.
Kavcıoğlu, 2010 yılında 34,5 milyar dolar olan turizm gelirinin 2020'de 12 milyar dolara gerilediğini belirterek, bu durumun büyümeye olumsuz yansıdığını ifade etti.
Altın ithalatındaki düşüş ve turizmdeki toparlanmanın katkısıyla cari işlemler dengesinin iyileştiğine dikkat çeken Kavcıoğlu, "Nitekim 2020 yılı ilk sekiz ayında 26 milyar dolar olan cari açık bu senenin ilk 8 ayında 14 milyar dolara gerilemiştir" dedi.
Merkez Bankası rezervleri ile ilgili de bilgi veren Şahap Kavcıoğlu, rezervlerde istikrarlı bir artış eğilimi görüldüğünü söyledi:
"Zorunlu karşılık adımları ve altın alımları, Merkez Bankası rezervlerini yukarı yönlü etkileyen faktörler olarak ön plana çıkmaktadır. Bu dönemde ayrıca diğer merkez bankalarıyla yapılan swap işlemleri ve SDR tahsilatı gibi gelişmeler rezervleri yukarı yönlü etkileyen diğer faktörler olmuştur. Bu hafta açıklanacak 8 Ekim 2021 itibarıyla rezerv rakamımız 123,5 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. Önümüzdeki dönemde de Merkez Bankası olarak para politikasının aktarım mekanizmasını kuvvetlendirmek amacıyla rezerv birikiminin devam etmesini amaçlamaktayız."
Kavcıoğlu ihracattaki güçlü artış eğilimi ve aşılamadaki kuvvetli ivmenin turizm faaliyetlerini canlandırmasıyla yılın geri kalanında cari işlemler hesabının fazla vermesini beklediklerini vurguladı.
Kavcıoğlu, son dönemde enflasyonda gözlenen yükselişin nedenlerini ise şöyle anlattı:
"Enflasyonda son dönemde gözlenen yükselişte; gıda ve ithalat fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar, yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artışlar ve açılmaya bağlı talep gelişmeleri etkili olmaktadır. Bu etkilerin arızi unsurlardan kaynaklı olduğu değerlendirilmektedir. Diğer taraftan güçlü parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkileri devam etmektedir. Parasal duruşun sıkılığı ticari kredilerde öngörülenin ötesinde daraltıcı etki yapmaya başlamıştır. Bunun yanında bireysel kredilerin ılımlı seyre dönmesi için makro ihtiyati politika çerçevesi güçlendirilmiştir."
Para politikası görünümüne ilişkin de bilgi veren Kavcıoğlu, enflasyon görünümünü, salgının seyri ile salgın dönemine özgün koşulların arz zincirleri üzerindeki etkilerini, iktisadi faaliyetin, talep kompozisyonunun durumu ve finansal koşulları dikkate alarak para politikasında durum güncellemesine gittiklerini ve politika faizini 100 baz puan indirdiklerini anımsattı:
"Enflasyon, kısa dönemde başta emtia fiyatları ve yönetilen, yönlendirilen fiyatlar olmak üzere arz ve talep yönünde çeşitli unsurların etkisiyle oynak bir seyir izlemektedir. Bununla birlikte, geçici etkileri ortadan kalkmasıyla enflasyonun yeniden düşüş eğilimine dönmesini sağlayacak sıklıktaki parasal duruş, enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve finansal piyasa gelişmeleri bağlamında dışsal ve geçici oynaklıklara karşı önemli bir tampon işlevi görmektedir.
"Merkez Bankamız, salgın döneminde Türkiye ekonomisinin maruz kaldığı şokların kalıcı etkilerini sınırlayıcı, iç ve dış dengeyi gözeten, nihai olarak fiyat istikrarına öncelik veren para politikası duruşu benimsedi. Para politikasında bundan sonraki dönemde de olası riskleri gözeten bir yaklaşım sergilemeyi sürdüreceğiz.
"Bu çerçevede para politikası duruşunda güncellemeye ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesi yapılmış ve eylül ayında politika faizinde indirim yapılmasına karar verilmiştir."