Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, "2019 yılı boyunca, enflasyon görünümünde iyileşme ve ülke risk primlerindeki gerilemeyle beraber finansal koşulların iç talepte ılımlı bir toparlanmaya destek vereceğini, diğer taraftan net ihracatın büyümeye katkısının süreceğini öngörüyoruz." dedi.
Çetinkaya, Sheraton Ankara Otel'de düzenlenen "Enflasyon Raporu 2019-I" için bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşmada, raporda, çeşitli enflasyon belirsizliği göstergelerinden elde edilen bilgileri paylaşan, ithalatta yakın dönem eğilimlerini tüketim ve yatırım malları açısından inceleyen, cari açığın düşürülmesine yönelik yapısal tedbirleri ele alan çalışmaların yer aldığını söyledi. Çetinkaya, ayrıca 2018 sonu enflasyon tahminlerinin değerlendirildiğini, para ve maliye politikalarının etkileşiminin farklı açılardan incelendiğini belirtti.
Geçen yılın 2. çeyreğinde küresel iktisadi faaliyette yaşanan ivme kaybının 3. çeyrekte de gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızlarındaki eş anlı yavaşlamadan ötürü etkisini sürdürdüğünü anlatan Çetinkaya, şöyle konuştu:
"ABD ve İngiltere'de büyüme performansı olumlu seyretse de özellikle Avro Bölgesi büyümesinde gözlenen yavaşlama belirgin hale geldi. Artan korumacılık eğilimlerinin ekonomi politikalarına yönelik belirsizlikleri artırarak, küresel büyüme görünümü üzerinde yavaşlatıcı etkide bulunacağını öngörüyoruz. Endüstriyel metal fiyatları, ABD'nin uygulamaya koyduğu uluslararası ticaret kısıtlamalarının talebi düşüreceği beklentisinin fiyatlara yansıması nedeniyle 4. çeyrekte gerilemeye devam etti. Petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak küresel enflasyon son çeyrekte geriledi."
Gelişmiş ülke merkez bankalarının kademeli parasal sıkılaşma eğiliminin geçen yılın son çeyreğinde de devam ettiğini anımsatan Çetinkaya, bu dönemde küresel ekonomiye ilişkin belirsizliğin artmasının, gelişmiş ülkelerde devam eden politika normalleşmesinin hız kaybedebileceğine yönelik beklentilerin oluşmasına yol açtığını dile getirdi. Bu çerçevede gelişmiş ülkelerde tahvil getirilerinin gerilediğine işaret eden Çetinkaya, gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarının, eylül ayından itibaren toparlanma eğilimi sergilediğini ve jeopolitik risklerin de etkisiyle gelişmekte olan ülkelerin risk primlerinin dalgalı seyretmekle birlikte yılbaşından itibaren küresel risk iştahındaki artışa paralel olarak gerilemeye başladığını kaydetti.
- "Türk lirası olumlu yönde ayrıştı"
Çetinkaya, Ekim Enflasyon Raporu'ndan sonraki dönemde meydana gelen jeopolitik gelişmeler ve küresel oynaklıklara rağmen para politikasındaki sıkı duruşu sürdürmenin ve enflasyon görünümünün düzelmeye başlamasının, yurt içinde finansal göstergelerde iyileşme kaydedilmesine katkıda bulunduğuna dikkati çekerek, "Ülke risk primindeki düşüşün de etkisiyle Türk lirası diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinden olumlu yönde ayrışırken, kısa ve orta vadeli piyasa faizleri geriledi. Finansal koşullardaki sıkılık devam ederken, kredilerin büyüme hızındaki yavaşlama belirgin hale geldi." ifadesini kullandı.
Tüketici enflasyonunun, 2018 sonu itibarıyla yüzde 20,3 seviyesine gerilediğini hatırlatan Çetinkaya, bu dönemde sıkı para politikası duruşunun yanı sıra petrol ve ithalat fiyatlarındaki gerilemenin, belirli ürünlerdeki vergi indirimleri ve iç talepteki zayıflamanın enflasyondaki düşüşte etkili olduğunu vurguladı.
Üretici fiyatları enflasyonu, döviz kuru ve enerji fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak gerilese de tüketici fiyatları üzerinde üretici fiyatları kaynaklı maliyet baskılarının güçlü seyrini koruduğunun altını çizen Çetinkaya, iktisadi faaliyetin Ekim Enflasyon Raporu'nda ortaya konulan görünümle uyumlu şekilde 2018 yılı 3. çeyreğinde yavaşladığını belirtti.
Finansal piyasalardaki yüksek oynaklık ve finansal koşullardaki belirgin sıkılaşmanın da etkisiyle yurt içi talebin tüketim ve yatırım kaynaklı daraldığını söyleyen Çetinkaya, olumlu dış talep koşulları ve reel kur gelişmelerine bağlı olarak net ihracatta gözlenen güçlü seyrin, büyümedeki yurt içi talep kaynaklı yavaşlamayı sınırladığını bildirdi.
Çetinkaya, son çeyreğe ilişkin açıklanan göstergelerin ekonomideki dengelenme eğiliminin belirginleştiğini ve toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönlü katkısının arttığını gösterdiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Fiyat istikrarını desteklemek amacıyla eylül ayında gerçekleştirdiğimiz güçlü parasal sıkılaştırmanın ardından, aralık ve ocak aylarında fiyat istikrarına yönelik risklere dikkati çekerek sıkı para politikası duruşumuzu koruduk. Eylül ayında yaptığımız güçlü parasal sıkılaştırma ve ülke risk primindeki düşüşe bağlı olarak kur takası faizleri tüm vadelerde bir önceki rapor dönemine göre geriledi. Sıkı duruşu korumamızın neticesinde, kısa vadeli kur takası getirileri, uzun vadeli kur takası getirilerinin üzerinde seyretmeye devam etti. Türk lirasının ima edilen oynaklığı, eylül ayından bu yana geriledi."
- "Petrol fiyatlarındaki düşüş enerjiye olumlu yansıdı"
Geçen yılın 3. çeyreğinde bankaların kredi koşullarında gerçekleşen sıkılaşma ve kredi talebindeki düşüşün etkisiyle kredi büyümesinde ortaya çıkan yavaşlama eğiliminin, son çeyrekte daha da belirgin hale geldiğini aktaran Çetinkaya, Finansal Koşullar Endeksi'ni oluşturan tüm finansal bileşenlerin, geçen yılın son çeyreğinde endekse sıkılaştırıcı yönde katkı vermeye devam ettiğini söyledi. Bununla birlikte getiri eğrisindeki yataylaşma, Türk lirasındaki reel değerlenme, kredi faiz oranlarındaki gerileme ve kredi standartlarındaki sınırlı gevşemeye bağlı olarak, finansal koşullardaki sıkılık bir önceki çeyreğe kıyasla bir miktar azaldığını belirten Çetinkaya, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Tüketici enflasyonu, Ekim Enflasyon Raporu'nda verdiğimiz tahminin altında gerçekleşti. İşlenmemiş gıda, enerji, alkol-tütün ve altın dışı tüketici enflasyonunda da benzer bir görünüm olduğunu görüyoruz. Enflasyonun öngörülerin altında kalmasında büyük ölçüde Türk lirasındaki değerlenme ve petrol fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak Türk lirası cinsiden ithalat fiyatlarındaki gerileme, belirli dayanıklı tüketim mallarına yönelik vergi indirimleri ve talep koşulları etkili oldu. 2018 yılının son çeyreğinde, yıllık enflasyondaki azalışta başlıca sürükleyici olarak temel mal ve enerji grupları öne çıktı. Temel mal grubunda Türk lirasındaki değerlenmenin yanında, kasım ayından itibaren otomobil, mobilya ve beyaz eşyada yapılan vergi indirimlerinin önemli bir rol oynadığını görüyoruz. Diğer taraftan, uluslararası petrol fiyatlarındaki düşüş enerji grubuna olumlu yansıdı. Gıda grubunda yıllık enflasyon yüksek seyrini korudu. Hizmet grubu yıllık enflasyonu ise bu dönemde birikimli maliyet artışlarına bağlı olarak yükselişini sürdürdü."
Çetinkaya, iç talepteki zayıflamanın enflasyona düşüş yönlü destek vermeye devam etmesiyle fiyatlama davranışlarında bir miktar iyileşme gözlediklerine değinerek, yayılım endekslerinin, ekonomik birimlerin fiyat artırma eğiliminin önceki çeyreğe göre azaldığına ve medyan fiyat artış oranının ikinci çeyrekteki seviyesine gerilediğine işaret ettiğini ancak eğilim ve fiyatlama davranışına ilişkin takip edilen göstergelerin halen yüksek seviyelerde bulunduğunu vurguladı.
- "Dış talep gücünü koruyor"
İktisadi faaliyetin geçen yılın 3. çeyreğinde Ekim Enflasyon Raporu'ndaki görünümle uyumlu şekilde yavaşladığını ve dengelenme sürecinin belirginleştiğini vurgulayan Çetinkaya, bu dönemde Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'nın (GSYİH) dönemlik yüzde 1,1 daralırken, yıllık yüzde 1,6 artış kaydettiğini anımsattı.
Çetinkaya, 3. çeyrekte net ihracatın güçlü katkısının, yurt içi talepteki daralmanın büyüme üzerindeki olumsuz etkilerini sınırladığına işaret ederek, bu gelişmede turizmin de desteğiyle gücünü koruyan mal ve hizmet ihracatıyla, Türk lirasındaki değer kaybı ve yurt içi talepteki daralmaya bağlı olarak gerileyen ithalat talebinin etkili olduğunu anlattı.
Net ihracatın 4. çeyrekte de büyümeye yüksek katkı sağlamaya devam ettiğini hatırlatan Çetinkaya, "Küresel büyüme görünümündeki kısmi yavaşlama sinyallerine rağmen dış talep gücünü koruyor. Reel kur gelişmelerinin yanı sıra yurt içi talepteki yavaşlamaya bağlı olarak firmaların dış piyasalara yönelme eğilimi ve pazar çeşitlendirme esnekliği mal ihracatını desteklemeye devam ediyor. Buna ek olarak, turizm ve diğer hizmet gelirlerinin olumlu seyri sürerken, iç talepteki yavaşlama ve Türk lirasındaki değer kaybı ile birlikte ithalat talebi daralmaya devam etti ve cari işlemler dengesi yılın son çeyreğinde hızlı bir şekilde iyileşti." diye konuştu.
İktisadi faaliyetteki yavaşlamanın belirginleşmesinin, iş gücü piyasasını da etkilediğine değinen Çetinkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özetle iktisadi faaliyette geçtiğimiz yılın 2. çeyreğinde başlayan ve 3. çeyrekte de devam eden dengelenme eğiliminin, 4. çeyrekte belirginleştiğini görüyoruz. 2019 yılı boyunca, enflasyon görünümünde iyileşme ve ülke risk primlerindeki gerilemeyle beraber finansal koşulların iç talepte ılımlı bir toparlanmaya destek vereceğini, diğer taraftan net ihracatın büyümeye katkısının süreceğini öngörüyoruz."
(Sürecek)