Türk Dil Kurumu’nun hem internet sitesinde hem de basılı sözlüğünde ‘müsait’ kelimesinin ikinci anlamına ‘Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edilebilen (kadın)’ diye yazması büyük tepki çekmişti.
Radikal'in haberine göre; ‘Cinsiyetçi ifade kullanmakla’ suçlanan TDK’dan yine tartışmalara yol açacak bir kullanım geldi.
Türk Dil Kurumu’nun internet sitesindeki güncel sözlükte ‘kötü kadın’ kelimesi için ‘orospu’ ifadesi kullanıldı.
Aynı sözlükte ‘kötü adam’ kelimesi ise şöyle anlatıldı:
"Filmlerde izleyiciye sevimsiz gelen, filmin kahramanıyla çekişme durumunda olan ve sonunda çoğu kez yenilen kimse."
Türk Dil Kurumu Başkanı:‘Müsait’ ifadesini yanlış tespit etmişsek düzeltiriz
Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sinan Kaçalin, sözlükteki ‘müsait’ kelimesinin anlamı hakkındaki tartışmalar için o ifadenin 1983 yılında sözlüğe girdiğini belirterek, "Herkes uyarıda bulunabilir. Yanlış tespit etmişsek onu düzeltiriz. Bizim tespitimiz doğruysa o da kalır" dedi.
TDK' nın web sitesindeki sözlüğünde "müsait" kelimesinin "Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın)" olarak tanımlanması ilgili tartışmalar hakkında Mustafa S. Kaçalin açıklama yaptı. Gazetecilerin 'müsait' kelimesinin karşılığı ile ilgili sorusuna Kaçalin, "Sözlükte ne yazıyorsa sitede o var. Halk ne diyorsa biz onu tespit ediyoruz. Herkesten uzak düzeltemiyorum, Yanlış tespit etmişsek onu düzeltiriz. Bizim tespitimiz doğruysa o da kalır" dedi.
1945’te ilk Türkçe sözlük bastıklarını, bu değişikliğin 1983’te başladığını belirten Kaçalin, "Bu ifade 1983’te girmiş internette olan ifade ile sözlükte olan ifade arasında fark olamaz ikisi de aynı olmalı. Sözlükte ne yazıyorsa sitede o var. Halk ne diyorsa biz onu tespit ediyoruz. Herkesten uzak düzeltemiyorum, herkes uyarıda bulunabilir biz de düzeltiriz. Kalıcı olacak yanlış yapmayalım, doğru olsun. Biz şu anda bu konuyu tespit ediyoruz. Halk ne diyorsa biz onu tespit ediyoruz. Yanlış tespit etmişsek onu düzeltiriz. Bizim tespitimiz doğruysa o da kalır" ifadelerini kullandı.
NUMAN KURTULMUŞ'TAN AÇIKLAMA
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Dünyanın dört bir tarafında, kurumlarımız vasıtasıyla Türkçeye ilgi duyan çok sayıda insanın olduğunu biliyoruz. Bu insanların Türkçeyi daha iyi kullanabilmelerini, sadece günlük konuşma lisanı bakımından değil bir fikir, kültür, düşünce ve bilim dili olarak da Türkçeyi öğrenebilmelerini sağlamak hepimizin ortak hedefi olmalıdır" dedi.
Kurtulmuş, Türk Dil Kurumunca (TDK) bir otelde düzenlenen "Türkçenin Köken Bilgisi Sözlüğü" çalışma toplantısı sonuç oturumunda yaptığı konuşmada, Türkçenin hem lügat hem de etimolojik sözlük bakımından çok zengin olduğunun söylenemeyeceğini belirtti.
Türkiye'nin eski dönemlerdekinden daha fazla Türkçe sözlük ve özellikle Türkçe etimolojik sözlüğe ihtiyacı bulunduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Birincisi, artık Türkiye ufkunu, kapılarını, gönül dünyasını açmış, dünyanın farklı yerlerine ulaşabilen, dünyanın farklı yerlerindeki toplumlarla irtibat kurabilen, farklı lehçelere de olsa aynı dili konuştuğumuz coğrafyalara da uzanabilen bir ülke konumuna geldi" diye konuştu.
Türkçe konuşmayan bölgelerde de hem Türkiye hem Türkçe hem de Türk kültürüne ilginin giderek arttığını görmekten memnuniyet duyduklarını anlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Dünyanın dört bir tarafında, kurumlarımız vasıtasıyla Türkçeye ilgi duyan çok sayıda insanın olduğunu biliyoruz. Bu insanların Türkçeyi daha iyi kullanabilmelerini, sadece günlük konuşma lisanı bakımından değil, bir fikir, kültür, düşünce ve bilim dili olarak da Türkçeyi öğrenebilmelerini sağlamak hepimizin ortak hedefi olmalıdır. Bunun için sadece öğretmenler, eğitim materyalleri değil aynı zamanda çok sağlıklı hazırlanmış Türkçe sözlüklerin ve Türkçe'nin kelime, köken bilgisinin en güzel, en detaylı öğretildiği Türkçe etimolojik sözlüklerin hazırlanması gerekir."
Kaşgarlı Mahmut'tan bu yana, aşağı yukarı bin yıllık bir süreçte Türkçeye, bu dili anlamaya gönül veren insanların ortaya koyduğu çalışmaların bulunduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Ancak bizim bugünün Türkçesiyle de bugünün farklı Türkçe lehçelerini de alarak ve bütün bu kelimelerin köken bilgisini de ilgililerine kavuşturacak, ulaştıracak bir etimolojik sözlüğe acilen ihtiyacımız var" görüşünü bildirdi.
-"Etimolojik sözlük, bilim adamlarının boynunun borcudur"
Bu ihtiyacın birinci nedeninin dünyanın dört bir tarafında Türkçeye artan ilgi olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti: "İkinci neden de özellikle son yıllarda sadece sokakta, günlük hayatta kullanılan Türkçe değil bilim çevrelerinde de kullanılan Türkçe'nin maalesef sözlük bilgisi bakımından, kelime hazinesi bakımından son derece daralmakta olduğunu, daralmış olduğunu hepimiz görüyoruz. Bunun da farklı nedenleri var, artık insanların farklı lisanlarda kaynakları kullanmış olmaları, yabancı dillerde kaynakları kullanması dolayısıyla bilim alanında, kendi alanlarında dahi kullandıkları dilin özellikle sosyal bilimlerde giderek Türkçe haznesinin daralmış olması da fevkalade önemli bir kayıptır. Birkaç nesil sonra korkarım ki bugün dahi kullandığımız Türkçe kelimelerin kökenlerinin ne olduğuna ilişkin bilgi Türk toplumunda çok azalacaktır, hatta bilim dünyasında dahi azalacaktır. Bu sebepten Türkçenin mutlaka çok sağlam bir etimolojik sözlüğe kavuşması, özellikle bu alanla uğraşan bilim adamlarının boynunun borcudur."
"Etimolojik sözlük meselesi, ömrünüzü vakfetseniz, değer bir şeydir" diyen Kurtulmuş, Türkçenin özellikle bilim dünyasında, sosyal bilimlerde ciddi şekilde varlığını, gücünü koruyabilmesi için etimolojik sözlüğe ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Sözlük ihtiyacının üçüncü nedenini anlatan Kurtulmuş, dilin sadece bir araç olduğunu belirtti.
Dilin, yan yana gelen harflerin oluşturduğu birtakım kelimelerden meydana gelmediğini ifade eden Kurtulmuş, "Her kelimenin arkasında o kelimeye anlam veren bir toplumun kültürel yapısı, o toplumun eski ve yeni, ölmüş ya da tarihte kalmış ya da yaşayan sosyolojisi o kelimeye anlam kazandırır" diye konuştu.
Kelime bilgisiyle birlikte düşünme yeteneğinin de kazanıldığını anlatan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Sağlam bir kelime bilgisine sahip olmayanların, sağlam bir düşünce yeteneğini de koruyabilmeleri mümkün değildir. Dolayısıyla biz bütün kelimelerimizin sağlam şekilde kökenlerini bilmek, sadece bir lügat bilgisi, sadece bir kelime bilgisi olarak değil bir köken bilgisi, bir toplum bilgisi ve o toplumun kültürüne ilişkin bilgi olarak bunları bilmek, bunları çoğaltmak, bunları gelecek nesillere aktarmak mecburiyetindeyiz."
Kurtulmuş, kelimelerin kökenlerinin bilinmesinin, arkalarındaki sosyolojinin, kültürün, toplum yapısının anlaşılabilmesi, bilimsel yazıların da kuvvetli bir dille ifade edilebilmesi için şart olduğunu bildirdi.
-"3 yıldan daha kısa sürede yapılabileceğine inanıyorum"
Bu işlerin yapılabilmesi için birkaç şeyin bir araya gelmesi gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, "Bunlar, insan faktörü, organizasyon yeteneği ve bu yeteneğin başarıya ulaşması için maddi imkanların tesis edilmesi. Ama hepsinin arkasında bunun üçünü de harekete geçirecek iradenin varlığı bulunuyor" diye konuştu. Etimolojik sözlüğün hazırlanması için her imkanın bulunduğunu ve her türlü desteği vereceklerini kaydeden Kurtulmuş, 3 yıldan kısa sürede sözlüğün yapılabileceğine inandığını bildirdi.
Türkçe sözlük ve etimolojik sözlüğün hazırlanmasının uzun sürebileceğini, çok yoğun çalışmalar gerektirebileceğini dile getiren Kurtulmuş, ancak bittiğinde yeni, modern Türkiye'nin çok güzel bir eseri olarak, bütün dünyaya kalacağını söyledi.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye'nin gücü arttıkça, Türkiye, dünyadaki bu etkisini çoğalttıkça, bunu sadece bir ekonomik ve siyasi etki olarak görmeyelim... Türkiye'nin bu etkisinin artmasına paralel olarak kültür ve medeniyet alanındaki gücü arttıkça, bilim adamlarının kendi kültürlerini dünyayla paylaşması arttıkça, Türkçe ile uğraşan çok ciddi Türkologların, Türkiye'nin kültürüyle, medeniyetiyle, geçmişiyle uğraşan çok ciddi sosyologların ve oryantalistlerin, Batı dünyasında genç nesil yeni Türkolog ve oryantalistlerin de yetişeceğinden hiç şüpheniz olmasın. Bunun sağlanabilmesi, kendi kültürümüzü, dilimizi, yetkin şekilde, özgün şekilde sağlam bir Türkçeyle, sağlam bir ifadeyle ortaya koyabilmemizden geçiyor."
Sonuç oturumuna, TDK Başkanı Mustafa Kaçalin ile Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Derya Örs de katıldı.