Tinder, Happn gibi telefon uygulamaları artık birçoklarımızın telefonunda yerini almış vaziyette. Kimimiz hiç buluşmayacağımız halde sırf atraksiyon olsun diye indiriyoruz, kimimiz gerçekten de yeni birileriyle tanışmak için bu uygulamalardan medet umar durumdayız.
Bu uygulamalar sayesinde tanışan ve çok güzel ilişkilere başlayan eşimiz dostumuz da var, eyvallah. Ama bazen de öyle hikayeler düşüyor ki gazetelere, okuduğumuzda değil uygulamayı silmek, telefonu imha edip kurtulasımız geliyor.
Resimdeki adamın adı Gable Tostee. Warriena Wright ile Tinder üzerinden tanışıyorlar.
Tostee, hanımefendiyi gayet iyi bir muhitteki evine davet ediyor. Sonrasında işler biraz çirkin gelişiyor. Warriena'yı yapmak istemediği şeyleri yapmaya zorlayan Gable Tostee, 14. kattaki apartmanının kapısını kilitliyor, Warriena'nın çıkmasına izin vermiyor.
Bu fiziksel ve duygusal baskı üzerine sinir krizi geçiren Warriena, 14. kattaki evin balkonundan atlayarak intihar ediyor.
Gable Tostee, geçtiğimiz günlerde cinayetten hüküm giydi.
Atlanta'da (ABD) yaşayan ve adı açıklanmayan 30'lu yaşlarındaki bir adam, geçtiğimiz yıl yaralı bir şekilde telefonuna ulaştı ve polise ihbarda bulundu: ''Kaçırıldım, bıçaklandım, arabam çalındı, yardım edin.''
Halbuki işin aslı tam olarak öyle değildi... Sonradan ortaya çıkan gerçek şu şekilde;
Adı açıklanmayan kurbanımız, Tinder'dan tanıştığı bir başka adamla Mcdonald's'ta buluşur... Sohbet koyulaşır ve adam, Tinder partnerinin apartman dairesine gitmeyi kabul eder. Kurbanımızın arabasına atlarlar, adamın apartmanında inerler, yukarı çıkarlar. Yukarıdaysa işler sarpa sarar. Kurbanımızı defalarca bıçaklayan saldırgan, kurbanımızın arabasını da alarak kaçar. Çok kan kaybeden ve şans eseri ölmeyen adam, telefonuna ulaşarak son anda ölümden kurtulur.
Grindr, Tinder'ın eşcinseller için özel bir versiyonu. Türkiye'de Tinder kadar yaygın mıdır bilmiyoruz, sormak lazım.
2011'de gerçekleşen korkunç hikaye ise şu şekilde;
Resimde solda bulunan Sean Crescentini ve sağdaki Fernando Rosales, Grindr üzerinden tanışıyorlar. 1 aylık bir sohbetin ardından buluşmaya karar veren ikili, soluğu Crescentini'nin evinde alıyorlar... Bir süre sonra 'iddia edildiğine göre' Crescentini, Rosales'e karşı homofobik sözler söylemeye başlıyor. Rosales kalkıp gitmeye yeltendiğinde, Crescentini onun arabasının plaka numarasını polise vereceğini ve onu hırsızlıkla suçlayacağını belirtiyor.
İrlanda'da gerçekleşen olay, yabancılarla bu tip uygulamalar üzerinden tanışıp buluşmanın ne kadar tehlikeli olabileceğini gözler önüne seriyor...
Adı açıklanmayan, 30 yaşlarındaki İrlandalı bir hanımefendi, Tinder'da tanıştığı yakışıklı bir beyle birkaç kere sohbet ettikten sonra adamın bir akşam evde baş başa kahve içme teklifini kabul ediyor. Kahve içme teklifinin ne kadar ileri gidebileceğini az çok kestiren kadın, bambaşka bir olayın içinde buluyor kendini.
Kadın eve girer girmez, adam ona saldırıyor. Hem de ne saldırmak: Elini ve ayağını bağlayarak onu arabasına bindiriyor. Şehrin dışında bir yere götürdükten sonra adam, kadını hem dövüyor, hem de tecavüz ediyor. Sonrasında kadını yeniden arabasına bindiriyor, şehrin içinde bir yerde arabanın dışına atıp kaçıyor.
Henüz geçtiğimiz ay California'da gerçekleşen bu olay, bu arkadaşlık uygulamalarında yaş sınırlaması olmaması durumunu sorgulatır cinsten...
Resimdeki çocuk, 19 yaşında. İsmi Jack Powers. Jack Powers, sahte profil resimleriyle doldurduğu Tinder hesabı sayesinde 16 yaşındaki adı açıklanmayan kız çocuğu ile tanışıyor. Kız, Powers ile buluşmayı kabul ediyor, ancak buluşma hiç de kızın umduğu şekilde gitmiyor.
2014'te gerçekleşen olay, gerçekten de kanımızı donduran cinsten...
Ahmed Said Grindr'dan, Dwone Anderson-Young da Scruff'tan (bir başka eşcinsel arkadaşlık sitesi) tanışıyorlar Ali Muhammed Brown ile. Her ikisini de aynı anda buluşmaya ikna eden Ali Muhammed Brown, Said ve Anderson-Young'ı Seattle'daki Neighbours adlı bara davet ediyor.
Barda muhabbet koyulaşıyor, üçlü Ahmed Said'in arabasına atlayıp bardan uzaklaşıyorlar. Bir süre Ahmed Said'den haber alamayan arkadaşları polise başvuruyorlar. Aramaların sonunda, Ahmed Said'in arabası şehir dışında bir ormanlık alanda, koltuk döşemelerindeki kan izleriyle bulunuyor. Yapılan testlerde, kanın Ahmed Said ve Dwone Anderson-Young'a ait olduğu tespit ediliyor.
Geçtiğimiz günlerde Ali Muhammed Brown yakalandı ve idam isteğiyle yargılanıyor. Ahmed Said ve Dwone Anderson-Young'ın bedenleri ise henüz bulunamadı. Sonradan anlaşıldı ki, aynı gece mekana gelmeden önce Ali Muhammed Brown, bir kişiyi daha öldürmüştü: arabaya fastfood servisi yapan çocuğu. Pompalı tüfekle.
2014'te Avustralya'da gerçekleşen olay ile bu bahsi kapatıyoruz.
Tinder'dan tanıştığı bir adamın tipinden ve sohbetinden hoşnut kalan 28 yaşındaki Yeni Zelandalı -adı açıklanmayan- kadın, onunla Sydney'de bir restoranda yemek yemeyi kabul eder. Yemekte de her şey yolundadır. Restorandan kalkarlar, bir gece kulübüne geçerler...
Gece kulübünde adamın arkadaşlarıyla tanışır kadın. Birkaç içkiden sonra başı dönmeye başlar, durumdan şüphelenip korksa da, zehirlendiği için telefona uzanıp polise haber verecek dermanı kalmamıştır. Adam ve arkadaşları, kadını gece kulübünden çıkarırlar; bir müstakil eve götürürler.
Sabah uyandığında kendini o gece kulübünün önünde bulur. O gece, bir grup adam tarafından şiddetli tecavüze uğramıştır, berbat durumdadır. Hastaneye kaldırılır, tedavisine hemen başlanır, polis çağırılır. Ne yazık ki kadın zehirlendiği için gece ile ilgili çok az ayrıntı hatırlıyordur.
Saldırganlar henüz yakalanabilmiş değil...
