TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?

Herkes bilsin ki… Türkiye’de artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Öyle üç beş çapulcunun, bir iki beton kafalı köşe yazarının gazıyla darbe yapılan ülke mazide kaldı.

Postalsever köşe kapkaççılarının ifade ettiği gibi Başbakanımız hiçbir zaman korkutan lider profili vermemiştir. Korkutanlar, pıstıranlar tarih olmuştur. İkna odaları müzeye çevrilmiştir. Bu memleketin üvey evlat muamelesi gören öz evlatları, yeni yeni konuşmaya, yazmaya, okumaya başlamışlardır. Korkudan karnı ağrıyanlar mutlaka olacaktır. Başbakanın dile getirdiği dindar nesil arzusu, bazılarının uykusunu kaçırmış, hemen kindar nesil eylemcilerini sokağa dökmüşlerdir.

Bu memleketin kalkınmasını istemeyen, içimizdeki dışımızdaki şer şebekelerine çanak tutanlar, neye hizmet ettiğinizi biliyor musunuz? Sizin anlayacağınız şekilde soruyorum; tehlikenin farkında mısınız? Elbette farkındasınız, yıllardır uşaklık ettikleriniz butona bastığında, can havliyle saldırmaya başlamanızdan belli…

Hayat tarzını korumaya kararlı kesimler diye adlandırılan beyaz Türkler! Sizin ki hayatta, tarzda, bizim ki ne? Yıllarca bu memlekette aşağıladınız, ezdiniz, sürdünüz, işe almadınız, işten çıkardınız, okula almadınız, okutmadınız. Biz istediğimiz gibi inanamaz mıyız? İnandığımız gibi yaşayamaz mıyız? Bize zulmediliyor diye yaktık mı, yıktık mı? Askerimize mi sövdük? Polisimizi mi dövdük? Bizim hayatımız, tarzımız olamaz mı?

Çoğunlukçuluk, çoğulculuk, çuluk, culuk… kelime oyunlarıyla düşmanı olduğunuz demokrasiye sarılırken postalsevici vicdanlarınız sızlamıyor mu? Demokratlık nerede, siz nerede? Kime maval okuyorsunuz? Sandıktan çıkan çoğunluk iktidar olacakmış ama istediği gibi yönetemeyecekmiş. Ya nasıl yönetecek? Sizin istediğiniz gibi mi? Musluklarınızı kısmadan, çıkarınıza dokunmadan, var mı başka emriniz? Siz emir almaya alışıksınız ama emir vermek de hayallerinizi süsler…

Ak Parti’nin siyasi anlayışını İslami muhafazakar bir misyonerlik üzerinden yapılan politika olarak görmek, sapla samanı karıştırmaya benzer. Ak Parti demokrasiye gönülden inanmış, her kesime kucak açmış, geniş bir partidir. Ak Parti döneminde demokrasi kavramı bağımsız bir içeriğe kavuşmuştur.

Türkiye’de medya hiçbir dönemde bu kadar özgür olmamıştır. Bazılarının son beş yılda medya üzerinde baskılar arttı serzenişi, medya tekelinin dağılması, özgür basının sesini yükseltmesinden rahatsız olmaları nedeniyledir.

Gezi olaylarından siyasi partilerin etkileneceği varsayımı, bütün unsurlar için geçerlidir. Gezi olayları turnusol vazifesi görmüştür. Aziz milletim siyasiler, iş adamları, sanatçılar ve bu olaylarda rengini belli eden herkesi not almıştır. Yeri geldiğinde bunları önlerine koyacaktır.

Barış sürecini vatan hainliği olarak nitelendirenlerin, Gezi olayları neticesinde barış sürecinin güçleneceği ve hızlanacağı iddiasında bulunmaları ne kadar garip değil mi? Bugüne kadar barış sürecini Ak Parti-BDP dar alanında kısa paslaşma olarak görenler, bunun toplumsal bir mutabakat olduğunu anlayamamışlar, ne yazık ki…

Gezi olayları neticesinde tv dizileri rahatlayacakmış. Son zamanlarda ahlakçı bir muhafazakarlık cenderesine girmiş… Fuhşiyatın ilkokul çağındaki çocuklarda sergilendiği dizilerin, padişahların hovarda, tüm kadınların ve erkeklerin potansiyel aldatma becerisine sahip olarak sunulduğu, aile yapısının boynuzlar geçidi olarak anlatıldığı dizilerin neresi ahlakçı, neresi mahafazakarlık cenderesine girmiş? Gezi parkında eylemcilere gaz vermek için yürüyen sözde sanatçıları çiftleşme halinde, anadan üryan görememek mi sizi rahatsız eden?

Gezi olayları sonucunda Türkiye’nin artık eskisi gibi olamayacağını düşünenler!

Evet, artık bu ülke eskisi gibi değil! İktidarların şapkasını eline verip değiştirdiğiniz, borunuzun öttüğü, gecelik faizlerle köşeyi döndüğünüz, bankasını hortumladığınız, fildişi kulelerinizden tankları yürüttüğünüz ülke eskide kaldı, üstüne bir bardak soğuk su için, iyi gelir…

“Tehlikenin farkında mısınız?” Sorusunu hatırladınız mı?