BİZE ULAŞIN
ANKARA(ANKA)- TEİS Genel Başkanı Nurten Saydan, sahte kutulu ilaçlar nedeniyle eczacılara kalpazan ve dolandırıcı damgası vurulduğunu açıkladı.
Nurten Saydan TEİS'te düzenlediği basın toplantısında, Sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında toplanmaya çalışılmasında neredeyse 3'üncü yılın dolduğunu, ancak 23 bin eczacının üzerindeki ağır yükün kaldırılmadığını, aksine her geçen gün yeni yükler yüklendiğini kaydetti.
Provizyen sisteminde de ciddi aksaklılar olduğunu ifade eden Saydan, "SSK sistemindeki arıza veya yoğunluğun emekli, Bağ-Kur, yeşilkart ve memur reçetelerini de girmemizi engellemekte, hele ki gece nöbetlerimiz adeta işkenceye dönüşmektedir" dedi.
Saydan, SSK'lı hastaların çoğunun karnelerinin bittiğini, doktorların karnede yazılacak sayfa olmadığı için reçete kağıtlarına ilaçları yazmak zorunda kaldıklarını söyledi. Saydan ‘O yüzden SSK'lı hastalarımızın ilaçlarını otokopili karne sayfalarından kontrol de edemiyoruz. Bu yüzden bir an önce ‘akıllı sağlık kartı' uygulamasına başlanmasını veya başlanamıyorsa bu hastalarımıza otokopili yeni karneler verilmesini istiyoruz" dedi. Saydan, bu üç kurumun provizyon sistemiyle boğuşurken 1 Ocak 2008 de Konsolide Bütçeye tabi kurumların çalışanlarının yani memur ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin reçete kontrollerinin ve bedellerinin ödenmesinin de SGK ya bağlanacağını kaydetti.
"Konsolide bütçeden ödenek yokluğu yüzünden zaten fatura bedellerini alamayan biz eczacılar soruyoruz. 2007 Aralık ayı reçete bedellerimizi nereye fatura edeceğiz ve ne zaman ödenecek? Şu ana kadar ödenmeyen fatura bedellerimizi ne zaman alacağız" diyen Saydan, zaten çalışmayan bir sistem varken SGK bünyesine alınan konsolide bütçe reçetelerine nasıl provizyon alınacağını da sordu.
Saydan, "Hastanelerdeki kuyrukları azalttık, hastaların ilaca ulaşmasını sağladık diyerek pembe tablo çizenlere sesleniyoruz. SSK bilgi işleminin eski sitemi kullanmaya devam etmek için ayak diretmesi yüzünden hastane kuyrukları eczanelerimizde yaşanıyor, sistem çalışmadığı için vatandaşın ilaca ulaşması ayrı bir çile, bu yüzden 3 yıldır bir türlü düzelmeyen bu sistem aksaklıklarının ivedilikle çözülmesini istiyoruz. Bizler 23 bin eczane eczacısı, bu ülkenin vatandaşlarına hizmet vermek istiyoruz, rahat hizmet vereceğimiz günleri görmek istiyoruz" dedi.
- "İLAÇTA REKLAM OLMAZ"-
İlaçta reklam konusundan çok rahatsızlık duyduklarını söyleyen Saydan, bu reklamların ilaç satışlarında devlete daha büyük bir mali yük getireceğini kaydetti. Reklamı yapılan ilaçların bir süre sonra devletin ödeme kapsamından da çıkarılacağını dile getiren Saydan, bunların özellikle ağrı kesici ve vitaminler olacağını oysa ki gelir seviyesi düşük insanların ağrı kesicilere sosyal güvenlik kurumları aracılığıyla ulaşmalarının tek lüksleri olduğunu kaydetti. Saydan, vitaminlerin ise koruyucu tedavide ve çocukların gelişiminde çok önemli olduğunu vurguladı. Hiçbir ilacın basit olmadığını söyleyen Saydan, ilacın eczaneden ve eczacıya danışarak alınması gerektiğini belirtti. Saydan:" Devletimiz, ilaç pazarı için yıllardır ağzı sulanan reklam kapitallerinin oyununa gelmemeli, vatandaşının sağlığını tehlikeye atacak bu uygulamayı yürürlüğe koymaktan vazgeçmelidir" dedi.
Rapor uygulamalarının yaklaşık 7 kez değiştiğini ve hastanelerin artık nasıl rapor vereceklerini şaşırdıklarını dile getiren Saydan, SGK'nın istenilen formatta çıkarılmayan raporlar için o raporu çıkaran hastaneyi sorumlu tutmasını çıkarılmış raporlarla ilgili olarak, hasta ve eczacıları cezalandırmaktan vazgeçmesini istedi.
-SAHTE KUTULU İLAÇ FERYADI-
Sahte kutulu ilaçlarla ilgili olarak edindikleri bilgiye göre, bu kutuların içindeki ilaçların orijinal ya da miyadı dolmuş ilaçlar olduğunu ifade eden Saydan, bu ilaçların kutularının sahte olduğuna dikkat çekti.
Saydan şöyle devam etti:"Depolara nasıl girdiğini çözemediğimiz bu ilaçları; sahte olduğunu bilmeden, ecza deposundan faturasıyla eczanesine alan eczacılarımıza hem sahtecilik yaftası yapıştırılmakta, hem de kalpazanlar ve dolandırıcılar sınıfına sokularak haklarında soruşturma açılmaktadır. Kurumlarla da anlaşması feshedilen eczacıların batmaya mahkûm edilmesi bir yana hastalarının gözünde de "sahte ilaç satıcısı" olarak, itibarını kaybetmektedir. En son yapılan operasyonda yakalanan sanıkların büyük bir çoğunluğunun eczacı olmayan ancak ilaç toplayıp satan kişiler olması, bu işi asıl organize edenlerin eczacılık camiasından olmamasına kamuoyunun dikkatini çekmek istiyoruz. Sahibi eczacı olmayan (muvazaalı) eczanelerin şirket eczanelerine dönüştürülmek istendiği bu günlerde, şirket eczanelerine karşı çıkmamızdaki haklılığımız bir kez daha ortaya çıkmaktadır. İnsan sağlığını düşünmeyen, ilacı sadece kar amacıyla satmak isteyenlere yasal olarak izin verilmesinin getireceği olumsuzlukları düşünmek bile istemiyoruz…
-İLAÇ SAHTE İSE DEPODA NE ARIYOR?-
Yetkililere soruyoruz: Eğer ilaç sahte kutulu ise, bu ilaçlar depolarda ne arıyor? SSK eczanelerine ihaleyle satılan ancak miyadları dolmasına yakın geri alınan ilaçlar nerede? Her ay çeşitli illerde eczane soygunları oluyor, bu soygunlarda çalınan ilaçlar nerede? İlaç firmalarının stokları ve satışları nasıl ve ne şekilde kontrol ediliyor? Eğer ilaç sahte ise, 984 sayılı kanuna göre bunları kontrol etmek görevi depolara ve firmalara ait olmasına rağmen, niçin bu kontroller yapılmıyor?
Sahte ilacı ayırt etmek bizim uzmanlık alanımız değildir. Zira mahkeme zabıtlarında kriminologların bile ‘eczacı bunu ayırt edemez' diye rapor verdiği sahte ilaç kutularını eczacıların ayırt etmesi nasıl beklenebilir? Ama üzülerek görüyoruz ki bu güzel mesleğe sahtecilik yaftası yapıştırmak isteyenler var. Tabi ki ahlaksızın mesleği olmaz ve bu mesleği de kötüye kullanmak isteyenler her meslekte olduğu gibi olabilir.
Ancak ecza deposundan aldığı tek bir kutu ilacın küpürü için mesleki itibarı zedelenmiş, maddi ve manevi zarara uğramış meslektaşlarımıza haksızlık yapılmasını istemiyor, bu olayların gerçek sorumlularının ortaya çıkmasını istiyoruz. Çok ilginçtir ki bunca polis operasyonuna, mahkemelere rağmen ne ilaç firmalarınca ne de Bakanlıkça ortaya çıkan sahte ilaçlarla ilgili eczanelerimizi uyaran "şu ilacın sahtesi yakalanmıştır. Seri numarasına dikkat ediniz" şeklinde bir uyarı bu güne kadar yapılmamıştır."
