Müzik yarışmaları dünyanın her yerinde popüler, Amerika Birleşik Devletleri'nde ise popülerliğin yanı sıra sizi milyoner de yapabilecek kapasitede.
Taylor Hicks, 2006 yılında 5. sezonu düzenlenen American Idol'a katıldığında 29 yaşındaydı. Olaylar gelişti, beyazlamış saçları ve güzel sesi ile yarışmayı kazandı.
-aynı bizim Bayhan gibi, hemen kaset patlattılar Taylor Hicks'e. İlk albümünün ilk single'ı Do I Make You Proud, listelerde çok büyük patladı; öyle büyük patladı ki 5 hafta boyunca listelerde birinci sıradan inmedi.
Şöhret büyüdükçe büyüdü, hatıralarını yazması için bir yayınevi kendisine 750.000 Dolar'lar filan ödedi.
1982'de ilk albümünü yayınladığında 32 yaşındaydı Bobby McFerrin. Caz müziklerle alakadardı, çok kazanmıyordu ama, başka toplara da pek girmiyordu.
1988 yılına geldiğimizde ise başka topları da değerlendirmeye niyetlendi, nihayetinde tüm dünyanın hala ezbere bildiği o büyük hiti yazdı: DON'T WORRY BE HAPPY!
Şarkı kendisine tam 10 Grammy Ödülü kazandırdı. Ama telifleri alıp da yan gelip yatmadı Bobby McFerrin. Her müzisyenin her şartta yapması gerektiği gibi, müzik üretmeye devam etti, konserler verdi, şarkılar yazdı.
Tek şarkıyla malı götürmek durumu gördüğünüz üzere uzun yıllar öncesine kadar uzanmakta...
Sir-Mix-A-Lot, Amerikan hiphop aleminde sevilen sayılan, kendi halinde bir müzisyenken; kadınların popolarına ithafen yaptığı Baby Got Back ile 1992 yılında bir anda zirveye yükseldi.
Bir süre zirvede kaldı evet, ama kısa süre sonra MTV tarafından şarkının bazı sözleri ve klipteki bazı görüntüler sansürlendi. Bu durum bile işine yaradı sör'ün, insanlar sansürü görünce şarkıya daha fazla ilgi göstermeye başladılar.
Amerika'da çok efso bir popstar var ya; Prince diye biri. Bilir misiniz?
İşte o adamın dünya müzik sektörüne çıkışını sağladığı yeteneğin adı da Sinead O'Connor.
Sinead O'Connor, 1987 yılında ilk albümünü yayınladı: The Lion And The Cobra. Albüm fena satmadı işin açığı, eleştiriler de güzeldi; ancak o final golünü atması için sanatçının 1990 yılını beklemesi gerekti.
1990 yılında gol pası Prince'ten geldi.
Prince'in yazdığı Nothing Compares 2 U'yu seslendirdi Sinead O'Connor. Şarkı 1990 yılı boyunca (bir yıl!) Billboard Listeleri'nde üst sıralarda kaldı!
JUMP AROUND, JUMP! JUMP! JUMP! JUMP!
House of Pain'den gelen bu şarkı 1992 yılında Billboard Listeleri'nde 3. sıraya kadar yükseldi. Ama listeleri boşverin, yıllarca kulüplerde o kadar çok çalındı, bu şarkıyla o kadar çok kişi zıpladı ki; telifleri ve gruba getirdiği konser anlaşmaları bir ömre yetti.
Ana vokalist Everlast, bu şarkının bulunduğu albümün hemen ardından House of Pain'den ayrıldı. Solo çalışmaları ile listelerde en fazla 13. sıraya kadar yükselebilen, onu da en son 1999 yılında yaşayabilen Everlast'in tepkisi oldukça basit oldu: ARKADAŞLAR ÇOK DA FİFİ!
Tek bir şarkının getirilerine saklanmayan, saygı duyulası işler yapmaya devam eden bir süperstarla karşı karşıyayız.
Beck'in hepimizin bildiği tek şarkısı LOSER; 1994 yılında yayınlandı, listelerde de en fazla 10. sırayı görebildi. Ama bu durum, mütevazi beyefendi Beck'e yoluna devam etme umudunu kazandırmaya yetti.
''...and I say heyyeyyeyyeah, heyyeyyeah, I say hey! What's going on!?''
Hatırladınız mı? :)
90'ların başlarında What's Up'ı yayınlamıştı 4 Non-Blondes adlı alternatif rock grubu. Çok da popülerlerdi bir ara, hala dinleyip dinleyip duygulananlarımız da mevcuttur eminiz...
Neyse, bu şarkıyla listeleri alt üst ettiler; sonra grubun vokalisti Linda Perry solo albümlere girişti.
Sonra Linda Perry, günümüzün süperstarı Pink'in albümüne şarkılar yazmaya başladı.
Sonra Linda Perry, günümüzün diğer süperstarları Enrique Igleisas, Gwen Stefani ve Alicia Keys'e de şarkılar yazdı.
...ve işte bu adam, Miley Cyrus'un babası.
Armut, dip, yer çekimi, Newton filan işte...
Billy Ray Cyrus, kariyeri boyunca 30'un üzerinde albüm yayınladı. En büyük hitiyse, Amerika'da bir dönem country-pop marşı olan Achy Breaky Heart idi.
PSY. 25 Milyon Dolar...
Ya kim olacağıdı arkadaşlar? :)