“3 günden beri sahtekâr, diplomasının hakkını vermeyen, yüzsüz, soysuz, TV ekranlarında resmi çıkan ve 6 yaşındaki çocuğu tarafından ‘Baba sen sahteci misin’ diye çağrılan birisiyim” diyen Gökhan’ın mesajı özetle şöyle:
- “Yazıya başlamadan Soma’da hayatını kaybeden tüm işçi kardeşlerimize Allah’tan rahmet ve ailelerine başsağlığı diliyorum. Bu durumlara söz konusu olan raporun verilme hikâyesini paylaşmak istiyorum. 14 Mayıs 2014’te arandım ve hastaneye Başbakanlık’tan bir hastanın geleceği ve hastanede veya yakınlarda isem tarafımdan hastanın değerlendirilip değerlendirilemeyeceği soruldu. Ben de 5 dakikalık mesafede olduğumu ve hastaya bakabileceğimi ilettim. Hastaneye geldiğimde hasta o günün acil tıp uzmanı tarafından görülmüş, o esnada acilde bulunan ortopedi asistanı tarafından ve bizim asistanımız tarafından da değerlendirilmişti. Hastanın ne olduğunu sorduğumda arkadaşlarımdan yaşanan bir arbede sonrasında hastanın kliniğimize başvurduğunu öğrendim ancak olayın oluş biçimini sorma ihtiyacı bile hissetmedim.
- Hasta arkadaşlarımız tarafından grafi çekimine gönderilmişti. Hastayı grafi çekimindeyken gördüm ve grafi çekildikten sonra muayene ettim. Hastanın özellikle sağ alt ekstremitesinde hareketle ağrı ve hassasiyet mevcuttu. Aynı zamanda sağ dizde ve tibiada (ki bunu da rapora yazmayı unutmuşum) yumuşak doku şişliği vardı. Bu arada ben gelmeden önce hastayı muayene eden arkadaşlarımız hastanın muayene formunu zaten doldurmuştu ve muayene bulguları da benim fizik muayene bulgularım ile aynı idi. Hastayı odama aldım ve 5 veya 7 gün bacağına yük bindirmemesini, istirahat raporu yazabileceğimi ifade ettim ve yazdım. Bu arada hastanın hastanemize girişi benim adıma değildi, hastaya raporu ben yazdığım için girişi kendi adıma çevirttim.
- 3 gün öncesine kadar meslek hayatı boyunca toplumsal hiçbir olayda herhangi bir otoritenin yanında yer almamış olan, yaralanan göstericiye de, polise de, katile de, hırsıza da eşit mesafede durarak mesleğinin gereklerini yerine getiren bir acil tıp uzmanıyım. Nasıl çalıştığımı benim anlatmama gerek yok, merak eden daha önce çalıştığım yerlerden sorabilir.
Beni asıl üzen şarkıcı/ sanatçı vs. kişilerin attıkları tweet’ler veya mesajlar olmadı. Birçok meslektaşımın, tıp fakültesi öğrencilerinin dahi eşime, aileme, bana yaptığı hakaretler oldu.” (Hürriyet)